Felsefenin İlkeleri, Descartes

“Descartes, modern felsefenin kurucusu sayılır. Çok yüksek felsefi bir yeteneği olan, yeni fizik ve gökbilime dayanan ilk kişi odur. Birçok skolastik yanı bulunmasına rağmen Descartes, kendinden önce gelenlerin kurduğu temelleri benimsememiş, yeniden ve eksiksiz bir felsefe yapısı kurmaya çalışmıştır.

“İnsan, kaynağından emin olmadığı her şeyden kuşku duymalıdır…”

— Descartes

Merhaba

Descartes, modern felsefenin kurucusu sayılır. çok yüksek felsefi bir yeteneği olan, yeni fizik ve gökbilime dayanan ilk kişi odur. Birçok skolastik yanı bulunmaşına rağmen Descartes, kendinden önce gelenlerin kurduğu temelleri benimsememiş, yeniden ve eksiksiz bir felsefe yapısı kurmaya çalışmıştır. Descartes’ın yapıtlarında Platon’dan beri hiçbir filozofta bulunmayan bir tazelik vardır. Descartes, bir öğretmen olarak değil, bir araştırmacı ve bulduğunu aktarmaya meraklı bir kişi olarak kalem kullanmıştır. Üslubu rahat ve iddiasızdır. Öğrencilere değil, zeki insanlara seslenir. Doğrusu, modern felsefe için, öncüsünün bu kadar hayranlık verici edebi bir üsluba sahip olması büyük bir talihtir.Bertrand Russell, Batı Felsefesi Tarihi

Bilginin kaynağının akıl olduğunu savunan ve modern rasyonalizmine formunu kazandıran Descartes’in felsefe tasavvurunun temel kaynağı niteliğindeki çalışması ise Felsefenin İlkeleri (PrincipinPhilosophiz, 1644). Descartes, iki bölüm halinde düzenlediği bu çalışmasının birinci bölümünü İnsan Bilgisinin İlkeleri, ikinci bölümünü ise Özdeksel Şeylerin İlkeleri olarak adlandırmıştır. Descartes, bilgide kesinlik arayışını sistemli bir biçimde işlediği bu kitabında, hakikate ulaşmak isteyen birisinin yapması gereken ilk işin hayatında bir kez de olsa sahip olduğu bütün bilgilerin kaynağı olan her şeyden kuşku duyması olduğunu belirtmektedir.

Bu yargının devamında haklı olarak bunca yanlışın ve kuşkulu bilginin nedeninin ne olabileceğini soran Descartes’a göre bunca yanlışın nedeni insan aklı olamaz. Çünkü “Sağduyu [akıl]dünyanın en iyi paylaştırılmış şeyidir.” Yanlışın nedeni akıl değilse, nedir? Doğru bilgi edinmeyi sağlayacak yöntemin bulunmamasıdır. Çünkü sağlam zihne sahip olmak yeterli değildir; asıl olan onu iyi kullanmaktır. Öyleyse insanlara yetilerini başarıyla kullanmalarına olanak tanıyacak, yol gösterecek ve doğru bilgiye ulaşmak için izleyecekleri adımları, ilkeleri ve kuralları belirten bir yönteme gereksinim vardır. Descartes bu amaçla kendi döneminde yöntem görevi görecek ne gibi disiplinler bulunduğunu araştırmaya koyulur.

Descartes, gerekliliğini vurguladığı yöntemin niteliğini ise şöyle beliritir: “Benim yöntemle kastettiğim şey, itinayla gözlemledikleri takdirde yanlışın doğru olarak varsayılmasının önüne geçecek ve aklın, gücünü boş yere harcamaksızın, bilgisini kademe kademe artırarak ulaşabilme yetisinde olduğu her şeye doğru bilgi düzeyinde yükselmesini sağlayacak kesin ve basit kurallardır.” Öyleyse yöntem aklın işlemlerini doğru olarak kullanmasını sağlayacak kurallardan oluşmalıdır. Descartes yöntemini dayandırdığı dört kural geliştirmiştir.

Böylece Descartes, düşünüyorum öyleyse varım hakikatinden sonra ikinci hakikate ulaşmıştır. Tanrı vardır: Tanrı var olduğuna dış dünya da var olmalıdır. Çünkü Tanrı mükemmel varlıktır.

İnsan Bilgisinin İlkeleri bölümünde birinci madde olarak şöyle yazıyor:

Gerçeği arayanın yaşamında bir kez tüm nesnelerden gücü yettiği ölçüde kuşku duyması gerekir.

Çocuklukta, yani adam olmadan önce, henüz tüm usumuzu kullanmadığımız bu yaşta duyularımıza çarpan nesnelere ilişkin bazen iyi bazen kötü yargılarda bulunurduk: Bu nedenle, böyle aceleyle verilen birçok yargı gerçeğin bilgisine ulaşmamızın önüne taş koyuyor. Bu da bize şunu öğretiyor ki kendilerinde en küçük bir kuşku kırıntısı bulacağımız nesnelerden yaşamımızda bir kez bile kuşku duymadıkça, onlardan ayrılabileceğimizi gösteren hiçbir belirti yoktur.

Felsefenin İlkeleri, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Ben’i Sorgula
Kategoriler
%d blogcu bunu beğendi: