Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık, Murat Gülsoy

Murat Gülsoy, Bu Kitabı Çalın adlı yapıtıyla Sait Faik Hikaye Armağanı’na, ilk romanı Bu Filmin Kötü Adamı Benim ile de Yunus Nadi Roman Ödülü’ne değer görülmüştü. 

“Bazen bir tek kitabı derinlemesine okumak bir kütüphane araştırması kadar ufkunuzu genişletebilir. “

— Murat Gülsoy

Merhaba

Yaratıcı Yazarlık, edebiyat yazarlığıdır. Kurmaca bir dünya yaratma çabasındaki edebiyat yazarlığını diğer yazarlık türlerinden ayırmak için kullanılan bu terim. Bu konuda verilen derslerin, seminerlerin ve kursların sayısı her geçen gün artmaktadır.

Yazarların ve okurların bu oluşumlara yaklaşımları genelde iki başlık altında özetlenebilir: yazmanın öğretilemeyeceğine inanan, dolayısıyla bu tür etkinliklerin insanları yanıltan girişimlerden başka bir şey olmadığını söyleyenler ve bu görüşü paylaşmayan, yani kurmaca yazarlığının öğretilebilir olduğuna inananlar.

Edebiyat bir sanat dalıdır. Dolayısıyla “Yaratıcı Yazarlık” eğitimi de bir sanat eğitimidir. Resim, yontu, müzik gibi sanat dalları nasıl öğretilebiliyorsa, yazma sanatı da öğretilebilir olmalıdır. Edebiyat sanatının öğretilemez olduğunu savunmak ya da genişleterek söyleyelim, herhangi bir sanatın öğretilemez olduğunu savunmak, bu sanatların doğuştan gelen bir yetenekle yapıldığını iddia etmek anlamına gelir. Bu türden savların çoğunlukla dahi yazar/sanatçı hikayeleriyle süslenerek sunulduğuna tanık oluruz. Ben yaratmanın en temel insani özelliklerden biri olduğuna inanıyorum. İnsanın yaşarken kendi varoluşunu gerçekleştirmesindeki en değerli yollardan birini yaratmak olduğunu ve bunun önüne birer engel olarak dikilen efsanevi yaratıcı-sanatçı hikayelerinin insanları sanata yabancılaştırmak dışında bir işlev taşımadığını düşünüyorum.

“… Bir defter ve kalem… ve tabii yalnızlık…”

Yazma ve yaratma sürecinin incelikleri okurlar için olduğu kadar yazarlar için de gizemini koruyan konuların başında gelir. Bir öyküyü ya da romanı okurken satırlardan zihnimize sızan ve orada başka bir dünyanın kurulmasına neden olan şeyin ne olduğunu çoğu zaman anlayamaz, okuduğumuz metnin bir metin olduğunu unutarak, zihnimizin gözüyle izlemeye başladığımız bu sanal dünyanın olaylarına ve kişilerine kendimizi kaptırırız. Zaten okumaktan alınan zevk de bu kendini kaptırma halidir. En azından başlangıçta…

Yazma süreci, yazarı için de benzer bir yanılsamayı barındırır. Yazan kişi, her ne kadar tüm ayrıntılarını kurgulamış olsa da, hikâyenin sonunda neler olacağını en başından bilse de metnin bir sahnesini yazarken okurun kapıldığına benzer bir yanılsamanın içine girerek yazdıklarını görmeye / gördüklerini yazmaya başlar. Bu gelgitlerin içinde yol almak tuhaf ama bir o kadar da zevkli bir deneyimdir. An gelir, yazdığınız dünyanın efendisi olduğunuzu düşünürsünüz, an gelir olayların denetiminizden çıkabileceği yanılsamasına kapılırsınız ya da kimi zaman yarattığınız kahramanların neler hissedeceklerini tasarlarken onlara gerçek insan muamelesi yaptığınızı fark eder, şaşırırsınız.

Peki, yazmaya kalkıştığımızda, çok iyi bir okur olsak bile neden cümleler bir kaynaktan fışkırıyor gibi akmazlar? Neden o sevdiğimiz yazarlar gibi “kolaylıkla” sayfaları dolduramayız? Neden yazdıklarımızı okuduktan sonra bize basit ve özelliksiz görünürler? Boş kâğıda bakarken neden tüm güzel ve anlamlı cümleler bizden bucak bucak kaçmaya başlar?

Tüm bu sorular, yazmaya yeni başlayanlar için oldukça tanıdık durumları işaret eder. Başlamak… En zoru da budur zaten. Başlamak hele yaratma sürecini barındıran bir işe başlamak; kuralları tanımlanabilir diğer işlere göre çok daha zordur.

Okumak, yazma pratiğinin ilk adımıysa ikinci adımı yazmaktır.

Gülsoy, Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık adlı bu yeni kitabıyla, yazı serüveninin en başından beri attığı tüm adımlara basarak geri dönüyor, yalnızca kitapları değil dünyanın kendisini de bir metin olarak okuyan bir edebiyat geleneğinin izini sürüyor. Bir süredir vermekte olduğu yaratıcı yazarlık derslerinden yola çıkarak, gerçekliği yazı yoluyla yeniden kurmanın araçlarını, yöntemlerini sorguluyor. Gülsoy, kurmacanın bilinen sınırlarıyla ihlâl edilebilir kurallarını açımlarken, bir büyüyü bozuyor ve okuyanla yazan arasındaki sessiz anlaşmanın kurallarını alt üst ediyor. Sözün kısası, anlatacak bir hikayesi olanlara ‘okunaklı’ bir anlatı kurmanın yollarını işaret ediyor. Yolları çatallanan yazı bahçesinde kaybolmasınlar diye…

Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık, okumayanlara tavsiye okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Bir Cevap Yazın

Please log in using one of these methods to post your comment:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: