Fikirler önemlidir. Fikirler inançları yaratır, inançlar davranışları yaratır, davranışlar deneyimleri yaratır, deneyimler ise gerçekliği yaratır. Ve en olağanüstü fikirlerimiz, inançlarımız haline gelirse, bu gezegende yaşam, bugün olduğundan çok daha farklı görünecektir.

— Neale Donald Walsch

Merhaba

Dışa açılma günü… Annemin ihtiyaç listesindekiler alındıktan sonra soluğu bastonla marinada aldık. Atıştırmalık bir şeyler ve çay eşliğinde denizin, mavinin verdiği keyifle, Tekamül Yolu, kitabının görselini sabitleyip kapağını aralıyorum.

İçgörü ve manevi algılayışla Walsch, kırılmış, bölünmüş bir toplumun kalbine bakıyor ve bizden, dünyamızı dönüştürme gücüne sahip kritik sorular sormamızı istiyor.

Kendimiz, yaşamımız ve Tanrı hakkında tam olarak anlamadığımız, anlamamızın her şeyi değiştireceği bir şeyler olması mümkün mü?

Eğer cevabınız “evet”se Walsch, sizi her şeyin anlamını oldukça hızlı ama derinden ortaya koymaya çalışmaya davet ediyor. Dünyadaki olaylar neden bugün içinde oldukları durumdalar, en büyük sorunlarımız ortaya çıktığında bizi onları çözmekten alıkoyan neydi ve sorunu neredeyse bir gecede nasıl çözebiliriz?

Bunlara bazı zorlayıcı sorular ekleyerek başlıyoruz.

  • Yabancılaşma nedir? Ne zaman ortaya çıkmaya başladı?
  • Küresel tüketime neden bu denli destek olup, gereğinden fazla tüketiyoruz?
  • Kozmetik sektöründeki harcamalar bir parça durdurulabilse, açlık çeken ülkelere daha çok destek olunabilir mi?
  • Yanlış anlayışları benimsemek insanlığı nereye götürüyor?
  • Düşünen her insan elbette şunu bilmek isteyecektir: İşler nasıl bu hale geldi?
  • Hayatımın imzası ne olacak?
  • Günlerimin ve gecelerimin ana motive edici unsuru ne olacak?
  • Var olma nedenim nedir?
  • Eylemlerim bunu nasıl vurgulayıp ortaya çıkartır?
  • Ama Doğamız nedir? İnsan doğası, türümüzün gerçek doğası nedir?
  • Kim ve ne olduğumuza nasıl karar verebiliriz?
  • İnsan doğası evrimleşiyor mu, yoksa geriliyor mu?
  • Kültürümüz hangi yöne doğru ilerliyor?
  • Sizin gözlemleriniz ne söylüyor?
  • Çok uzun süredir işe yaramayan şeyi tercih etmeye devam ediyor musunuz?
  • Zararlı olan şeyi giderek daha çok seçmeye başlamış olabilir misiniz?

Walsh, uyanmış bir türün on altı farklı davranışından bahsediyor. Gerçek Doğamızı en üst düzeyde deneyimlemenin nasıl olacağını görmek için bir liste sunuyor.

  1. Uyanmış bir tür, Tüm Yaşam Birliğini görür ve onun içinde yaşar. Uyanmamış bir durumda olan insanlar genellikle onu inkâr eder veya görmezden gelirler.
  2.  Uyanmış bir tür daima doğruyu söyler. Uyanmamış bir durumda olan insanlar sıklıkla kendilerine ve başkalarına yalan söylerler.
  3.  Uyanmış bir türün söylediği şey ile yaptığı şey aynıdır. Uyanmamış bir durumda olan insanlar bir şey söyler, ama başka bir şey yapar.
  4.  Ne olduğunu gören ve kabul eden uyanmış bir tür, daima işe yarayanı yapacaktır. Uyanmamış bir durumda olan insanlar genellikle bunun tersini yapar.
  5.  Uyanmış bir tür, medeniyetinde, insanların ‘adalet’ ve ‘ceza’ olarak adlandırdığı kavramlarla ilişkili olan bir prensibi benimsememektedir.
  6. Uyanmış bir tür, medeniyetinde, insanların ‘yetersizlik’ olarak adlandırdığı bir kavramla ilişkili olan bir prensibi benimsememektedir.
  7.  Uyanmış bir tür, medeniyetinde, insanların ‘mülkiyet’ olarak adlandırdığı bir kavramla ilişkili olan bir prensibi benimsememektedir.
  8.  Uyanmış bir tür her şeyi herkesle her zaman paylaşır. Uyanmamış bir durumda olan insanlar genelde bunu yapmak yerine sadece sınırlı olayları paylaşırlar.
  9.  Uyanmış bir tür, teknoloji ve kozmoloji arasında bir denge oluşturur; makineler ve doğa arasında. Uyanmamış bir durumda olan insanlar genelde bunu yapmazlar.
  10.  Uyanmış bir tür, hiçbir koşulda, doğrudan başka bir duyarlı bir varlığın mevcut fiziksel ifadesini sonlandırmaz, o varlık özellikle bunu talep etmediği sürece. Uyanmamış bir durumda olan insanlar insan öldürdüğünde genellikle  karşı taraf bunu talep etmemiş oluyor.
  11. Uyanmış bir tür, hiçbir zaman fizikselleştirildiğinde tür üyelerini destekleyen fiziksel ortama zarar verebilecek hiçbir davranışta hiçbir zaman bulunmaz. Uyanmamış bir durumda olan insanlar genelde bunu yaparlar.
  12. Uyanmış bir tür, asla kendini zehirlemez. Uyanmamış bir durumda olan insanlar genelde bunu yaparlar.
  13. Uyanmış bir tür, asla diğerleriyle yarışmaz. Uyanmamış bir durumda olan insanlar genellikle birbirleriyle’ yarış hâlindedir.
  14. Uyanmış bir tür, hiçbir şeye ihtiyaç duymadığının farkındadır. Uyanmamış bir durumda olan insanlar genellikle ihtiyaç bazlı deneyimler yaratırlar.
  15.  Uyanmış bir tür, herkese karşı koşulsuz sevgi hisseder ve bunu koşulsuz bir şekilde ifade eder. Uyanmamış bir durumda olan insanlar genellikle bunu yapan bir Tanrı hayal edemezler, bırakın kendileri yapmayı.
  16.   Uyanmış bir tür, metafiziğin gücünü benimser. Uyanmamış bir durumda olan insanlar genellikle bunu göz ardı ederler.

Amacınız barış, neşe ve sevgi doku bir hayat yaşamaksa, şiddet işe yaramaz. Bu zaten kanıtlandı. Biz yine bunun tersini yapıyoruz.

İçinin derinliklerinde aslında ‘Kim Olduğunu’ biliyorsun. Hepimiz biliyoruz. Bu onu keşfetme meselesi değil, sahiplenme meselesi. O olma meselesi. Ve bunu yapmak aslında söylemekten çok daha kolay. Hepimiz Tekâmül Yolu’ndan sadece bir karar kadar uzaktayız. Bu karar, yeni bir rota arayan dünyayı derinden değiştirebilir.

Modern çağ artan bir yabancılaşma ile sarsılıyor; dünyamızın “bize karşı onlar” olarak bölündüğünü görüyoruz. Baktığımız her yerde, kendimizi daha önce hiç olmadığı kadar siyasi, ekonomik, sosyal ve manevi çizgiler arasında bölünmüş bir şekilde buluyoruz.

İnsanlık gözlerimizin önünde parçalanırken -birçoğumuzu arkadaşlarımızdan ve hatta sevdiklerimizden; umutlarımızdan ve hayallerimizden, doğal dünyadan ve hayatımıza anlam ve değer kazandıran o kadar çok şeyden ayırırken- insanlar kendi yarattığımız kitlesel sorunlar için etraflarındaki herkesi ve her şeyi suçluyorlar. Birbirimize en çok ihtiyaç duyduğumuz zamanda, yüz yüze bakmak yerine, çevremizdekilere sırtımızı dönüyoruz.

Tanrı ile Sohbet kitabının Çok Satan Yazarı Neale Donald Walsch, insanlığın artan yabancılaşma sorununa radikal bir çözüm sunuyor. Bizi, kendimiz, birbirimiz, yaşamın ne olduğu ve nasıl çalıştığı ve Tanrı hakkındaki en temel varsayımlarımızı sorgulamaya ve insanlık kelimesinin tanımını yeniden oluşturmaya davet ediyor. Tekâmül Yolu, her insanı Cesur Karar’ı vermeye, kim olduğumuza ve ne olmayı seçeceğimize; gezegeni değiştirecek yeni bir yoldan bakmaya çağırıyor.

Buraya büyümek için geldim. Buraya gelişmek için geldim. Buraya, doğumumla başlayıp, ölümümle biten bu ‘ömür’ süresinin ötesinde, ebedi bir yolculuk için geldim.

Hayatımdaki her seçim anını anlamsız olmaktan kabul edilebilir olmaya dönüştürmek için, ruhumun gündeminin, Şimdi dediğimiz her Altın Anda, Kim Olduğum’a dair sahip olduğum en muhteşem vizyonun en üstün versiyonuyla, kendimi yeniden yaratmak olduğu konusunda net olmam gerekiyordu.

Diğer bir değişle, yaradılış. Sürekli yaradılış. Benliğin sürekli yaradılışı. (Bunun aslında gerçek anlamıyla kendini yaratmak olmadığını, en doğru formatta Kendini Anlamak olduğunu fark ediyoruz. Aslında kim olduğumuzu yaratmıyoruz, bir sonraki adımda kim olduğumuzu öğrenip, deneyimliyoruz.)

Günlük karşılaşmalarımı ve seçimlerimi yeni bir çerçevede bağlamlaştırıyorum, her ikisi de ebedi olan manevi kimliğimin ve manevi amacımın oluşturduğu çerçeve.

Tekamül Yolu, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. Neale Donald Walsch’ın Tekâmül Yolu kitabı, kişisel dönüşüm ve evrensel huzur anlayışı üzerine derinlemesine bir bakış sunmaktadır. Kitap, okuyuculara hem bireysel hem de toplumsal düzeyde değişim ve dönüşüm sürecinde nasıl daha yüksek bir bilinç seviyesine ulaşılabileceğini göstermektedir. Bu, sadece bireysel huzurun sağlanmasına yönelik bir yolculuk değil, aynı zamanda tüm insanlığın daha derin bir anlayış ve barışa ulaşması için bir çağrı niteliğindedir.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Yorum bırakın

İnsan, her şeyi sahiplenme arzusundayken, varoluşun gerçek amacını çoğu zaman unutuyor. Şuurun altın damarına ulaşmanın farkında değil. Fiziksel dünyanın keşfi ilerledi ama insanın “kendini bilme yolculuğu” geri kaldı. Devasa binalar, yollar ve şehirler yükselirken; insanın iç dünyası hâlâ bilinmezliklerle dolu. Bilim, insanın özünü ve aklın ötesindekini henüz çözemedi.

Kendi değerimizi bilmemek, çağımızın en büyük açmazlarından biridir. Bu çağ, ilahi değerin açığa çıktığı dönem olmalı.

Kendini Bilmek İçin Kitap sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin