
Dilimin sınırları dünyamın sınırlarını gösterir…
Merhaba
Gökyüzünün mavisi, ışıltısını pencereden tüm huzuruyla yansıtırken, mabetimden çalışma ortamından masadan yeni bir kitap paylaşımı gelsin.
Plotinos ya da Bakışın sağlığı kitabının 135. sayfası;
Wittgenstein, bilimsel dilde ya da günlük dilde anlatılmaz olanın payını çok iyi kavramıştır. “Dilde ifade edilen şeyi dil ile ifade edemeyiz.” “Anlatılmaz olan bir şey vardır; bu (kendini anlatmaksızın) kendisini gösteren şeydir; mistik olan budur.
Büyük antik felsefe uzmanı Pierre Hadot, Wittgenstein ve dilin sınırları, bu küçük ama derin kitapla Wittgenstein ile ilgili birbiri içine geçen üç felsefi hikaye sunmaktadır okuyucuya; ilkin Wittgenstein felsefesinin neredeyse hiç bilinmediği bir dönemde, onun dile getirdiği yepyeni bir anlayışın bir filozofun düşünce güzergahında oynadığı belirleyici rol ve bu keşfin yarattığı açılımlar, İkinci olarak, gerek dünya felsefe tarihi içindeki yeri, gerekse yüzyılımızın düşünce ikliminde yarattığı etkisi tartışılmaz derecede önemli olan bu büyük filozofun devrimci boyutu… Nihayet ve belki de en önemlisi Wittgenstein’ın birbirinden farklı olan ama birbirini tamamlayan iki ayrı dönemindeki tezlerinin son derece özetleyici ve anlaşır bir izahı.
Dil içinde ifade edilen, dil ile ifade edilemez.
Wittgenstein
Formülünden hareketle, söze sığmayan üzerine bir düşünün geliştirir.
Ludwig Josef Johann Wittgenstein, Avusturya doğumlu filozof, matematikçi. Mantık ve dil felsefesi konularında yaptığı çalışmalarla modern felsefeye önemli katkılarda bulunmuştur. 20. yüzyılın en önemli filozoflarından sayılır.
Tractatus Logico-Philosophicus. Ludwig Wittgenstein’ın hayatı boyunca yayımladığı tek eseridir. Gerçeklik ve dil arasındaki ilişkileri tanımlamak ve bilimin sınırlarını betimlemek amacıyla yazılmıştır. Wittgenstein kitabın notlarını I. Dünya Savaşı’nda askerlik yaparken hazırlamıştır.
Bu kitabı belki de bir tek, içinde dilegelen düşünceleri-ya da benzer düşünceleri–kendisi de zaten bir kez düşünmüş birisi anlayacak.–Bir öğretici kitap değil, böylece. Anlayarak okuyan tek bir kişiye zevk verebilirse, amacına ulaşmış olacak.
Ludwig Wittgenstein
Dil oyunları mefhumu ve yaşam biçimi anlayışı Hadot’yu felsefi söylemin doğası üzerine düşünmeye götürür. İşlevi nesneleri göstermek ve düşüncelere tercüman olmak olan bir dil yoktur; ama başka şeyler arasında, dinleyici üzerinde bir etki yaratmaya yönelik dil oyunları vardır… Felsefi dil belli bir etkinlik perspektifi içinde “ruhani alıştırma” olarak anlaşılmalıdır. Wittgenstein’ın analitik-pozitivist düşüncesinin ötesinde mistik olana dair getirdiği açılıma kulak vermek isteyenler için.
Taslak olarak yazıyı buraya bırakıyorum. Wittgenstein ve dilin sınırları, Pierre Hadot eserde gizem kavramının açıklanışıyla ilgili hangi bilgilere ulaşacağım.
Yıllardır ruhun egzersizlerini yapan biri olarak gelişime destek olan Pierre Hadot’a ve halen iletişimde olan eserlerine sonsuz sevgilerimle. Blog’da ve kütüphanede eserlerin yerini almasından mutluluk duydum.
“Bir amaca bağlanmayan ruh, yolunu kaybeder ; çünkü her yerde olmak, hiçbir yerde olmamaktır.” Bu nedenle sadece ve sadece Blog sayfasında yazınsal kültürün getirdiği bireysel çalışmayı gururla gerçekleştiriyorum.
Wittgenstein ve Dilin Sınırları, okumayanlar tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgiyle okuyunuz…
Bir Cevap Yazın