“Böylece ne zaman ‘varlık’ kavramım kullanıyorsanız, onun ne anlama geldiğinin uzun zamandan beri açıkça farkındasınız. Buna karşılık, onu anladığımızı veya kavradığımızı düşünmeye alışan bizler için şimdi o bir bilmece oldu. “

— Martin Heidegger

Merhaba

Filozof, kitabını ilk basımında atfettiği hocası Edmund Husserl’in fenomenolojisinden yola çıkarak Batı felsefe tarihinde Varlık sorusunun (Seinsfrage) unutulduğunu belirtir. Varlık sorusu, Platon, Aristoteles ve devamındaki metafizik gelenekte bir kenara bırakılmış, onun yerine varolanlara yönelik bir ilgi felsefenin kaderini belirlemiştir. Heidegger’in tavrı, ontolojik olanla ontik olanı ayırmak ve varlığı ontolojik düşünmenin yolunu aramaktır. Descartes, Kant ve Hegel gibi yakın dönem modern filozofların ontolojileriyle hesaplaşır ve Kierkegaard ve Nietzsche gibi varoluşçu çizginin öncülerinden izler taşır.

Kitabın ana kavramı, insan varoluşu yerine kullanılan Dasein ifadesidir. Varlık’la daha asli bir alaka içinde olarak tanımlanan Dasein, Varlık sorusunu sormaya yönelen, kendi varoluşunun sonluluğu üzerinden bütün bir Varlık hakkında kurucu bir kaygı (Angst) duyabilen tek varolandır. Kitabın büyük bölümü, zamansallık ve zamansallığın ontolojik belirlenimleriyle ilgili Dasein analitiğidir. Heidegger’in kitaptaki en temel fikirlerinden biri, zamanın Dasein için Varlığın ufku olduğudur.

Martin Heidegger yirminci yüzyıl düşüncesine en fazla etkide bulunan felsefecilerden biridir. Yaşamı boyunca “varlığın anlamı nedir?” sorusuna yanıt aramış, düşüncesini bu soru çerçevesinde yoğunlaştırarak felsefe tarihini sorgulamıştır. Gözden geçirilmiş yeni baskısıyla çalışmanın amacı, Heidegger’in felsefesini temel görüş ve kuramlarıyla tanıtmaktır. Bu nedenle en büyük eseri olan “Varlık ve Zaman”, çalışmanın birinci bölümünde ayrıntılı olarak irdelenmiştir. Heidegger’in bilgi, bilim, teknoloji ve tarih görüşleri çalışmanın diğer bölümlerinde ele alınarak felsefesindeki tutarlık korunmuştur.

“Doğruluğun Özü” adını taşıyan beş ders verdi. 1930’lu yılların sonuna doğru Bremen, Marburg ve Freiburgta yapılan toplantılarda aynı başlık altında birçok konferanslar verdi. Bu yıllarda aletheia kavramını ortaya koydu ve 1942 ve 1943 yılları arasında da bu kavramın ürünlerini aldı. Yine 1930’ların sonlarında ve savaşlı yıllarda Nietzsche üzerine çeşitli dersler verdi. Nietzsche, Heidegger felsefesinin Varlık problemini belirleyen düşünür olmaya başladı. Heidegger, Nietzsche üzerine yaptığı çalışmaları topladı ve bu onun en geniş kapsamlı eseri olarak basıldı. Fakat Batı’nın en son metafizikçi düşünürü hakkındaki çalışması ister istemez Heidegger’i Batı’nın entelektüel düşüncesinin kaynağı olan en erken düşünürlere geri götürdü. 1940 ve 1950’lerde Herakleitos, Parmenides ve yeniden Aristoteles üzerine seminerler verdi.

Öğretmenlik ve seminerlik hayatında genelde Yunan ve Modern Alman felsefecileri üzerinde durdu. O, diğer düşünürlere göre en çok Aristoteles üzerinde dersler, ayrıca da Kant ve Hegel hakkında seminerler verdi. Antik Çağ’ın ilk felsefecileri ve Platon kadar Leibniz ve Nietzsche üzerinde de durdu. Tüm bu seminer ve derslerinde Varlık problemi temel amaçtı ve onun aletheia ile bağlantısı verilmeye çalışıldı.

1950 ile 1960’11 yıllarda Heidegger teknoloji ve dil fenomeni hakkında konuştu ve eserler yazdı. 1958 ve 1969’da Fransa’ya, 1967’de Yunanistan’a gitti. Fakat hiçbir zaman Kara Orman’daki yerinden uzun zaman ayrı kalmadı. Zamanının çoğunu Freiburg’daki evinde veya Messkirch’teki kardeşinin evindeki çalışma odasında ya da Marburg yıllarındaki dönemde Todtnuaberg’deki dağ kulübesinde geçirdi. 1976 yılının 2 Mayısında Freiburg’daki evinde yaşama gözlerini yumdu.

Varlık Felsefesi, S32

Böylece ne zaman ‘varlık’ kavramım kullanıyorsanız, onun ne anlama geldiğinin uzun zamandan beri açıkça farkındasınız. Buna karşılık, onu anladığımızı veya kavradığımızı düşünmeye alışan bizler için şimdi o bir bilmece oldu.

Numaralandırılmamış ve başlık adı verilmemiş bu sayfada Platon’dan aldığı bir alıntı ile kitapta ulaşmak istediği amacı da belirlemiş olur. Heidegger’in amacı, Varlık sorusunu yeniden sormak ve ona verilebilecek en doğru yorumu yapmaktır. Çünkü “varlık’ kavramıyla gerçekten ne anladığımız sorusuna çağımızda bir cevaba sahip miyiz? Kesinlikle hayır. Bu nedenle yapılması gereken şey, “Varlık’ın anlamı nedir?” sorusunu yeniden sormaktır.

“Varlık’ın anlamı nedir?” sorusunun olanaklı yanıtı zamansallıkla birlikte aydınlatılmalıdır.

Heidegger gerçekte iki tane farklı girişe sahiptir: Birinci girişte Varlık sorusunun anlamını sorgular, ikincisinde de bu sorgulamanın planını ve yöntemini açıklar.

Varlık ve Zaman, çağdaş kıta felsefesinden Jacques Derrida, Emmanuel Levinas, Giorgio Agamben, Hans-Georg Gadamer, Paul Ricoeur, Jean Paul Sartre, Michel Foucault, Jean-Luc Nancy, Philippe Lacoue-Labarthe gibi ünlü filozof ve düşünürleri etkilemiştir.

Varlık Ve Zaman, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. “Varlık ve Zaman” adlı eseri, 20. yüzyıl felsefesinin en etkili ve önemli çalışmalarından biridir. Kitap, Heidegger’in varlık sorusunu ele aldığı temel eser olarak kabul edilir. Heidegger, bu çalışmasında insan varoluşunu ifade eden Dasein kavramını merkeze alır ve zamansallık ile varlık arasındaki ilişkiyi derinlemesine inceler.

Heidegger’e göre, zaman, varlığın ufkudur ve insanın kendi varoluşunu anlamlandırmasında kritik bir rol oynar. Kitap, Batı felsefesinin metafizik geleneğini eleştirir ve ontolojik düşünceyi yeniden yapılandırmayı hedefler. Heidegger’in bu eseri, Jacques Derrida, Jean-Paul Sartre ve Michel Foucault gibi birçok ünlü filozofu etkilemiştir.

Martin Heidegger (26 Eylül 1889 – 26 Mayıs 1976), Fenomenoloji’nin ve Varoluşçuluk’un önemli temsilcilerinden Alman Filozof. Çocukluğundan itibaren dine ve felsefeye eğilimli biri olarak yetişti. Felsefi çalışmalarıyla olduğu kadar, yaşamı ve çeşitli dönemlerde sergilediği politik tutumlarıyla da tartışma konusu oldu. Felsefi yetkinliği ve önemi yadsınamazken politik konumları dolayısıyla sürekli sorunlu bir ilişkinin taşıyıcısı oldu ve bu durum çoğu zaman felsefi çalışmalarının tam olarak değerlendirilmesini gölgeledi.

Freiburg Üniversitesi’nde Katolik ilahiyatı ve Hristiyan felsefesi okudu ve 1914 yılında ilk çalışması ve doktora tezi, “Psikolojide Yargı Kuramı” ile dikkat çekmeye başladı. 1923’te Marburg Üniversitesi’nde profesör oldu. 1927 yılında “Varlık ve Zaman” yayımlandı ve yayımlanışından itibaren yalnızca varoluşçu felsefe açısından değil, 20.yüzyıldaki bir bütün felsefe tartışmaları bağlamında bir şekilde etkili oldu. Heidegger burada, bütün bir Batı Felsefesi geleneğini metafizik olmakla eleştirdi ki sonrasında postmodern felsefe bu argümanı başka düzlemelerde yeniden değerlendirecektir.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Yorum bırakın

İnsan, her şeyi sahiplenme arzusundayken, varoluşun gerçek amacını çoğu zaman unutuyor. Şuurun altın damarına ulaşmanın farkında değil. Fiziksel dünyanın keşfi ilerledi ama insanın “kendini bilme yolculuğu” geri kaldı. Devasa binalar, yollar ve şehirler yükselirken; insanın iç dünyası hâlâ bilinmezliklerle dolu. Bilim, insanın özünü ve aklın ötesindekini henüz çözemedi.

Kendi değerimizi bilmemek, çağımızın en büyük açmazlarından biridir. Bu çağ, ilahi değerin açığa çıktığı dönem olmalı.

Kendini Bilmek İçin Kitap sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin