Yüksek Bilinç “Monat” Charles Leadbeater

Ünlü teozofist Sinnet’in Occult World kitabıyla birlikte Teozofi dünyasını keşfeden Charles Leadbeater, hayatı boyunca çalışıp, üzerinde kalem oynatacağı karma, reenkarnasyon, ezoterizm, Himalaya Üstatları, psişik yeteneklerin geliştirilmesi, düşünce formları, rüyalar ya da vejetaryenlik gibi konularla da tanışmış olur. 

“Gerçekten bilenler, ruhun kurtuluşunu mesele etmezler. Hakiki insanın kurtuluşa ihtiyacı yoktur. Onun tek dileği daha aşağı düzlemlerde bulunan varlığının onu anlaması ve ona uygun bir suret olmasıdır. Çünkü o kendi başına zaten tanrısaldır ve tüm ihtiyacı, olası tüm dünyalarda ve düzeylerde kendini gerçekleştirebilmesidir; öyle ki Tanrısal Kudret tam bir potansiyelle hepsinde ve olası tüm düzeylerde tezahür edebilsin ve böylece Tanrı her şeyde olsun. “

— Charles Leadbeater

Merhaba

Ünlü teozofist Sinnet’in Occult Worl kitabıyla birlikte Teozofi dünyasını keşfeden Charles Leadbeater, hayatı boyunca çalışıp, üzerinde kalem oynatacağı karma, reenkarnasyon, ezoterizm, Himalaya Üstatları, yeteneklerin geliştirilmesi düşünce formları, rüyalar ya da vejetaryanlık gibi konularda da tanışmış oldu. 1883 yılında Teozofi Derneği’ne girdikten sonra topluluğun yöneticisi Annie Besant ile birlikte uzun bir süre okült kimya alanında ve düşünce formları üzerinde çalışmalar yürütür. Çalışmalarda Leadbeater’in medyumluk yeteneği öne çıkmaktadır. Uzun hayatının ardında onlarca önemli eser bırakan Leadbeater, Krishnamurti’yi de keşfeden kişidir.

Teozofi renkli bir dünyadır. Teozoflar da masal kahramanı gibidirler…

Monat

Monat kendi ilk veçhesinde veya ilk özelliğinde bu ruhsal düzeyin altına inemez (veya en azından inmez) fakat ikinci veçhesinde bir alt dünyanın maddesine iner ve o zaman maddeyle giyinen bu özelliğe insandaki tanrısal bilgelik veya sezgi adını veririz.

Monat, kendi üçüncü veçhesinde bu sezgisel düzleme inerken onun maddesiyle giyinir ve literatürümüzde şu ana dek isimlendirilmemiş bir forma bürünür. Sonra bu yeni formuyla bir kademe daha İleriye veya aşağıya iner ve üst mental dünyanın maddesini giyinir ve o zaman ona insandaki zeka adını veririz.

Üç düzeydeki bu üçlü tezahür açıldığında ve böylece Ruh, sezgi ve zeka olarak tecelli ettiğinde ona ego deriz. Bu ego, daha üst mental düzeye ait maddeden kendine bir vasıta edindiğinde vesile bedenini yaratırVesile bedeni içinde faaliyet eden egoya sıkça yüksek benlik, bazen de ruh adı verilir.

Okültizmle ilgilenen parçamın, kitap aracılığıyla kendini geliştirdiği notları okuduğunuzda faydalı olacak birçok bilgi içeriyor.

Kendi “varlıklarımızı” bu yücelmiş daha yüksek varoluşla birleştirebilecek düzeye yükseltmemiz konusunda zihin yoruyorduk ve varlıklarımızın aslında gerçek öz olduğunu anlayamıyorduk. Daha yükseğin daha aşağıyla birleşmesinin ise, yukarı benliğin, aşağı benlikte ve onun vesilesiyle çalışabilecek derecede aşağı benliğin açımlanması anlamına geldiğini bilmiyorduk.

Burada kendi kelimelerimi devralarak aktarmak istediğim, birkaç cümle olacak. Yaşadıklarınızın gözlemcisi olarak karşılaştığınız durumların sağlamasını yapmak İçin üst bilince ihtiyaç duyuyorsunuz. Şanslıyım ki araştırma yaptığım süreçte, “Spiritüel Teknolojiyi ” kullanan ve üzerinde çalışan önemli isimlerle buluşmak ayrı bir keyif oldu.

Kendi yeteneklerimiz İçin çok az şey biliyorsak da Tanrı’nın yeteneklerini tahmin edebilmemiz tamamen imkansız. Bilincimiz, geçmişten geleceğe hareket eden bir noktadır. “Şimdi” kelimesiyle ise ikisi arasındaki kısa ana işaret ediyoruz. Fakat bu “şimdi” sanrıdır, geçicidir ve üzerinde hiçbir şeyin duramadığı bir bıçak ucuna benzerdir. Hatta şu anı düşündüğümüzde bile o çoktan geçmişe gitmiştir ve başka bir an şimdimiz haline gelmiştir.

Zaman, Ebediyetteki seyahatimiz boyunca bilinç hallerimizin sıralanmasıyla yaratılan bir sanrıdır ve aslında yoktur. Zaman, Sanrı yaratan bir bilincin hiç olmadığı yerde ‘uykuda dinlenmektedir’. ‘Şimdi’dediğimiz şey, Ebedi süreklilikteki ‘gelecek’ dediğimiz şeyi ‘geçmiş’ dediğimiz şeyden ayıran bir çizgidir. Dünyadaki hiçbir şeyin gerçek bir sürekliliği yoktur, çünkü hiçbir şey değişmez değildir veya yalnızca bir anlığına değişmeden kalabilmektedir.

Sizce şair nasıl bir insandır?

O, izlenimleri akmaya açık olan biridir. Tesirlerin özleri iyi ise, nereden geldikleri çok da mühim değildir. Belki de ölen başka şairlerden geldiler, belki meleklerden veya kendi üst Ben’inden indiler. Şayet güzel ve doğru fikirlerse mesele yok. Bilgiler kullanılmak İçin yollandılar. Fakat iyi ve doğru olup olmadıklarını irdelemek, onları alan kişinin sorumluluğunda bulunmaktadır.

Düşünce merkezlerinin vesilesiyle felsefi kavramların kuvvetini yaratan canlı bilinç varlıklarına ulaşabilir. Böylece çağdaş düşünür aynı anda güçlü ve gayretliyse, kararlı ve sabırlıysa, geçmişin büyük düşünürlerinin hemen yakınında olup, dünyamızın en güçlü zihinlerinin görüşlerini öğrenebilir.

Kendimize ait olduğunu sandığımız şeyler üzerinde sınırlı bir mülkiyet hakkına sahip olduğumuz tartışılmaz bir gerçek. Goethe der ki;

Bir dahi için ödünç almak hasis olsaydı ne kalırdı benden geriye? Yazdığım her hikayeyi binlerce farkını kişi verdi, binlerce şeyi. Bilgeler de aptallar da hiç şüphelenmeden kendi düşüncelerini, yetenek ve deneyimlerini sundular. İşimde tüm evrenden binlerce varlığın katkısı var ve onun adı Goethe’dir.

Ve bu büyük Alman yazar, kendi olağanüstü dehasının kökenini itiraf ettiyse, diğer daha zayıf yazarlar İçin ne demelidir?

Yüksek Bilinç, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yazarlar okumaya davet ediyor.

Sevgi’yle okuyunuz…

Ben’i Sorgula
Kategoriler
%d blogcu bunu beğendi: