“Yukarıya yıldızlara bak, aşağıya ayağına değil. Gördüğünün anlamını kavramaya çalış ve evrenin var olmasını sağlayanın ne olduğunu merak et. Meraklı ol…”

Stephen Hawking, Fizikçi

Merhaba

Kozmos“, Yunanca da esasen “düzenli bütün” anlamındadır. Bu kitapta kozmos, daha derin bakış açısıyla bir bütün, yirmi birinci yüzyıl biliminin en ileri safhasında gün ışığına çıkan keşiflere dayanan öncülleriyle birlikte, doğası gereği karşılıklı ilişkide olan bir bütün olarak sunulmaktadır.

Başlangıç

İndra’nın Ağı, Başı ve sonu olmayan titrek bir ışık ağı tasavvur edin. Örgüsünün her bir düğümünde ve atkısında pırıldayan bir mücevher oturuyor ve bu çok yüzeyli sayısız mücevher hem yansıyor hem de her biri diğer hepsi tarafından daima değişen ışıklandırmanın gökkuşağı tonundaki parlaklığında yansıtıyor. Sonsuz birliği, sayısız yaratıcı cevherde ebedi evriminin sürekli canlanması ve eş-yaratımıyla görünüyor.

Yaklaşık üç bin yıl önce, kozmosun bu antik akıl almaz görüntüsü, ilk olarak Hint kutsal metni Atharvaveda‘da gösterilmiş ve İndra’nın ağı olarak adlandırılmıştır; Vedik tanrı, gökyüzü tanrısı İndra, tüm dünyanın görünüşünü yaratmıştır. Artık varoluşun her ölçekte bütünleşik gerçekliğinin ve öz yansıtımının keşfi yeniden keşfedilmekte ve daha az şiirsel fakat aynı ölçüde görkemli ve bilimsel temele dayalı bir dille yeniden ifade edilmektedir.

Bu yirmi birinci yüzyıl devrimine en ileri aşamadaki bilim öncülük ederken, imkân veren çıkarımları hepimizi derinden etkileyecektir. Çünkü sadece fiziksel evren hakkında bildiğimizi sandıklarımızı değil, kendimizi algılayışımızı ve gerçekliğin kendisinin mahiyetini de dönüştürmek üzeredir.

“Gerçeğin en derin mahiyetini kavramak için yaşam boyu sürdürdüğüm arayışın başlangıcından beri Mısır ve Vedik Hint kültürlerinin kadim bilgeliğinden büyülendim. Her iki gelenek de dünyayı ve gerçeğin algılanışını kendi keşiflerim de fark etmeye başladığım açıdan açıklamaya çalışmışlardı. Onların kozmolojileri, bilinci ve altında yatan kozmik bir aklı kozmosun temeli olarak addetmiş ve fiziksel biçiminin dışavurumunun esası olarak bu aklı, her yeri kuşatan ve esasen gerçeklik dediğimiz şeyin varoluşu şeklinde kabul etmişlerdi.” — Dr. Jude Currivan

Bu itibarla bu bakış açıları, sadece evrenimizin görünümünün böylesine derin bir gerçeklikten nasıl doğduğunun esrarını açıklamaya çalışmakla kalmayıp yaşamın anlamını ve amacını anlamaya da uğraşmışlardı.

Bilimin, çağlar boyunca var olmuş bilgelerin, şamanların ve kâhinlerin İndra’nın ağı benzetmesiyle tasvir edilen doğaüstü içgörüleri ve deneyimleriyle aynı düzeye gelmeye başlaması bu zamana kadar sürmüştür. Bu bağlamda ikna edici bir hipotez, holografik prensip, ilk olarak Hollandalı teorik fizikçi Gerard’t Hooft tarafından öne sürülmüştür. Hooft, 1993’te görünen üç boyutlu uzayın bir bölgesindeki tüm enformasyonun iki boyutlu sınırları üzerinde duran bir enformasyon hologramı ile gösterimlenebileceğini ortaya attı.

İlerledikçe varoluşun tüm ölçeklerindeki fiziksel görünümün alanda yatan harmonik düzenin ve öz-benzeş enformasyon örüntülerinin özünde var olan nitelikleri bir bütün halinde toplayarak evrenimizin aslında kozmik bir hologram olduğunu gözler önüne seren kanıtları keşfedip detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.

Ortaya çıkan bu holografik perspektifin ilerlemesini yirmi yıldan uzun süredir izlemiş olunca sonunda gerçeğin, sahiden de “her şeyin kuramını” sunacak bir potansiyele sahip olduğu, enformasyonun, bilincin ve en nihayetinde de kozmik aklın tüm dünyanın her yere nüfus eden esas parçası ve temel durumu olduğunu kabul eden dönüşümsel ve bilimsel model olduğu algısına sahip olduk.

Bu son derece güçlendirici yeni anlayış, sadece yirminci yüzyıl biliminin keşifleri ve kavrayışlarını pekiştirip geliştirmekle kalmayıp onların çok ötesine genişler.

Hologram prensibi anlamak için öncülük eden yirmi birinci yüzyıl bilimi de aslında enformasyonun madde, enerji, uzay ve zamandan daha önemli olduğu gerçeğini kavramaya başlıyor. Göreceğimiz gibi, kozmik hologram, birçok farklı bilimsel araştırma alanında, kuantumdan çok daha ufak olan en küçük fiziksel Planck ölçeğinden tüm evrenimizin en büyük ölçeğine kadar ve aradaki her seviyede- günlük hayatlarımızın gerçeği dahil- meydana çıkarılmaktadır.

Kuantum enformasyonu, yeni evrimsel karmaşıklık, holografik prensip, fraktal geometriler ve entropik süreçler gibi birbirinin içine geçen kavramların, yeni keşifler ve deneysel kanıtlarla artan biçimde desteklenerek fiziksel dünyanın tüm farkındalığının, enformasyonel bir gerçekliğin daha derindeki bir seviyesinden kaynaklandığını nasıl ortaya çıkarmakta olduğunu göreceğiz.

Daha kapsamlı bir fikir hâlâ ortaya çıkmakta olup bilimin yeni ve akıl almaz kozmik hologram görüşünü tam olarak kabul edip onaylaması daha çok zaman alacak ve daha fazla keşif gerektirecek. Yine de bu önayak olma aşamasında bile onun gerçeklik ve kozmostaki yerimiz hakkındaki algımızı kökünden değiştirme potansiyeli, bence, sadece bilim insanlarına bırakılamayacak kadar önemlidir.

Kozmik hologram, İndra’nın ağının yirmi birinci yüzyıl eşdeğeridir…

Bir evren yapacak olsaydınız, onu nelerden yapardınız ve onu yapmak için ihtiyacınız olan şeyleri nasıl bir araya getirirdiniz?

Kozmik Hologram’In Bölümleri

Bu kitabı, dünyada nelerin olduğu ve bunların birbiriyle nasıl ilişkide oldukları hakkında enformasyonla dolu. Kitap üç bölümden oluşuyor:

  1. Kusursuz Bir Evren Nasıl Yaratılır?
    • Evrenin temel düzenini açıklayan bu bölüm, kozmik yasaların nasıl uyum içinde işlediğini gösterir.
  2. İçten-Oluşturulmuş Holografik Evrenimiz
    • Gerçekliğin holografik bir bütün olarak içsel enformasyonla şekillendiğini ve her parçanın bütünü yansıttığını anlatır.
  3. Kozmik Hologramda Eş-Yaratım
    • İnsan bilinciyle evrenin sürekli birlikte yaratıldığını, varoluşun ortak bir süreç olduğunu vurgular.

Kusursuz evrenimizi kim yapar?

Bilim insanlarının sorusu: Planck, Heisenberg, Schrödinger ve Einstein dahil birçok öncü bilim insanı, bilinmeyenin içine bakmak için her çağdan tinsel arayıcılara yakınlaşmaya başlamışlar ve kusursuz evrenimizi kimin ya da neyin yarattığını sormuşlardı.

Einstein’ın mektubu: Aslında genç bir öğrenci olan Phyllis Wright’a 1936’da yazdığı mektupta Einstein, görüşünü ifade eder: 

“Bilimle ciddi anlamda uğraşan herkes, evrenin kanunlarında bir ruhun ortaya çıktığına kani oluyor, insanınkinden çok daha üstün ve huzurunda mütevazı güçlerimizle bizlerin naçiz hissetmesi gereken bir ruh.”

Modern bilimsel bulgular: Evrene dair anlayışımız, en küçük Planck ölçeğinden uzayın muazzam derinliğine dek her boyutta değişmek üzere. Çünkü yapılan son bilimsel çalışmalar, modern teknolojiyi destekleyen bilginin, evrensel içten-oluşumla birebir aynı olduğunu, onu savunduğunu, yayılmasına yardım ettiğini ve fiziksel gerçeklik dediğimiz şeyin ta kendisi olduğunu gösteriyor.

Currivan’ın katkısı: Kozmik Hologram, bilginin fraktal ve holografik bir yapı olarak evrenin her düzeyinde açığa çıktığını inceliyor. Görelilik ve kuantum teorileriyle desteklenen bu yaklaşım, evreni bir “bilgi dokusu” olarak sunuyor.

Kozmik Hologram, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. Dr. Jude Currivan bilginin nasıl enerji, madde, uzay ya da zamandan daha gerekli olduğunu keşfederken, pek çok alanda yapılan en yeni çalışmaları ve varoluş ölçeklerini, evrenimizin nasıl içten-oluştuğunu ve holografik olarak açığa çıktığını göstermek için inceliyor. Fraktal içten-oluşum modelinin atomik düzeyde nasıl yol gösterdiğini, Einstein’ın görelilik kuramı ve kuantum mekaniği gibi fiziğin en çarpıcı teorileri eşliğinde açıklıyor. Kozmik Hologram, evrenin ve içindeki her şeyin gelişimini merak edenler için yol gösterici bir kitap.

Bruce Lipton’un yorumu: Kitabın kuantum mekaniği ile biyolojiyi birleştiren açıklamalarının, daha adil ve barışçıl bir dünya için yol gösterici olduğunu vurguluyor.

“Kozmik Hologram aydınlatıcı ve esin verici. Kuantum mekaniğinin hücre biyolojisiyle bütünleşmesine ilişkin anlatımı çok açık seçik ve başarılı. Daha adil, sürdürülebilir ve barışçıl bir dünya yaratmak için çalışan herkesin bu kitabı mutlaka okuması gerek.”

Dr. Bruce H. Lipton,  İnancın Biyolojisi

Kusursuz evrenimizi kim yapar sorusu, yalnızca bilimsel değil, aynı zamanda ruhsal bir arayıştır; Kozmik Hologram bu arayışı bilgi temelli bir bütünlük içinde yeniden yorumluyor.

Kozmik Hologram kavramı, Dr. Jude Currivan’ın evrene dair sunduğu devrimsel bakış açısının merkezinde yer alıyor. Bu teoriye göre evrenimiz, bilgi temelli ve holografik bir yapıdadır—yani her parça, bütünün bilgisini taşır. Bu yaklaşım, kuantum fiziği, kara delikler ve kadim bilgelik öğretileriyle desteklenerek hem bilimsel hem de ruhsal bir köprü kurar.

Eserin Günümüz İçin Önemi Nedir?

  • Bilim ve Maneviyatın Buluşması: Kozmik Hologram, bilimsel gerçeklik ile kadim öğretiler arasında bir sentez sunar. Bu, bireylerin hem akıl hem kalp düzeyinde evreni anlamasını sağlar.
  • Birlik Bilinci: Currivan’ın yaklaşımı, insanlığın birbirine bağlı olduğunu vurgular. Bu farkındalık, daha uyumlu ve sürdürülebilir bir dünya yaratmak için temel bir çerçeve sunar.
  • Yeni Evrimsel Paradigma: Bilginin enerji ve madde kadar temel olduğunu savunarak, evrimsel sürecin bilinçli ve anlamlı bir şekilde ilerlediğini gösterir.

Dr. Jude Currivan Hayatı ve Kariyeri

Dr. Jude Currivan, evrenin derin sırlarını hem bilimsel hem de ruhsal yollarla keşfetmeye adanmış bir kozmolog, fütürist ve yazar.

Toplumsal Katkısı: WholeWorld-View adlı oluşumun kurucu ortağıdır. Evrensel birlik bilincini yaymak için belgeseller, kurslar ve küresel kampanyalar yürütmektedir.

Kökeni: İngiltere’nin kuzeyinde, bir kömür madencisinin kızı olarak dünyaya geldi. Henüz dört yaşındayken çok boyutlu gerçeklikler, telepatik deneyimler ve önsezisel rüyalar yaşamaya başladı.

Akademik Geçmişi: Oxford Üniversitesi’nde kuantum mekaniği ve kozmoloji üzerine yüksek lisans yaptı; Reading Üniversitesi’nde arkeoloji alanında doktora tamamladı.

Kariyeri: Bir dönem İngiltere’nin en üst düzey iş kadınlarından biri olarak uluslararası şirketlerde finans direktörlüğü yaptı. Daha sonra yönünü gezegen şifası ve bilinç evrimi çalışmalarına çevirdi.

Yazarlığı: Dr. Jude Currivan’ın yedi kitabı, evreni hem bilimsel hem de ruhsal açıdan anlamaya yönelik bir yolculuk sunuyor. İşte her birine dair kısa bilgiler:

  • The 8th Chakra: What It Is and How It Can Transform Your Life (2007) İnsan enerjisinin sekizinci çakra düzeyinde nasıl genişlediğini ve yaşamı dönüştürücü gücünü anlatır.
  • The 13th Step: A Global Journey in Search of Our Cosmic Destiny (2007) Kozmik kaderimizi arayış üzerine kişisel ve küresel bir yolculuğu konu alır.
  • CosMos: A Co-creator’s Guide to the Whole World (2008, Ervin Laszlo ile birlikte) Evreni birlikte yaratan bir bütün olarak ele alır; bilim ve maneviyatı birleştiren bir rehberdir.
  • Hope: Healing Our People, Healing Our Earth (2011) İnsanlık ve gezegen için şifa yollarını araştırır; umut ve dönüşüm üzerine odaklanır.
  • The Wave: A Life Changing Journey into the Heart and Mind of the Cosmos (2013) Kozmosun kalbine ve zihnine yapılan dönüştürücü bir yolculuğu betimler.
  • The Cosmic Hologram: In-formation at the Center of Creation (2017) Evrenin bilgi temelli ve holografik bir yapı olduğunu savunur; kuantum fiziği ve kozmolojiyle desteklenir.
  • The Story of Gaia: The Big Breath and the Evolutionary Journey of Our Conscious Planet (2022) Dünya’yı yaşayan, bilinçli bir gezegen olarak ele alır; evrimsel yolculuğunu anlatır.

Felsefesi: Bilim ve maneviyatın ayrılmaz olduğunu savunur; evreni yaşayan, bilinçli ve bütünsel bir varlık olarak görür. Eserlerinde kozmik kader, bilinç evrimi, enerji merkezleri, gezegen şifası, holografik evren temalarını işler. Bilim (kuantum, kozmoloji) ile maneviyatı birleştiren bütünsel bir bakış sunar. Okura hem kişisel dönüşüm hem de evrensel birlik bilinci kazandırmak.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Yorum bırakın

İnsan, her şeyi sahiplenme arzusundayken, varoluşun gerçek amacını çoğu zaman unutuyor. Şuurun altın damarına ulaşmanın farkında değil. Fiziksel dünyanın keşfi ilerledi ama insanın “kendini bilme yolculuğu” geri kaldı. Devasa binalar, yollar ve şehirler yükselirken; insanın iç dünyası hâlâ bilinmezliklerle dolu. Bilim, insanın özünü ve aklın ötesindekini henüz çözemedi.

Kendi değerimizi bilmemek, çağımızın en büyük açmazlarından biridir. Bu çağ, ilahi değerin açığa çıktığı dönem olmalı.

Kendini Bilmek İçin Kitap sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin