Bütün bu güçler ortada, dördüncü aşamada buluşurlar. Birleşmelerinden yeni ÇOCUK doğar ve bu çocuk … Tanrı ve insan…Yaratan ve yaratılan . Işık ve özdektir…

Gitta Mallasz

Merhaba

Gitta Mallasz ve arkadaşları, II. Dünya Savaşı’nın ortasında, özellikle Nazi zulmünden kaçan Yahudi kadınları ve çocuklarını sakladıkları bir dönemde, büyük bir manevi ve psikolojik baskı altındaydılar. Bu koşullar, bir anlamda bireylerin ve toplumların derin duygusal, manevi ve varoluşsal sorgulamalar yapmalarına yol açtı. Bu zorlu dönemde, insanlık tarihinin en karanlık zamanlarından birine tanıklık etmek, onları ruhsal arayışlara itmişti.

Savaşın yarattığı karanlık ortam, insanların içsel dünyalarıyla daha derin bir bağlantı kurmalarına ve daha yüksek bir bilinç seviyesine yönelmelerine olanak sağladı. Bu tür dönemde bireylerin içsel ışıklarına ve yüksek frekanslarına yönelmeleri, yaşadıkları acılardan bir tür çıkış yolu bulmalarına yardımcı oldu.

Yıl 1943.. Avrupa alevler içinde. Macaristan, Nazi işgali altında. Budapeşte yakınlarındaki küçük bir köyde, Budaliget’te dört sıradan insan.. Üçü Musevi… Bunlardan biri, Hıristiyan olan Gitta, şöyle anlatıyor o günleri: Kendimizi çıkmaz bir sokakta gibi hissediyorduk. Acımasızlık ve yalanla dolu bir dünyada, her yeri sarmış bir kötülüğün karşısında duruyorduk. Yaşamlarının anlamını aramamaktadırlar. Sonra bir ses gelir, içlerinden birinin, Hanna’nın aracılığıyla konuşmaya başlar onlarla. Sorularını yanıtlar, kurulacak olan yeni bir düzenin müjdelerini verir. Tıpkı bir vahiy gibi. İnsanlığın ortak Tanrı’sının sözlerini iletir onlara. Hanna, Joseph, Lili ve Gitta’nın meleklerle diyaloğu tam 17 ay sürer. Savaştan sağ kurtulmayı başaran Gitta, 32 yıl sonra, 1976’da meleklerle yaptıkları bu diyaloglar sırasında tututtuğu notları yayınlar.

Mallasz ve arkadaşlarının, Meleklerle Diyalog kitabını oluşturacak şekilde meleklerle gerçekleştirdikleri manevi iletişim, onların frekanslarını yüksek bir düzeye taşıdı. Bu diyaloglar, sıradan bir insanın ötesinde bir deneyimi işaret eder; ruhsal öğreticilerin ve meleklerin rehberliğinde, insanın varoluşu ve evrensel yasalar hakkında yüksek düzeyde bilgi edinildi.

Meleklerle kurulan bu iletişim, onların içsel dünyalarının ve düşüncelerinin daha derin ve geniş bir düzeye taşınmasını sağladı. Bu bağlamda, yüksek frekanslı bir bilgiye ulaşmak, sadece bireysel değil, kolektif bir bilinçlenmeye de vesile oldu. İnsanın evrensel yasalarla bağlantı kurması, bireylerin hayatını dönüştüren bir enerji kaynağı haline geldi.

Savaşın yarattığı bireysel ve toplumsal kriz, insanların özünü keşfetmeleri için fırsatlar sundu. Gitta Mallasz ve arkadaşları, savaşın dehşetini ve toplumun çöküşünü gözlerken, kendilerini yalnızca fiziksel değil, manevi anlamda da bir dirilişe açık hale getirdiler. Bu, bireysel farkındalık seviyelerini yükselten ve onları ruhsal anlamda güçlendiren bir koşul oluşturdu. Aynı zamanda, kitapta ifade edilen insanlık ve yaratan arasındaki bağ teması, toplumsal çöküşün ortasında ruhsal bir yeniden doğuşun mümkün olduğunu vurgulamaktadır.

Mallasz, genç yaşlardan itibaren sanatla iç içe bir yaşam sürmüştür ve bu, onun yaratıcı enerjisinin açığa çıkmasını sağlamıştır. Aynı zamanda bir grafik tasarımcı ve ressam olarak, estetik ve sembolizmle olan güçlü bağlantıları, onun yüksek frekanslı düşünme biçimini de şekillendirmiştir. Sanatın, ruhsal deneyimlerle birleşmesi, onun meleklerle kurduğu diyaloğun daha derin ve yüksek bir düzeye ulaşmasına yardımcı oldu.

Mallasz ve arkadaşlarının birlikte gerçekleştirdiği bu diyaloglar, sadece bireysel bir deneyim değil, kolektif bir deneyimdir. Grup üyelerinin, aynı yüksek frekanslı bilgilere açılmaları, birbirlerinden aldıkları enerjiyle, tüm sürecin frekans seviyesini yükseltmiştir. Bir grup olarak birleşilen bu manevi çalışmalar, toplu bir bilinç yükselişi yaratmış ve çok daha derin anlamlı bir deneyim ortaya çıkmıştır.

Meleklerin insanlara sunduğu yüksek sezgi, düşünce ve duygusal rehberlik, kitaptaki öğretinin temelini oluşturur. Bu rehberlik, yalnızca bireysel yaşamların değil, tüm insanlık için bir ışık yolu sunar. Kitabın yayımlanmasının ardından, meleklerin öğretileri dünya çapında çok sayıda kişiyi etkileyerek, ruhsal ve zihinsel olarak daha yüksek bir farkındalık seviyesine ulaşmalarına yardımcı olmuştur.

Varoluşun Aşamaları:

  1. Mineral (Taş ve Kristal): Bu aşama, varoluşun temel yapı taşlarını temsil eder. Taşlar ve kristaller, evrensel yasalar ve sayılara dayanarak doğar. Kristallerin ve taşların enerjileri, frekans düzeyinde insan yaşamına etki edebilir ve onları dengeleyebilir. Onlar, daha temel bir bilinç ve maddesel varlık seviyesinde bulunurlar.
  2. Bitki: Bitkiler, büyüme ve gelişim gibi temel doğa yasalarına dayanarak evrimleşir. Bitkilerin ruhu, sevgi ve büyüme yeteneğiyle ilişkilidir. Bu da bize yaşamın frekansını ve akışını anlamamız için bir örnek sunar. Bitkiler, sevgi ve şefkat ile dünyaya yayılma yeteneğine sahiptir.
  3. Hayvan: Hayvanlar, yaşamla uyum içinde olan varlıklardır. Ritim, hareket ve uyum, onların enerjik doğalarının temel taşlarıdır. Hayvanlar, insanlara güçlü bir sezgi ve enerji aktarabilir, onlarla kurduğumuz bağlar, doğal bir uyumun ve empati düzeyinin artmasına olanak sağlar.
  4. İnsan: İnsan, bu üç aşamanın bir birleşimi olarak var olur. Ancak gerçek İnsan olmak, bilinçli bir varlık olarak varoluşu anlamakla mümkündür. İnsan, yaratan ve yaratılan arasındaki bağlantıyı kurma sorumluluğuna sahiptir. İnsan, dördüncü aşamayı yaşarken, yukarıdaki evrensel yasaları ve enerjileri bilinçli olarak algılamalı ve yaratanla yaratılan arasındaki boşluğu anlamalıdır. Bu süreçte insan, yaratıcı gücü kendi içinde bulmalı ve bunu dünyaya yansıtmalıdır.
  5. Melekler: Beşinci aşama, meleklerin yeridir. Huzur ve sessizlik, bu aşamanın belirgin özelliklerindendir. Melekler, insanın yüksek frekans seviyelerine ulaşabilmesi için rehberlik ederler. Onlar, ruhsal yönümüzü ve Tanrı’yla bağlantımızı güçlendirir.
  6. Seraflar: Seraflar, yakıcı güç ve sevinç ile tanımlanır. Onlar, yüce bir ışık ve bilgelik kaynağı olarak var olurlar. Onların etkisi, insanın içsel aydınlanmasına ve daha yüksek sezgi düzeylerine ulaşmasına yardımcı olabilir.
  7. En Yüksek Derece: Yedinci aşama, tüm yaşamın en yüksek gizemidir. Bu, tüm evrenin birlikte var olduğu, her şeyin birleştiği bir noktadır. İnsan, Tanrı ve evren arasındaki bütünsel bağlantı burada tamamlanır.

    Anahtar ve Çocuk:

    Meleklerin öğretisini anlamak üzere gerekli şu anahtar, yukarıyla aşağının, Tanrısal olanla insanın, semavi ve dünyevi güçlerin, ruhla özdeğin arasındaki, karşılıklı evrensel çekimdir. Bütün bu güçler ortada, dördüncü aşamada buluşurlar. Birleşmelerinden yeni ÇOCUK doğar ve bu çocuk … Tanrı ve insan…Yaratan ve yaratılan . Işık ve özdektir.

    Fakat bu evrensel evrim sonucuna ulaşmak üzere atılacak ilk adım, kendi bireysel görevinin bilincinde olmak ve onu yaşamaktır. bu dördüncü aşamaya açılan biricik kapıdır ve bizler de sadece o kapının anahtarına sahip konumdayız.

    “Kendi öğretmenin sana neden sürekli olarak; Kendi yoluna git! Bağımsız ol! Benim suretimde biçimlendirildin. Gözlerin ışıldasın dediğini hiç düşündün mü? Bunlar sana sonunda kendi bireyselliğinin farkına varasın ve Altıncı aşamayı -ışıyan gücü- günlük yaşamında uygulayasın diye söylendi. Ancak bu yolla, yeni İNSAN haline gelebilirsin. Ancak bu şekilde, yaratan dünyayla yaratılan dünyanın birleştirilmesinde etkin rol oynayabilirsin. Ama bilesin , hangi çizim olursa olsun , varoluşu ancak sınırlı bir biçimde temsil edebilir. Bir çizim , sevgiyi, ruhla özdek arasındaki güçlü çekim asla yeterince tarif edilemez. Ve bir çizim , Yedi ruhun insan içindeki birliğini asla açıklayamaz.

    Kitabın temaları, frekanslar, manevi evrim ve insanın yüksek bilinçle birleşmesi üzerine derin bir anlayış geliştiriyor. Meleklerle Diyalog, insanın sadece dışsal dünyasında değil, içsel dünyasında da dönüşüm geçirerek daha yüksek bir seviyeye ulaşmasını teşvik eder. Bu yolculuk, sevgi, bilinçli farkındalık ve özdeki ışığı yaşamda uygulamakla mümkündür.

    Kitap, meleklerle iletişim kurmanın yollarını, onlardan alınan mesajları ve insanların yaşamlarına nasıl rehberlik ettiklerini keşfetmeye olanak tanır. Birçok okur, bu tür kitapları ruhsal gelişimlerine katkıda bulunmak, içsel huzur bulmak ve daha derin bir anlayışa ulaşmak için okur.

    Kitapta yer alan melek figürleri, insanlar için bir farkındalık ve içsel rehberlik kaynağı olarak tasvir edilir. Meleklerle diyalog kurmak, bireylerin ruhsal arayışları ve evrensel bağlantıları üzerinde önemli bir etkiye sahip olabilir. Bu kitaplar genellikle, kişisel dönüşüm, içsel huzur ve bilinçli farkındalık gibi konuları derinlemesine işler.

    Meleklerle Diyalog, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. Gitta MALLASZ kaleminden. Bu diyalogları okuduktan sonra, kendinize, dünyaya ve yaşama başka gözlerle bakacaksınız..

    Meleklerle Diyalog günümüz için hala son derece önemli bir eser çünkü kitabın sunduğu derin manevi öğretiler, insanın içsel yolculuğunu anlaması ve kendi frekans seviyesini yükseltmesi için çok değerli bir rehber olabilir. Kitap, sadece tarihsel bir bakış açısı sunmakla kalmaz, aynı zamanda evrensel yaşam yasaları, günlük yaşamdaki bilinçli farkındalık, spiritüel evrim gibi konulara ışık tutar. Özellikle günümüzdeki karmaşık, hızla değişen ve çoğu zaman kaotik dünyada, kitabın sunduğu öğretiler bize, daha derin bir düşünsel ve ruhsal denge kurmanın yollarını gösterebilir. İşte birkaç açıdan günümüz için önemi:

    Kendi İçsel Yolculuğumuzu Keşfetmek: Günümüz dünyasında dışsal etkenler – teknoloji, medya, sosyal baskılar – genellikle insanları içsel yolculuklarını unutturmaya çalışır. Meleklerle Diyalog, bireysel sorumluluk ve içsel farkındalık üzerinde durarak, her bireyin kendi ruhsal yolculuğuna odaklanmasını teşvik eder. Kitap, insanın gerçek özüyle bağlantıya geçmesi, kendi içindeki ışığı bulması ve bunu dış dünyada uygulamayı öğrenmesi gerektiğini vurgular. Bu, günümüzün bireysel ve toplumsal krizleriyle başa çıkmak için önemli bir temel olabilir.

    Yüksek Bilinç ve Evrenle Bağlantı: Günümüzün en büyük sorunlarından biri, insanların frekans seviyelerinin düşük olması ve dünyada sürekli bir kaos, stres ve ayrışma yaşanmasıdır. Meleklerle Diyalog, insanın daha yüksek bir bilinç seviyesine ulaşmasını öğütler ve bunu sağlamak için evrensel enerjiler ve çekim yasaları üzerinde durur. Kitap, insanın evrende sadece bir parçacık olmadığını, aslında büyük bir bağlantının parçası olduğunu anlatır. Frekans yükseltme, evrensel enerjilere bağlanma ve yaratanla birleşme üzerine yapılan vurgular, insanların hem bireysel hem de toplumsal olarak daha huzurlu ve uyumlu bir yaşam sürmelerine yardımcı olabilir.

    Günümüzün Karmaşasında Huzuru Bulmak: Kitap, huzur ve sessizlik gibi temalarla sıkça vurgulanan bir evrensel anlayışa sahiptir. Günümüzün yükselen stres ve kaos ortamında, içsel huzuru bulmak giderek daha zorlaşıyor. Meleklerle Diyalog, insanlara içsel huzur ve dengeyi nasıl kuracaklarını anlatan bir rehber sunar. İnsan, huzur ve sükunet içinde bulunduğunda, dış dünyadaki olaylara karşı daha sağlıklı bir tutum geliştirebilir.

    Yüksek Farkındalıkla Toplumsal Değişim: Kitapta bahsedilen dördüncü aşama (insan), yaratıcı ve yaratılan dünyalar arasındaki bilinçli bağlantıyı oluşturmayı amaçlar. İnsanların daha yüksek bir farkındalıkla, toplumda barış ve eşitlik yaratabilecekleri bir vizyon sunar. Bugünün dünyasında, kutuplaşma ve ayrışma giderek arttıkça, empati, anlayış ve birlikte var olma temalarının önem kazanması büyük bir ihtiyaçtır. Kitap, insanın bu yüksek farkındalığa ulaşarak daha barışçıl bir toplum inşa edebileceğine dair güçlü bir mesaj verir.

    Meleklerin ve Serafların İyileştirici Gücü: Beşinci ve altıncı aşamalarda bahsedilen melekler ve seraflar, iyileştirme, koruma ve güçlü manevi rehberlik sağlayan varlıklardır. Kitap, bu varlıklarla bağ kurmanın, insanın içsel yolculuğunda nasıl yardımcı olabileceğini ve onun frekansını yükseltebileceğini anlatır. Özellikle ruhsal olarak zor zamanlar geçiren insanlar için, bu tür manevi öğretiler bir şifa kaynağı olabilir.

    Kişisel Dönüşüm ve Kolektif Evrim: Kitap, bir insanın kendi kişisel evrimini gerçekleştirmesinin, toplumsal evrim için de kritik önemde olduğunu vurgular. Eğer bireyler kendi iç yolculuklarında derinleşir, daha bilinçli ve uyumlu hale gelirlerse, bu kolektif bir dönüşüm yaratabilir. Meleklerle Diyalog, kişisel dönüşümün toplumsal değişimle nasıl birleştirilebileceği konusunda bir model sunar. Günümüzün hızlı değişen dünyasında, bu tür manevi dönüşüm, bir anlamda dünyanın geleceği için bir umut ışığı olabilir.

    Frekans ve Evrensel Çekim Yasaları: Kitapta frekanslar ve çekim yasaları sürekli bir şekilde dile getirilir. Bu öğretiler, bireylerin yaşamlarındaki enerji akışını kontrol etmelerine ve daha sağlıklı bir yaşam yaratmalarına yardımcı olabilir. Günümüzde bu tür bilgiler, insanların düşünsel ve manevi sağlığı açısından son derece önemlidir. Pozitif frekansları yaymak, olumsuzluklardan arınmak ve içsel gücümüzle evrenle uyumlu yaşamak, toplumsal düzeyde de büyük bir değişim yaratabilir.

    Meleklerle Diyalog, bir manevi rehber olarak, bugünün karmaşık ve hızla değişen dünyasında hala çok değerli bir kaynaktır. Kitabın öğretileri, bireysel farkındalık, içsel huzur, frekans yükseltme, toplumsal değişim ve manevi dönüşüm gibi alanlarda bizlere rehberlik edebilir. Her bir insan, kendi iç yolculuğuna çıkarak daha yüksek bilinç seviyelerine ulaşabilir ve bu değişim kolektif bir evrime dönüşebilir. Meleklerle Diyalog, sadece geçmişin değil, bugünün ve yarının da güçlü bir öğretisi olarak insanlara ilham vermeye devam etmektedir.

    Gitta Mallasz (1907–1992), Macar grafik tasarımcı, ressam ve yazar olup, özellikle II. Dünya Savaşı sırasında meleklerle gerçekleştirdiği 17 aylık manevi diyaloglarıyla tanınır. Bu diyaloglar, 1943–1944 yılları arasında Budapeşte yakınlarındaki Budaliget’te Hanna Dallos’un aracılığıyla gerçekleşmiştir ve 1976 yılında yayımlanan Meleklerle Diyalog adlı kitapta toplanmıştır. Kitap, dünya çapında 21 dile çevrilmiş ve manevi literatürün önemli eserlerinden biri olmuştur.

    Gitta Mallasz, 21 Haziran 1907 tarihinde Ljubljana’da doğmuş, Macar bir asker babanın ve Avusturyalı bir annenin çocuğudur. Genç yaşlarda yüzme sporunda başarılı olmuş ve 1931 Avrupa Yüzme Şampiyonası’nda 4×100 metre serbest stil bayrak yarışında bronz madalya kazanmıştır. Sanat eğitimi aldıktan sonra, grafik tasarım ve resim alanlarında kariyer yapmıştır. 1930’larda, Yahudi arkadaşları Hanna Dallos ve Joseph Kreutzer ile birlikte bir atölye kurmuş ve Nazi rejiminin yükselmesiyle birlikte, atölyenin ticari yönetimini üstlenmiştir.

    I. Dünya Savaşı sırasında, Gitta ve arkadaşları, Nazi zulmünden kaçan yüzlerce Yahudi kadını ve çocuğunu saklamak amacıyla gizli bir atölye işletmişlerdir. Bu dönemde, 25 Haziran 1943’te başlayan ve 17 ay süren manevi diyaloglar, Hanna Dallos’un aracılığıyla gerçekleşmiştir. Gitta, bu diyalogları not almış ve 1976 yılında yayımlanan Meleklerle Diyalog adlı kitapta bir araya getirmiştir. Kitap, insanın varoluş aşamalarından melekler ve seraflara kadar uzanan manevi bir yolculuğu anlatmaktadır.

    Gitta Mallasz, 2011 yılında, 1944’te Budapeşte’de yüzlerce Yahudi kadını ve çocuğunu sakladığı için İsrail tarafından “Dünya Adalet Ödülü”ne layık görülmüştür. 1983’te C.G. Jung Enstitüsü’nün daveti üzerine verdiği konferanslar, onun manevi öğretilerini daha geniş kitlelere ulaştırmasına vesile olmuştur. 1988’de geçirdiği ciddi bir kaza sonrası Fransa’nın Ampuis kasabasına yerleşmiş ve burada son yıllarını manevi yazılar yazarak geçirmiştir. 25 Mayıs 1992’de Ampuis’te hayatını kaybetmiş ve külleri Rhône Nehri’ne serpilmiştir.

    Gitta Mallasz, manevi öğretileri ve insanlık için yaptığı fedakârlıklarla, günümüzde de ilham verici bir figür olarak anılmaktadır.

    Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

    Sevgiye okuyunuz…

    Yorum bırakın

    İnsan, her şeyi sahiplenme arzusundayken, varoluşun gerçek amacını çoğu zaman unutuyor. Şuurun altın damarına ulaşmanın farkında değil. Fiziksel dünyanın keşfi ilerledi ama insanın “kendini bilme yolculuğu” geri kaldı. Devasa binalar, yollar ve şehirler yükselirken; insanın iç dünyası hâlâ bilinmezliklerle dolu. Bilim, insanın özünü ve aklın ötesindekini henüz çözemedi.

    Kendi değerimizi bilmemek, çağımızın en büyük açmazlarından biridir. Bu çağ, ilahi değerin açığa çıktığı dönem olmalı.

    Kendini Bilmek İçin Kitap sitesinden daha fazla şey keşfedin

    Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

    Okumaya Devam Edin