“Element, Grekçe’de merdivenin ilk basamaklarına tırmanmak, bir işe ilk adımını atmak, öğe ve unsurları belirlemek anlamına gelen elementa kelimesinden türemiştir. Astrolojide 5 element vardır, 5. element olan eter, farklı kültürlerde ether, esir ya da akaşa olarak adlandırılmıştır. Eski Yunanca’da aether’in anlamı ateşli, parlak ve havadan daha ince olan ve fiziksel varlık ifade etmeyen demektir. Eter, var olan her şeyin kaynağı olan cevherdir.”

— Asude Argun

Merhaba

Astroloji, İnsan doğası gereği meraklıdır; her şeyi bilmek ister. İnsanlık tarihi, bu bilme merakı üzerine kuruludur. Gözlem yaparak içerideki ve dışarıdaki değişimleri izlemiştir. Hiç durmadan dönen dünyayla, kendisi arasındaki bağlantıyı kurmuş, her şeyi anlamaya, tanımaya çalışmıştır. Büyük ya da küçük sürekli gerçekleşen döngüleri keşfederek, geçmişi anlamaya, geleceği kestirmeye, yani yaşamını öngörmeye çalışmıştır. Hayat yolunu çizmek, kaderini keşfetmek istemiştir. Etrafında dönüp duran, gelip geçen zamanı okumayı arzulamıştır.

Bu içgüdüyle, kafasını kaldırıp gökyüzüne bakan insan, iç içe geçmiş koca bir evrende yaşadığını anlayıp, makro âlemi fark etmiştir. Kafasını yere çevirdiğindeyse, birçok alt katmanla beraber olduğunu görüp mikro âlemi hissetmiştir. Olaylara aynı anda baktığındaysa, makro ile mikro arasındaki uyum yani eşzamanlılık dikkatini çekmiştir.

İnsan, maddesel olan, elle dokunup, gözle gördüğü gerçekleri fizik, maddesel olmayan gerçekleri ise metafizik diyerek tanımlamıştır. İkisi arasındaki bağlantıyı, bilimsel olarak ispatlayamasa da ruhuyla fark etmiştir. Fizik ve metafizik arasındaki döngüleri anlatan aracın zaman olduğunu anlamıştır.
 
Makro ve mikro âlemler arasındaki eşzamanlılığı, harmoniyi anlayan insan, yorumlama yeteneği sayesinde zaman içindeki verileri toplayıp, değerlendirmiştir. Edindiği tüm bilgiyi, bilim, sanat ya da kültür olarak kodlamış, büyük bir kültür mirası olarak bizlere kadar aktarmıştır. Bize gelen bu miras arasında yer alan astroloji, tıpkı matematik, müzik, tıp, sanat gibi insanın makro ve mikro âlemle ilişkisini anlatır. Günümüzdeki insan, bu iki âlem arasındaki birliği tekrar fark etmiş, eşzamanlılığı artık kavramıştır.

Astroloji, matematiksel prensipleri kullanır. Günümüzde Güneş, Ay ve diğer gezegenlerin döngüleri matematiksel olarak kolayca hesaplanabilir. Örneğin, Güneş’in yörüngesi bellidir, ne zaman, nerede olacağı bilinir, hesaplanır. Biliriz ki her sene aynı noktaya gelmesiyle yıl oluşur. Günümüzde bunları önceden bilmek bir sürpriz değildir. Diğer gezegenlerin döngüleri de benzer şekildedir.

Ancak bazı döngüler, ortalama insan ömrü ve algısının üstünde zamanları içerdiği için etkisini anlamak, her yıl yaşadığımız Güneş döngüsünü takip etmek kadar kolay değildir.

Sonuçta, insan algılasa da algılamasa da tüm gezegenler aynı tarzda sabit bir döngü içindedir. Her bir döngü arasında ince bir harmoni, matematik, uyum  bulunmaktadır. Güneş, her baharda doğayı uyandırarak yeni döngü başlattığı gibi diğer gezegenlerin de kendine ait döngüleri vardır. İnsan ömrünü aşan bu döngüler nesiller boyunca gözlemlenerek bize aktarılmıştır.

Gökyüzü hareketlerini izleyip döngüleri hesaplayan insan, yeryüzündeki olaylar arasındaki bağlantıyı keşfetmiştir. Bugün eşzamanlılık veya diğer adıyla senkronizm denilen bu kuram, iki şeyin aynı anda benzer şekilde hareket etmesini anlatır. Bu özellik sadece astrolojide değil, tıpta, fizikte, kimyada, biyolojide ve müzikte kullanılmaktadır Günümüzde bilimsel hale gelen kuantum kuramı temelinde de eşzamanlılık ilkesi yatmaktadır.

Sonuçta, bizden evvel yaşamış olan atalarımız, zaman ve mekâna dayalı olarak edindiği evrensel bilgileri kuşaktan kuşağa aktarmış. Bize kadar taşımışlar. Bir çeşit istatistik olarak görebileceğimiz tecrübelerini özetlemiş, çeşitli göksel sembolle kodlayarak anlatmışlar. Bugün eşzamanlılık kuramı sayesinde açıkladığımız bu bilgileri, astroloji adını verdiğimiz özel bir dil ve sembollerle bize aktarmışlar.

Özetle astroloji, göksel cisimlerin döngülerinden yararlanarak yeryüzündeki olaylar, eşzamanlılık prensibiyle anlamaya, zamanı okumaya, olayların potansiyelini öngörmeye çalışır.

Ancak astroloji tümüyle bilimsel değildir. Bilime dayalı teknikler yer alsa da insan ruhunun naifliğini de kapsar. İnsan geçmişi anlayıp geleceği öngörmek, zaman içinde kendini tanımak ve potansiyelini en iyi şekilde değerlendirmek ister. Bu yüzden astroloji aslında zamanı değil, insanın kendini bilme ilmi ve sanatıdır.

Horoskop, eski Yunanca’da zaman, devre, çağ anlamındaki hora ve gözetlemek, seyretmek anlamındaki skopeo kelimelerinin birleşimin oluşur. Zamanı okuma anlamı taşır. O yüzden, astrolojide, kişisel danışmanlık çalışmasına horoskop okuma denir.

Kişi için özel hazırlanan horoskoptan yararlanarak, kişinin hayat potansiyeli ve içinden geçmekte olduğu zaman öngörülür. Astroloji kehanet, fal değildir. Gaipten bahsetmez; sihir, büyü içermez.

Tam tersine, kişinin bugüne kadar bilinç seviyesine gelmemiş, fark etmediği potansiyel gerçeklerden bahseder. Kişinin yeteneklerini ortaya koyan gezegenleri inceler. Kadersel göstergeleri tespit eder. Kişiye içinden geçmekte olduğu döngüyü anlatır. Yaşamını etkin kılması için özgür iradesini ortaya koyma fırsatını sunar.

Horoskop aynı zamanda insanın yaşam haritasıdır.

Astroloji bir bilim değildir. Ama göksel döngüleri, bilime baz olacak hassaslıkta inceleyen; bu döngülerden oluşan zamanın kalitesini değerlendiren; eşzamanlılık prensibiyle olayların anlamına ait açıklamalarda bulunan bir ilimdir,

Bilim, akli bilgiye dayalı çalışma yöntemidir. Akli bilgiye, akıl yürütme, deney ve tekrarlama yoluyla ulaşılır. İlim ise, hem akli bilgiye, hem de nakli bilgiye dayanır. Nakli bilgi ise, nesiller arası nakille gelen, doğruluğu bilimsel yolla ispatlanamamasına rağmen, yine de doğru olduğu varsayılan bilgidir. İlim ilk kaynağı net olmayan, ama doğruluğu kabul edilen, nesilden nesle nakledilen malumattır.

Sonuçta ilim, kişinin hayat yolunu aydınlatmaya yarayan, edindiği akli ve nakli bilgileri içerir. Tarihi kaynaklara baktığımızda, astroloji nakle dayanan özellikleri yüzünden ilim sınıfında yer almıştır.

Günümüzde Batı dünyası astroloji bilgisini hermetik kaynaklardan almıştır. Hermes Roma mitolojisinde Merkür olarak anılır. Güneş’e en yakın gezegene onun adı verilmiştir. Hermes’in aslen Mısır mitolojisindeki Thot olduğu iddia edilmektedir. Hermetizm Antik Mısır’da yaşamış olan Bilge Hermes Trismegistus’a ait olduğu kabul edilen, tıp, felsefe, fizik, kimya, simya, astroloji gibi çeşitli konuları içeren, üstü örtülü yani okült bir öğretidir.

Bilge Hermes, hem peygamber, hem bilgin, hem de hükümdar olduğu için kendisine, üç defa nimetlendirilmiş anlamına gelen Trismegistus denmiştir.

İslamiyet’e göre Bilge Hermes Trismegistus, Hz. İdris Peygamber’dir. Sünni inanışına göre Hz. Âdem ile Hz. Nuh arasında yaşamıştır. Asıl adı Ahnuh ya da Hanuh’dur. Çok kitap okuduğu için, Kur’an-ı Kerim’de ona, ders vermek, aydınlatmak isminden türetilen ve gerçek isminin önüne geçen İdris lakabı verilmiştir, Ayrıca Latince’de olduğu gibi, Arapça’da da taşıdığı meziyetlere vurgu yapılmış, müselles bin ni’me yani kendisine üç nimet verilen kişi olarak tanınmıştır.

  • “Kitapta İdrîs’i de okuyarak an. Hakikaten o, pek doğru bir insandı ve bir peygamberdi.” Meryem Suresi 56
  • “Onu üstün bir konuma getirdik.” Meryem Suresi 57

Yanı sıra Bilge kişiliği ve insanlığa fenni, tıbbı, sanatı, astrolojiyi öğretmiş; yazı yazmayı, dikiş dikmeyi göstermiştir. Bir başka deyişle bütün bu bilimlerin mucididir. Çok dil bilmesi sayesinde, her kavime özel hitap etmiş, ayrı ayrı pek çok bilgi aktarmıştır.

Hükümdar özelliği ile pek çok şehir kurmuş, şehirleri bölgelere ayırmış, Babil ve Mısır’ın yönetimini sağlamıştır.

Aktarılan bilgiye göre Hz. İdris ölmemiş sonsuza dek yaşayabilmesi için cennete alınmıştır. Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (SAV) “Ben Miraç gecesinde dördüncü kat semada İdris Peygamber ile karşılaştım” buyurmuştur.

Bilge Hermes Trismegistus’tan yani Hz. İdris Peygamber’den kaldığı kabul edilen zümrüt taştan bir levhanın üzerine kazılmış olan, Tabula Smaragdina adı verilen Zümrüt Tablet Büyük İskender’in askerlerinin Mısır seferi esnasında, Büyük Gize Piramiti içinde bulunmuştur.

Üstünde bugün hâlâ hakkında fikir yürütülen ezoterik yani içe yönelik bilgiler yazılıdır.

Zümrüt Tablet’te Latince astroloji satırları yer alır “Quod est inferius est sicut quod est superius et quod quod est inferius. Ad perpetranda miracula rei unius”

Türkçesi’yle Hz. İdris, astrolojiyi “Aşağıda olan, aynısıdır ve birlikte tek bir şeyin mucizesini gerçekleştirirler.” diyerek en güzel şekilde özetlemiştir.

Kısacası astroloji, eskimez, kadim bir ilim olma sıfatıyla makro kozmos ve mikro kozmos arasındaki şaşmaz uyumu ve eşzamanlılığı insanın, aslında ileri değil, özüne doğru gitmesine yarayan, yer ve gök arasında geçen, hayat denen yolculuğundaki en önemli başvuru kaynağı olan el haritasıdır. Basit bir teknik bir aletidir. Dünya’nın en ilkel ama en kesin çalışan navigasyon sistemidir. İlahi kaderi gösteren, zamanı gelince aktive olan, kişinin potansiyelini harekete geçiren bir şifre sistemidir.

Astroloji, göksel çizimlerin hareketiyle, eşzamanlı gelişen olaylar arasında bağlantı kurar, bir çeşit istatistik oluşturur, yani görsel be yersel eşzamanlılığı anlatır. İnsanlık tarihinin başlangıcından beri, zaman ve zamana ilişkin tüm kavramlar, gökyüzü bağlantısıyla oluşturulmuştur. Başta Güneş’in, Ay’ın hareketleri gözlemlenmiş, gün, hafta, mevsim ve yıllar belirlenmiştir.

Zaman, Dünya için en önemli koordinat sistemi olmuştur. Göksel hareketlere bağlı olarak tüm zaman kavramları oluşturulmuş; saniyeden, yüzyıllara kadar tüm döngüler hesaplanmıştır.

Astroloji insanın kendisini nasıl eğiteceğini anlatır. Bu Dünya’ya ne olmak için geldiyse, nasıl ve ne zaman olacağına dair ışık tutar. Kişiyi yönetmez, yönlendirmez; olasılıkları anlatır, yol gösterir; potansiyeli ortaya koyması için yetkinliğini ve sorumluluğu hatırlatır. Gerisi kişiye kalmıştır. İster potansiyelini kullanır, isterse kullanmaz. Kişi kendini idrak ettiğinde gücünü fark eder.

Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (SAV) hadisi olan “Nefsine arif olan, Rabbine arif olur” sözü gibi, astroloji kişinin kendisinin kendisini ve Rabbini bilmesine yardımcı olan bir araçtır. O yüzden astroloji salt bilgi değil, yanı sıra manevi, dini, sanatsal ve felsefik derinliği olan bir bilgelik sistemidir.

Astroloji akademik alanlarda ders olarak okutulmasından çok uzun yıllar sonra tekrar üniversitelere dönmüştür. 2000 yılında Amerika’da Seattle Üniversitesi’nde Kepler College kurulmuştur. Bu üniversitede 4 yıllık eğitimini sadece astroloji üzerine vermektedir.

Şu an Dünya’da bir çok üniversitenin içinde ya da sürekli eğitim merkezlerinde astroloji eğitimleri verilmektedir.

Astroloji Haritası Horoskop, Haritanızı Çizin Kaderinizi Keşfedin, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. Asude Argun Jüpiter Danışma Astroloji ve Kişisel Gelişim Merkezi Kurucusudur.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Yorum bırakın

İnsan, her şeyi sahiplenme arzusundayken, varoluşun gerçek amacını çoğu zaman unutuyor. Şuurun altın damarına ulaşmanın farkında değil. Fiziksel dünyanın keşfi ilerledi ama insanın “kendini bilme yolculuğu” geri kaldı. Devasa binalar, yollar ve şehirler yükselirken; insanın iç dünyası hâlâ bilinmezliklerle dolu. Bilim, insanın özünü ve aklın ötesindekini henüz çözemedi.

Kendi değerimizi bilmemek, çağımızın en büyük açmazlarından biridir. Bu çağ, ilahi değerin açığa çıktığı dönem olmalı.

Kendini Bilmek İçin Kitap sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin