
Oldukça geniş bir kaynak taraması ile hazırlanan “A’dan Z’ ye MISIR” kitabı, bir anlamda Eski Mısır uygarlığının kronolojik tarihini ortaya koyduğu gibi, uygarlığın yaşam sistematiğini alfabetik sıralamayla ele alarak daha da anlaşılır bir tarzda okurlarına sunmaktadır.
“…Osiris, gerek yerdeki gerek gökteki evrensel yaşam etkinliğidir. O, makamından ölüler dünyasına onları canlandırmak üzere iner. Her ölü, kosmosun derinliklerinde bir yaşam oğulcuğudur, tıpkı dünyanın rahmindeki bir buğday tohumu gibi…”
— Jean-Francois Champollion tarafından çevirisi yapılmış bir Mısır yazıtından
Merhaba
Amon : İlkel toplumların inançlarının bir benzeriyle donatılarak başlangıç dönemlerinde hava, rüzgar ve gemiciler tanrısı olarak bilinen Mısır tanrısıdır. Onun yaşadığı yaşamsal dönemi hiç bir tanrı yaşamadı. XII’nci Mısır hanedanları döneminde devlet Tanrısı olarak tanındı. Erişilmez, ulu ve bilge bir Tanrı olarak gösterildi.
Amun-Ra : İki tanrının birleşmesiyle meydana gelen tanrısal birlik. Anlamı da “görkemli güneş” şeklinde tanımlandı. Amen-Ra, Amen-Re, Amon-Ra, Amon-Re, Ammon-ra, Ammon-Re adlarıyla da anılan güneş tanrısıdır.
Anka : Kaf Dağı’nda yaşadığına inanılan ve Mısır mitolojisinde adı sıkça geçen bir kuş türü. Bu kuş kartal büyüklüğünde kızıl ve yıldız kanatlı efsane kuş olarak tanımlanır. Mitolojideki öyküsünün özeti ise; kuş kendini çalılıkların üzerinde yakar ve daha sonra yeni baştan doğurudu.
Horos Adı : Mısır krallarının isim listesindeki ilk isimleridir. Horus ismi olarak bilinen bu isimler özel olarak tasarlanmış bir çerçeve içine yazılırdı. Bu da kralın Tanrı Horus’un özelliklerinden birini betimlediği anlamına gelirdi.
Horos : Mısır tanrısıdır. Horus, eski Yunan dilindeki adıdır. Mısır dilindeki adı ise “Hor”dur. Osiris ve İsis’in oğludur. Eski Mısır’ın şahin tanrısı. Genellikle şahin başlı ya da atmaca kanatlı bir yıldız diskiyle betimlenir. Araştırma metinlerinde Horus’tan “Sirius içindeki Horus” şeklinde de söz edilir. Kaynağını gökyüzündeki Osiris’ten alan ve sirius enerjili bir tanrı şeklinde de belirtilmektedir. Ra’nın oğlu olarak kabul edilen Horus, zorba ve zalim olarak tanıtılan Seth’i tahtından indiren kişi olarak bilinir. Haroeris olarak da bilinir. Babasının intikamını alan ve Seth’i yenilgiye uğratan Horus aynı zamanda firavunların atası olarak da anılır. Göksel bir tanrıdır. Bir gözü güneş bir gözü aydır.
İsis : Mısır dilinde “Esi” olarak bilinen Mısır tanrıçasıdır. Bazı kaynaklarda adı “Mut ya da T-Mau” olarak geçer. Bu kelime “Kral tahtı” ya da “Tanrı tahtı” anlamında kullanıldı. Seth tarafından öldürülen Osiris’in eşidir.
Bazı ifadelerde İsis’in Thot (Hermes) ve Promete’nin kızı olduğu belirtilmiştir!
Kökeni henüz bilinmiyor ancak Atantis kökenli olma ihtimali yüksektir. Ailesinin bekçisi ve koruyucusu olarak bilindi. İsis, Osiris’in kız kardeşi olduğu gibi aynı zamanda da karısıdır. Kardeşi Seth tarafından öldürülen eşi Osiris’in parçalarını birleştiren sirius gibi verici özelliğiyle tanıtılan bir tanrıça şeklinde ifade edildi. Osiris dirildikten sonra onunla birleşir ve “Hor” (Horus) adında bir çocuk tanrı dünyaya getirir.
Osiris : Elleri dışında, bedenini sıkıca saran bir giysiyle insan olarak betimlenen bir Mısır Tanrısıdır. Önceleri bitkilerin yaşam gücünü simgelediği için bedenini genellikle yeşile boyardı.
İnsanlara yaptığı yardımlarla çevrede sevilen 0siris’i kral olan kardeşi Seth, kıskançlık nedeniyle nasıl yok edeceğinin planlarını yaptı. Önce bir eğlence gecesinde onu yakalayıp; bir sandığa kilitleyerek Nil Nehrine attı. Olayı duyan kız kardeşi Nepthys (Seth’in karısı) Tanrıça İsis (Aynı zamanda da kız kardeşi) ile birlikte Byblos kıyılarında onu ölmek üzereyken bulup geri getirdiler. Kıskançlık krizi geçmeyen kral Seth yeniden Osiris’i yakalayıp öldürterek 14 parçaya böldü. Her bir parçasını da değişik tapınaklardaki kanallara atı. Yeniden eşinin parçaları aramaya başlayan İsis’e, Seth’in kardeşi ve aynı zamanda da eşi Nepthys ile Tanrı Anubıs parçaları teker ye ker toplayarak Osiris’in bedenini yeniden birleştirmesi için yardım ettiler. İki kız kardeş birer kuş gibi kanatların çırparak ona can verdiler. Osiris dirildi Ve isisli Hamile bıraktı. İsis bir erkek çocuk doğurdu ve adına da Horus dediler. İsis çocuğu Seth’in acımasızlığına karşı olarak gizlice Nil kıyısında büyüttü. Daha, sonra Horus büyüdü babası Osiris’in intikamını amcası Seth’den aldı. Osiris’in efsanesi son derece dramatize edilerek yazılmış. Bu efsane tıpkı Samilerdeki “Ba’al” ile Suriyelilerin “Adonis” efsanelerine benzer. Osiris kültü klasik dönemde tüm Akdeniz kıyılarına yayıldı. Osiris ile ilgili bir başka kaynakta ise; onun yaklaşık yirmibin yıl önce yaşadığı söylenir. Atlantisli bir bilgedir. Atlantisten “Mu” kıtasına yerleşen bu bilge “naa-kal’l okullarında “kozmik öğretiler” le ilgili eğitim gördü. Tekrar Atlantis’e döndü. Mu kıtasında öğrendiği kozmik öğretiyi Atlantis’e yaymağa başladı. Halktan büyük bir destek gördü. Halkın dinsel yönden lideri oldu. Atlantis halkı her ne kadar onu Kral Uranos’un yerine getirmek istemişse de o bu görevi kabul etmedi. Öldükten sonra halk onun Atlantis’e yaymak istediği kozmik öğretisini “Osiris dini” olarak yaydı. Daha sonraki yıllarda bu kıtalarda yaşanan felaketlerden dolayı Atlantis insanları üç bölgeye göçederek yaşamlarını sürdürdüler.
Osiris kültünün Mısır’a gelişi bölgeye yerleşen Atlantisli halkların gelişine bağlanır. Mısırlıların tapındıkları Osiris de ölülerin koruyucu tanrısıdır.
Osiris Dini : Atlantis kökenli olduğuna inanılan Thot’un kıtayı terk edip Nil Deltası’nda yerleşim kolonisini kurduktan sonra başladığı söylenir.
Ölüler Kitabı : Osiris’in “kozmik kültürden” esinlenerek hazırlamış olduğu kutsal ölüler kitabıdır.
Ramses II döneminde tapınak rahibi olan Hz.Musa ilk olarak tek tanrılı dinin kurucusu ve Musevi toplumunun peygamberi oldu. Kaynaklar Museviliğin temelini oluşturan 10 emrin Osiris dininin 42 kuralından alınarak derlenmiş olabileceğini gösteriyor. Nedeni ise Ramses II döneminde Musa’nın tapınağın baş rahibi olmasına bağlanıyor. Rahip olduğu tapınakta Osiris kültü uygulanıyordu. Bulunan bazı papirüslerden de anlaşıldığı kitap daha sonraki tarihlerde derlendiği zaman bile sıralama sistemi uygulanmamıştı. Papirüslerin adı da onları yazan katiplerin adı olarak geçti.
Seth : Atlantis kökenli olduğunu belirten kaynaklar var. Hayvan ya da hayvan başlı bir insan şeklinde betimlenir. Kırmızı saçlı ve büyük kulaklı mitolojik bir varlık şeklinde betimlendi. Başlangıçta fırtına ve çöller tanrısıydı. Osiris efsanesindeki rolüyle kötülük saçan kuvvetlerin bir simgesi durumuna geldi. Bu efsanede kardeşi olan Osiris’i öldürtüp on dört paçaya bölerek her bir parçasını ise çeşitli kurban sunaklarına atığı yazılır. Çatal biçiminde bir kuyruk taşır. Aynı zamanda bir yiğitlik tanrısıdır. Güneş kayığının uç noktasında mızrağını Re’nin düşmanlarına saplarken gösterilir. Setli aynı zamanda savaşçı Ramseslerin koruyucusuydu. Çünkü ona karşı beslenen sempati Ramses II döneminde başladı. Ramses II, bir tapınağın kapısında kendisini Seth’in dostu olarak tanıtır.
Thot : Hermes adıyla daha sonraki dönemlerde tapınıldı. Mısır Tanrısı “Cehuti” ye Yunanlılarca verilen adı, (İng. Thoth) Mısır mitolojisinde “bilgelik tanrısı” olarak geçer. Tahutı, Tehutı ve Thot adlarıyla da tanındı. Balık başlı bir insan şeklinde betimlendi. Hatta çoğunlukla Karaleylekbaşlı ya da köpek başlı, maymun başlı bir insan olarak da betimlendi. Piramit duvarlarındaki hiyerogliflerle yazılan metinlerde “Tanrısal konuşma bilgisi” ne sahip olduğu yazılır. Aynı metinlerde sanat ve bilimin kurucusu şeklinde “Tanrıların yazıcısı” olarak anlatılır. Kökeninin Mu kıtasına ait olduğu tartışılan bir rahip olarak düşünülür. Osiris öğretilerini Mısır’a getiren bir rahiptir. Thot’un adı Yunan kültüründe “Hermes”, Tevrat’ta “Enok Peygamber”, İslam kültüründe ise “İdris Peygamber” olarak yer alır. Bunlar Atlantisli olduğu söylenen ve Mısır’da yaşayan Thot’la aynı kişilerdir. Bir dönem Ay Tanrısı olarak da tapınıldı.
Naa-kal’l : Bilindiği gibi araştırmacılar batık bir kıta olduğunu ileri sürdükleri Atlantis üzerine yüzlerce kitap yazdılar. Bilim adamları bu konuda konferanslar ve çeşitli yayın organlarına makaleler verdiler. Hatta bazı ülkelerde Üniversite öğrencilerine doktora konusu olan Atlantis kıtasının “Mu” adlı bir başka kıtanın kolonisi olduğu şeklinde bilgiler verdiler. Mu kıtasının akıbetinin de Atlantis kıtasının akıbetine benzerliği iki kıtanın birbirine yakın olabileceği fikrini doğurdu. Özellikle Churchward’ın Mu kıtasıyla ilgili yazmış olduğu “The Lost Continent The Sacred Symbols of Mu ve The Children Of ” kitaplarındaki ana tema kıtada ezoterik bir dinin olduğu ve bu dini belirtecek önemli tabletlerin ele geçtiğini ileri sürer. Tabletlerde bilimsel ve dinsel konuların olduğu da açıklamalar arasında yer alıyor. Demek ki Mu dinsel öğretileri tabletlere geçmesi nedeniyle araştırmacılar bu belgelere “Naa-kal’l “ adını vermeyi uygun görürler. Bu öğretilerin Orta Asya’daki ”Burma” tarikatı, Hindistan ve çok daha sonraları Mısır’a yayıldığı belirtilmektedir. Mısır’ın dinsel tarihine bakıldığında Mu kıtasından bilgili bir kişi olan Thot tarafından Nil Deltası’na yayılmış olabileceği belirtilmektedir. Thot Mu kıtasına özgü öğretilerin Osiris adındaki bir kişiye ait olduğunu deltada yayarak Osiris’i tanrılaştırma yolunda başarı elde eder. Osiris adının ön plana çıkartıldığı Mu’nun öğretilerinin daha sonra Amon Tapınağı’nda eğitim gören Ramses II’nin üvey oğlu Musa tarafından deşifre edilmiş olacağı görülecek. Naa-kal tabletlerindeki bilgileri dönemindeki tarihsel olaylarla birleştirmeyi başaran Musa, yeni bir dinin reformlarını “Mu ulumü fünununu” adıyla yaymaya başlayacaktı.
Türk Yazar Kemal Şenoğlu’nun “Tahsin Mayapetek Raporları, Türk Tarih Tezi ve Mu Kıtası” adlı eserinde Naa-kal’ın sözcük karşılığı için “…Naa-kal sözünün Arapçadaki Naakal (nakledici) anlamında olan söze pek benzemekte olduğunu istinaden arz ederim…” şeklinde bir ifadeye yer vermiştir. Sadece Amon Tapınağı’nda öğretilen Osiris öğretilerini (Naa-kal tabletleri) Musa’nın değil, aynı yerde eğitim gören İsa’nın da kişisel düşünceleriyle dinsel alanda yeni bir coğrafya yaratıp, reformla yapmış olabileceği görülüyor.
Bölgeye yayılan bu öğretilerden Mezopotamya bölgesindeki insanlar da etkilenmekte ve sonunda İslam dinine yansıyan bazı paragraflar da dikkat çekici olarak ortaya çıkmaktadır. Musa’nın ortaya koyduğu yeni reformlar insanlar üzerinde deprem etkisi yaratırken daha sonraları ülkesinden ayrılıp, Mısır’a giden İsa’nın Amon Tapınağı’nda yaklaşık iki yıl Osiris öğretileriyle eğitildiği sonra da Hindistan’a giderek Benares ve Lahor kentlerinde “Gautma Buddha” bilgilerini de öğrenerek orada bulunduğu 12 yıl içinde Mu kıtasının özel Naa-kal tabletlerindeki Osiris öğretilerini son derece iyi öğrenerek “Üstad” derecesine yükseltildiği anlatılır.
Muhammed’in de tıpkı Musa ve İsa gibi Mu’nun dil ve dinini öğrendiği aşağıdaki mühim bir ipucundan istinaden anlaşılacaktır. Churchward’ın The Sacred Symbols of Mu eserinin 139. sayfasında Mu diline ait en eski sözlerden bir olarak “Ta-ha” kelimesinin zikri geçmektedir.
Eski Mısır uygarlığı, inanılmaz ama ezoterik bir uygarlık olarak bilimsel tarih açısından hala güncelliğini korumaktadır. Yapılan inceleme ve araştırmalarda; Eski Mısır’ın tarihsel çizgisinde yer alan Firavunlar, Tanrılar, gizemli piramitler ve inanılmaz imgelerle hazırlanan söylencelerle birlikte, ölümden sonraki yaşamda “ruh” için yapılan dinsel ayinler ve törenler de bütün sırlarıyla karşımızda durmaktadır.
Kültü; piramitlerde, tapınak duvarlarında gösterilen Osiris dini, bölgeden komşu kent devletlerine kadar yayılmıştır. Bu nedenle Firavunlar da dahil öldükten sonra yenide dirilmenin olacağını düşünerek yaşayan ve ölümden sonra ikinci yaşamın yeraltı dünyasında başlayacağına inanan Mısırlılar, mezar odalarını son derece görkemli yaparlar ve çeşitli süs eşyalarıyla donatırlardı. İlginçtir ki öldükten sonra çıkacaklarına inandıkları tanrısal yolculukta ihtiyaç duyacakları çeşitli aletler dışında yiyecek ve giyeceklerini mezar odalarına alırlar, öldükten sonraki yeni yaşamlarında onlara hizmet edecek hizmetçilerinin de kendileriyle birlikte gömülmesini sağlarlardı.
Ali Narçın, bu verilerin paralelinde, oldukça uzun bir süre emek vererek, Mısır uygarlığıyla ilgili, bugüne kadar ortaya çıkan ya da geniş literatür içinde değersiz gibi düşünülerek kaybolmaya yüztutan tüm verileri esas alarak Mısır’ı araştırdı ve bulduğu doneleri bu çalışmayla noktaladı.
A’dan Z’ye Mısır, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgiyle okuyunuz…
Bir Cevap Yazın