Özgür olmak ve insan olmak eşanlamlıdır. Rollo May’e göre her iyi terapi, kişinin özgürlük yaşantısını arttırmak için kaderin farkındalığını arttırma yöntemidir. 

“Varoluş ancak özgürlük içinde gerçektir… Özgürlük… Varoluş halidir… Ancak özgürlüğümü uyguladığım anlarda ben tam kendimim… Özgür olmak, kendi olmaktır...

— Karl Jaspers

Merhaba

Özgürlüğün, en azından geçmişte, Henrik Ibsen’in sözleriyle “en mükemmel hazinemiz” olduğunu görmek istersek, uzun bir ünlü insanlar geçidiyle gözlerimiz kamaşır. “Özgürlüğün, bir başkasının denetimi altında bulunan ve o bir başkasının da bunu onlara ebediyen yasaklayabilme hakkının bulunduğu kimseler için değersiz olduğu ilkesi” diyor Kant, “İnsanı özgür olmak üzere yaratmış olan Tanrı’nın hakkına bir tecavüzdür.”

Özgürlüğün doğası nedir?

Özgürlüğün esası şudur ki, onun doğası belirli değildir. İşlevi doğasını değiştirmek, herhangi bir anda olduğundan başka bir şey olmaktır. Özgürlük, gelişme olanağı, kişinin kendini artırma, kişinin gelişimini yadsıma ve ket vurma olanağıdır. “Özgürlüğün doğası” der Paul Tillich, “kendini saptamaktır.” Bu emsalsiz, özgürlüğü, insan yaşantısındaki diğer bütün gerçekliklerden farklı kılar.

Özgürlük aynı zamanda bütün değerlerin anası olarak da emsalsizdir. Dürüstlük, sevgi ya da cesaret gibi değerleri ele alırsak, garip bir şekilde bunların özgürlüğün değerine paralel tutulamayacağını görürüz. Diğer değerler, değerlerini özgür olmaktan alırlar, hepsi özgürlüğe bağımlıdırlar.

Sevginin değerini alın. Bir kimsenin sevgisine, eğer bu sevginin belli bir şekilde özgürce verilmemiş olduğunu bilirsem, nasıl değer verebilirim? Sevgi denilen şey sadece bir bağımlılık ya da tekdüzelikten nasıl korunabilir? Jacques Ellul, “Çünkü sevgi, ancak somut özgürlük içinde biçim bulur” diyor. “O özgür bir insanı sevgiye götürür; çünkü sevgi hem öbürünün umulmadık keşfi hem de onun için bir şeyler yapmaya hazır oluştur.”

Ya da dürüstlük değerini alın. Ben Franklin, sözde etik ilkesinde “Dürüstlük en iyi politikadır” diye ilan etmektedir. Ama o en iyi politika ise hiç de dürüstlük değil, sadece en iyi iştir. Eğer birisi ortaklığının maddi çıkarlarına karşı hareket etmekte özgür olursa, dürüstlüğün otantik değeri budur. Özgürlük ön koşulu olmaksızın dürüstlük etik karakterini yitirir. Cesaret de, eğer buna zorlanmakta olan birisi tarafından gösterilirse değerini yitirir.

Böylece özgürlük, bir değer olmaktan daha fazla bir şeydir: O, değerlendirme olasılığından önce gelir, değerlendirme kapasitemizin temelidir. Özgürlük olmaksızın adını hak eden hiçbir değer yoktur.

Özgürlük sonsuz olarak kendi kendini yaratır, kendi kendini doğurur. Özgürlük, gördüğümüz gibi kendi doğasını aşma yetisidir- çok kullanılan aşmak sözcüğünün gerçekten uyduğu bir olgudur bu. Phoenix gibi, kendi küllerinden doğrulma yetisiyle atalarımız üzerinde bıraktığı büyük hayranlığı takdir etmeye başlıyoruz.

Rönesans’ta Pico della Mirandola da özgürlüğü insan onuruyla eş tutar. Yaratıcıyı şunları söylerken tasvir etmiştir:

“Seni ne semavi, ne dünyevi, ne ölümlü, ne ölümsüz yarattık; sen kendi iraden ve onuruna göre kendi yaratıcın ve inşacın özgür olasın. Yalnız sana, kendi hür iradene göre büyüme ve gelişme olanağı verdik. Kendinde evrensel yaşamın tohumlarını taşıyorsun. “

İnsan onuru özgürlük üzerine özgürlükte de insan onuru üzerine dayanmaktadır. biri diğerini öngörür.

Özgürlük, antropolog Malinowski’nin gösterdiği gibi, kişisel seçime, serbest sözleşmeye ve spontan çabaya ya da bireysel girişime dayalı olarak “kendini gerçekleştirme” olasılığıdır.

Özgürlük, olanaktır… Kierkegaard bunu bir buçuk yüz yıl önce söylemişti ve bu tanım hala özgürlüğün en iyi tanımıdır.

Anksiyetenin er ya da geç özgürlük bilincini bloke ettiği ve kendisini bir deli gömleği içinde hissetmesine neden olduğu, nörotiğin aksine, psikolojik bakımdan sağlıklı olan kimse bu durumlarda anksiyeteyi karşılamaya ve onu yönetmeye muktedirdir. Özgürlük daima “mümkün olan”la ilgilidir, bu da özgürlüğe esnekliğini, çekiciliğini ve tehlikelerini verir.

Hastalıkta ve Sağlıkta Özgürlük ve Kader

Profesör Eli Ginzberg tarafından şöyle ifade edilmiştir: “Vatandaş kendi iyiliği için sorumluluğu kabul etmedikçe sağlık sisteminde hiç bir gelişme etkili olamaz.” Dr. Rene Dubos da aynı şekilde konuşur: “İyileşme, hastanın kendi hastalığa direnç mekanizmalarının mobilize edilmesine dayanır.” Dubos tekrar tekrar doğanın iyileştirici gücünü vurgulamaktadır. Yani bizim tam özgürlüğümüzü yağmalamak şöyle dursun, kader kendini doğa yoluyla, ancak onu kullanabilecek özgürlüğümüz olduğu zaman bizim tarafımızdan kullanılabilecek yapıcı bir güçle kendini ifade eder.

Meme kanseri kaderin bir darbesi olarak görünür. Özgürlüklerini eline alan ve hastalıkları için sorumluluk yüklenen, böylece onunla savaşan kadınların daha iyi bir yaşama şansı vardır. Sorumluluk üzerinde durmuşken Est’in sözlerini de hatırlatmak gerekir. “Yaşantılarınızın tek kaynağı sizsiniz ve bu yüzden yaşadığınız her şey için tam sorumlusunuz.”

Eğer negatif duygular vücutta negatif kimyasal değişiklikler yapıyorlarsa, pozitif duygular da pozitif kimyasal değişiklikler yapmazlar mı?

Sevgi, umut, sadakat, kahkaha, güven ve yaşama istencinin terapötik değeri olması mümkün mü?

Ne yazılmış bir ilacı almayı, kişi “özgürlüğünü” korumak istediği için almamak, ne de gerektiği zaman doktora gitmeyi reddetmek iyi bir şey değildir.

Doğu tıbbı ise, “Semptom bize ne anlatmaya çalışıyor?” diye sorar.

Semptom, acısıyla, ağrısıyla ve öbür rahatsızlığıyla, bir şeyin kusurlu olduğunu anlatan sağ beyin dilidir. Dr. Bailen sık sık hastalarına, “Bedeninizin size bu dille konuşabilmesi ne kadar harika değil mi?” diye anlatır. Büyük ölçüde dil, mantık ve akılcılığın çıkıp geldiği sol beynin aksine sağ beyin yarısı fantezilerle, düşlerle, içe doğuşla ve semptomlarla iletişimini kurar. Semptom bir kırmızı uyarı ışığıdır. Sağ beyin diline saf rasyonel bir sol beyin bakış açısından girilemez.

Psikoterapinin amacı, danışan kişileri konvansiyonel bağlamda “tedavi” etmek değil, ne yaptıklarının farkında olmalarını ve kurban rolünden çıkmalarını sağlamaktır.

Amaç, kendi yaşam tarzını seçerek özgür olmak, yaşamdaki durumunu kabullenecek bir aşamaya gelmektir…

Hastalığa tutunmak ya da kişinin hastalık karşısında özgürlük ve sorumluluğunu karşılaması tarihte ve edebiyatta çok iyi bilinir. Jean-Jacgues Rousseau insanların, “özgürlüklerini güvenceledikleri düşüncesiyle zincirlerine doğru koştuklarına” işaret eder. Bağımsızlık Bildirgesi’nde bile bu gerçeği görmüşlerdir. “Bütün deneyimler göstermiştir ki insanoğlu, günahları boyu aşmadıkça, alışmış olduğu biçimleri kaldırarak kendisini düzeltmektense, yakınmaya daha yatkındır.”

Bir kültürde hastalığın ve sağlığın işlevini anlamamız gerekir.

“Sağlık ve hastalık, yaşam boyunca kendimizi dünyamıza uygun ve dünyamızı da kendimize uygun hale getirmek için sürekli yaşadığımız sürecin bir bölümü ve parçasıdır…”

Hastalık ve sağlık her birimizde birbiriyle tamamen denge içindedir ve alabildiğimiz kadar sorumluluk almak bize bu denge bozulduğu zaman onu yeniden oluşturma olanağı verir.

Sağlık ve hastalık arasındaki mücadele yaratıcılığın kaynağının bir kısmıdır…

“Ruhum var…” Ruh, bize yaşam, enerji, canlılık, cesaret ve yaşam şevki verendir. Bir insan “yüksek ruhluysa” canlıdır. Ruhun, ruhsallığın özgürlüğün bilincinde belirmesi her şeyden önce gelir.

Ruh gerçekten güçlü olabilir, o kadar güçlü ki doğa yasasını bile aşabilir.

Kişi şeylerin içini görür, içgörü edinir, o zamana kadar örtülü olan şeyleri algılar. Ruh özgün ve keskin bir zekadır, bir akıllıktır, bir sağduyudur. Kişi daha yüksek bir düzeyde görünür, sıradan olanı ve sıradan olanın sınırlarını aşar.

Ruhun dili imge, simge, metafor ve mittir ve bunlar aynı zamanda özgürlüğün dilini de kapsar.

“Tanrı insan ruhunu çölde kendi birliğine yöneltir…. Burada ruh birliğe ve özgürlüğe ulaşır…”

Mistiklerin kavramlarında özgürlük, muhtemelen kendi esinlerinde kendi özgürlüklerini o kadar yoğun uyguladıklarından merkezi bir değer olur.

Özgürlük ve Kader, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Bir Cevap Yazın

Please log in using one of these methods to post your comment:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: