Virginia Woolf’un 14 Mayıs 1925’te yayımlanan, Birinci Dünya Savaşı sonrası İngiltere’sinde kurgusal bir üst sınıf kadını olan Clarissa Dalloway’in hayatından bir günü anlatan romanıdır. Ekim 2005’te Mrs Dalloway, Time dergisi’nin 1923’teki ilk sayısından bu yana yazılmış en iyi 100 İngilizce roman listesinde yer aldı.

“Şimdi tek yapman gereken pencerenin kenarına geçip ritmik algını açmak ve kapamak, açmak, cesurca ve özgürce ta ki bir şeyler başka bir şeylerin içinde eriyene dek… Demek istediğim, tüm cesaretini topla, tüm dikkatini ver, doğanın bahşetmesi tasarlanmış tüm yetenekleri davet et. Sonra bırak ritmik duygun adamların, kadınların, otobüslerin, serçelerin caddede gelip geçen ne varsa her şeyin arasına karışsın, girsin, çıksın, ta ki hepsini birbirine bağlayıp tek bir ahenkli bütün oluşturana kadar. “

— Virginia Woolf

Merhaba

Hangimiz Mrs. Dalloway’deki Clarissa Dalloway’i, Deniz Feneri’nin Mrs. Ramsay’ini, Gece ve Gündüz’ün Katharina Hilvery’sini ya da Dışa Yolculuk kitabındaki Rachel Vinrace’i Virginia Woolf’un kendiliğinden ayırabilir ki?

Sanatçının diğer insanlardan farkı, yarattığı eserlerle de kendisini yeniden ve sürekli olarak üretmesi. Bir yazarın yarattığı karakterler onun benliğinin de yansımalarını oluşturacaktır.

Rollo May’e göre benlik, gelişen yönünde ona kendisini yaratmada yön veren modeller, biçimler, metaforlar, mitler ve diğer birçok ruhsal içerikten oluşmuştur. Benlik dediğimiz kavram hem bilinci hem de bilinç dışını içerir. Bunu Virginia Woolf’da şu cümlelerinde ifade ettiğini görürüz: “Şimdi tek yapman gereken pencerenin kenarına geçip ritmik algını açmak ve kapamak, açmak, cesurca ve özgürce ta ki bir şeyler başka bir şeylerin içinde eriyene dek… Demek istediğim, tüm cesaretini topla, tüm dikkatini ver, doğanın bahşetmesi tasarlanmış tüm yetenekleri davet et. Sonra bırak ritmik duygun adamların, kadınların, otobüslerin, serçelerin caddede gelip geçen ne varsa her şeyin arasına karışsın, girsin, çıksın, ta ki hepsini birbirine bağlayıp tek bir ahenkli bütün oluşturana kadar.”

İlk olarak 1925 yılında yayımlanan Mrs. Dalloway, İngiliz edebiyatının en önemli isimlerinden Virginia Woolf’un başyapıtı olarak kabul edilir. Zamanın ruhunu bilinç akışı yöntemiyle sunan Woolf’u okumak, sıra dışı bir deneyimdir.

Mrs. Dalloway‘ deliliğin ve intiharın incelenmesiydi… Virginia romanlarında, yaşadığı dünyanın öznel gerçeklerini hem akıl sağlığı yerinde olan hem de olmayan insanların gözünden sunuyordu adeta.

Ölüm, başkaldırıydı. Ölüm, iletişim kurma çabasıydı; insanların gizemli bir biçimde onlardan kaçan bir merkeze ulaşmanın olanaksızlığını duyumsamalarıydı; yakınlaşmak uzaklaştırıyordu; mutluluğun sarhoşluğu geçiciydi; insan yalnızdı. Ölümde bir gerçeklik vardı.

Kitabın birbiriyle hiç yüzyüze gelmeyen bu iki kahramanı delilikle sığlık, sığlıkla derinlik, yaşamla ölüm kadar temel karşıtlıklar içinde “günden geceye” yolculuklarını tamamlar ve Virginia Woolf‘da birleşirler.

Mrs. Dalloway, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle, okuyunuz…

Bir Cevap Yazın

Please log in using one of these methods to post your comment:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: