Kaygı, yanlış yönlendirilmiş dikkattir…

-Shoma Morita

Merhaba

Kaygı çoğu zaman, insanların geçmişteki pişmanlıklar veya gelecekteki belirsizlikler hakkında sürekli olarak düşünmeleri sonucu ortaya çıkar. Bu düşünceler, şu anki gerçekliğe odaklanmayı engeller ve zihin, doğru noktada değil, yanlış yönlerde meşgul olur.

Yanlış yönlendirilmiş dikkat, kişinin gerekli anı yaşama kapasitesini engeller. Bir insan, zihinsel enerjisini kontrol edilemeyen ya da gerçekten üzerinde bir etkisi olmayan şeylere yönlendirirse, kaygı bu şekilde oluşur.

Morita’nın yaklaşımında kaygının çözümü, kişinin dikkatini şu ana ve yapması gereken eylemlere yönlendirmesidir. Çünkü duygular ve düşünceler gelip geçicidir, onları kontrol etmeye çalışmak yerine, sadece doğru eylemi yapmak gerekir.

Bugün, kaygı modern yaşamın önemli bir sorunu haline gelmişken, Morita’nın bu sözü hala çok anlamlı. İnsanlar çoğu zaman kendilerini gereksiz yerlerde harcıyorlar — geçmişte veya gelecekte, oysa gerçek yaşam şu anda.

Buna bir de sosyal medya, aşırı bilgi tüketimi ve sürekli düşüncelerle meşgul olma eklenince, kaygı çok daha yaygın hale geliyor. Bu yüzden, bu söz ve Morita’nın yaklaşımı, bugün için çok değerli bir rehberlik sunuyor.

Negatif Hissi Serbest Bırakmak…

Belirli bir durum ortaya çıktığında negatif düşünmek için tetiklendiğimizde, o negatif hisle devam etme seçeneğimiz vardır, çünkü o bize en “doğal” (aslında sadece otomatik) görünen şeydir. Bir başka seçenek de daha büyük bir iyilik için, ne olmaktaysa ona güvenmektir.

  • Bu bizim için bazen imkansız olabilir mi?

Kesinlikle…

Medeni insanlar olarak bizlerin de “daha büyük bir iyiliği” görmesi muhtemel olmayan durumlar ortaya çıkabilir. Buna rağmen bu yine de bir seçimdir.

Negatif hislere asla sahip olmayacağınıza dair bir beklenti yoktur. Hatta bunlara sahip olacağınız oldukça muhtemeldir.

  • Hiç dikkat ettiniz mi, negatif duyguyla ne yapıyorsunuz?

Naikan Meditasyonu” işe yarıyor.

Morita’ya göre, bir kişinin nasıl hissettiği bir duyum ve şu an için bir gösterge olarak önemlidir, ancak kontrol edilemez: duyguları biz yaratmayız, duygular başımıza gelir. Duygular davranışımıza neden olmadığından, yapıcı eylemlerde bulunurken hoş olmayan duygularla bir arada yaşayabiliriz.

Morita’nın yönteminin özü üç kuralda özetlenebilir: Tüm duygularını kabul et, amaçlarını bil ve yapılması gerekeni yap.

Naikan Meditasyonu, Japon psikiyatrist Shoma Morita’nın geliştirdiği bir iç gözlem yöntemi olan Naikan felsefesine dayanan, derin bir kişisel farkındalık ve şükran pratiğidir. Japonca’da “Naikan” (内観), “içe bakış” veya “iç gözlem” anlamına gelir. Morita’nın daha çok bilinen terapi yöntemi Morita Terapisi olsa da, Naikan, Japon kültürünün ve Budist öğretilerinin etkisiyle gelişmiş, özellikle ilişkiler üzerine yoğunlaşan güçlü bir kendini tanıma yöntemidir.

Psikoterapist olmanın yanında Shoma MoritaNaikan iç gözlemsel meditasyonun büyük Zen ustasıdır. Terapisinin büyük bir kısmını bu okulun bilgisinden ve ustalığından almıştır. Kişinin kendisine sorması gereken üç soruya odaklanır.

  1. X kişisinden ne aldım?
  2. X kişisine ne verdim?
  3. X kişisinde ne gibi sorunlar yaşadım?

Bunları düşünerek başkalarını problemlerimizin sebebi olarak göstermeye son verir ve sorumluluk duygumuzu derinleştiririz Morita’nın dediği gibi ” Öfkeliysen ve kavga etmek istiyorsanız, harekete geçmeden önce üç gün düşünün. Üç gün sonra, yoğun kavga etme arzusu kendi kendine geçecektir. 

Bu deneyimde varoluş yakıtınız, kendi ikigainizi bulma misyonunuzdur. İkigainizi bulduktan sonra doğru yolda kalmak için cesaret ve çaba göstermek gerekir.

Bu yolda ilerlemek için ihtiyacınız olan temel araçlar şunlardır; seçilen uğraşta akışı yakalamak, dengeli ve bilinçli beslenmek, düşük yoğunlukta egzersiz yapmak ve zorluklar karşısında pes etmemek.

Sevgiyle okuyunuz…

Yorum bırakın

İnsan, her şeyi sahiplenme arzusundayken, varoluşun gerçek amacını çoğu zaman unutuyor. Şuurun altın damarına ulaşmanın farkında değil. Fiziksel dünyanın keşfi ilerledi ama insanın “kendini bilme yolculuğu” geri kaldı. Devasa binalar, yollar ve şehirler yükselirken; insanın iç dünyası hâlâ bilinmezliklerle dolu. Bilim, insanın özünü ve aklın ötesindekini henüz çözemedi.

Kendi değerimizi bilmemek, çağımızın en büyük açmazlarından biridir. Bu çağ, ilahi değerin açığa çıktığı dönem olmalı.

Kendini Bilmek İçin Kitap sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin