Bunu ne kadar zamandır ertelediğini, tanrıların sana kaç kere şans verdiğini ve onları kullanmadığını hatırla. Bir noktada hangi evrene ait olduğunun, hangi gücün onu yönettiğinin ve bu gücün hangi kaynaktan doğduğunun, sana ayrılan zamanın kısıtlı olduğunun ve bunu kendini özgürleştirmek için kullanmazsan bu zamanın asla dönmemek üzere elinden gideceğinin farkına varmak zorundasın…
— Marcus Aurelius
Merhaba
Bu alıntıda Marcus Aurelius, kendini sorgulamakta ve insanı harekete geçmeye çağırmaktadır. Öne çıkan temalar şunlardır:
Ertelemenin zararı: “Bunu ne kadar zamandır ertelediğini…” diyerek, yaşamda erdemli bir hayat sürmeye geç başlamanın bir tür kayıp olduğuna dikkat çeker. Stoacılara göre doğru olanı yapmak için “doğru zaman” yoktur—zaman, şimdidir.
Şans ve tanrılar: Buradaki tanrılar, doğa yasalarının ya da evrensel düzenin simgesi olabilir. Bu düzenin sana sunduğu fırsatları görmeyip ertelemenin insan doğasına karşı bir ihanet olduğunu ima eder.
Kozmosla uyum: Hangi evrene ait olduğun ve hangi gücün seni yönettiği soruları, insanın kendini doğanın bir parçası olarak konumlandırması gerektiğine işaret eder. Evren düzenlidir ve insan bu düzene uyum sağladığında huzura ulaşır.
Zamanın sınırlılığı ve özgürlük: En güçlü vurgulardan biri budur. Sana ayrılan zaman sınırlıdır ve bu zamanı kendini özgürleştirmek—yani tutkularından, korkularından, boş arzularından arınmak—için kullanmazsan, hayatın boşa geçmiş olur. Bu özgürlük, dışsal değil; içsel bir özgürlüktür.
Bu alıntı bugün hâlâ bizi sarsabilir çünkü:
- Ertelediğimiz kararlar, cesaret edemediğimiz değişimler, başkasına ait hayatları yaşama alışkanlığımız var.
- Hayatın geçiciliği karşısında çoğu zaman unuttuğumuz şey, içsel dönüşümümüzdür.
- Sürekli dış başarıya odaklı bir dünyada, Marcus Aurelius iç özgürlüğü ve erdemli yaşamı merkeze alır.
Marcus Aurelius’un Kendime Düşünceler’i, içsel disiplinin, ruhsal özgürlüğün ve bilgelikle yoğrulmuş liderliğin en sade ama en sarsıcı anlatımlarından biridir. Bu satır, Stoacı düşüncenin özünü yansıtır: zamanın kıymeti, evrensel düzenin farkındalığı ve kişinin kendi doğasına sadık kalma sorumluluğu.
Aurelius burada adeta hem kendine hem de bize şunu hatırlatıyor: “Kendini erteleme. Çünkü kendi içindeki tanrısal olanı uyandırmakla görevlisin.” Ve bunu yapmazsan, zamanı boşa harcamış olursun — ki bu da insanın en büyük kaybıdır.
Bu girişle beraber kitapla kurduğumuz ilişki de çok özel bir hale gelir. Çünkü bu bir “okuma” değil, bir dönüşüm günlüğüdür. Her bölüm, sanki sessizce sana ayna tutar. Sessiz ama net: “Sen kimsin, ne için buradasın ve gerçekten uyanık mısın?”
Marcus Aurelius’un izinde bir farkındalık güncesi
Marcus Aurelius, Roma’nın Beş İyi İmparatoru’ndan sonuncusudur. Aynı zamanda Stoacılığın en önemli filozoflarından biri olarak kabul edilir. Onu ilk kez, Yıldızların Örtüsü Yoktur kitabı sayesinde tanıdım. O kitapta geçen şu sözler hâlâ zihnimde yankılanır:
Tanrı, öz, yasa, hakikat tektir; ortak us tektir, bu nedenle de bütün insanlar eşittir. Evrende her şey birbirine bağlıdır.
Bu satırlardan sonra kendimi, tarihin çok daha gerilerine—Atina Okulu’na uzanan bir düşünce yolculuğunun içinde buldum. Zamanla fark ettim ki; bugün “kişisel gelişim” adıyla sunulan birçok öğreti, aslında antik çağın düşünürlerinin derin sorularından doğmuştu. O soruların odağında ise yalnızca tek bir şey vardı: varoluş.
Ve artık şunu sormadan edemiyorum:
Hayat felsefemizi şekillendiren yaşamda, biz hangi derslere ihtiyacımız var?
Eğer biri bana gelip “Felsefeyi yaşam tarzı haline getirmek istiyorum, nereden başlamalıyım?” deseydi, hiç tereddütsüz önerirdim:
Kendime Düşünceler, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. Bu kitap, dış dünyadan çok iç dünyaya bakmayı öğütler. Evrenle, akılla, ölümle ve acıyla yüzleşmeye; karar vermeye, kendi özüne sadık kalmaya dair sade ama çarpıcı düşünceler içerir. Bir imparatorun kendine tuttuğu bu içsel günce, aslında evrensel bir öğretidir.
Çünkü…
Dışsal hedefler değişkendir. Gerçek yolculuk ise içsel olandır. Ve bu yolculukta alınacak dersler hiç bitmez.
Marcus Aurelius’un düşünceleriyle ilerlemek, satırlarda yürümek gibidir. Yağmurlu bir günün sessizliğinde, elinde bir fincan ıhlamurla; kelimeler seni, senden derin bir yere taşır. O an anlarsın… İki dünya arasında bir bağ kurmuşsundur.
- “Kendime Düşünceler” Neden Günümüz İçin Önemlidir?
Bireyin içsel yolculuğuna dair bir rehberdir. Marcus Aurelius, bir imparator olmasına rağmen her gün kendini sorgular, daha iyi bir insan ve yönetici olmanın yollarını arar. Bu kişisel farkındalık ve sürekli kendini düzeltme çabası, günümüz bireyi için hâlâ ilham vericidir.
Stoacı yaşam felsefesi, modern stresle başa çıkmada etkilidir. Günümüzde artan kaygı, belirsizlik ve kontrolsüzlük hissi karşısında Stoacıların “kontrol edebildiklerine odaklan” ilkesi çok değerli. Marcus, duygusal tepkiler yerine erdemli tepkiler geliştirmeyi önerir.
Erdemi başarıdan üstün tutar. Bugün çoğu insan dış başarıya odaklı yaşarken Marcus, içsel tutarlılığa ve ahlaki sağlamlığa öncelik verir. Bu bakış, içsel boşluk ve tükenmişlik yaşayan insanlar için bir denge sunar.
Zamanın geçiciliğine ve ölümün doğallığına dair hatırlatmalar yapar. Bu, hem daha bilinçli yaşamayı hem de gündelik meseleleri büyütmemeyi öğütler. Günümüzde “anda kalma” (mindfulness) gibi kavramlarla benzerlik gösterir.
“Kendime Düşünceler”, antik bir metin olmasına rağmen günümüzde bireyin içsel yolculuğu, zihinsel direnci ve ahlaki pusulası için çok güçlü bir kaynaktır. Özellikle karmaşık, hızlı ve çoğu zaman yüzeysel olan modern dünyada hâlâ geçerliliğini korur.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgiyle okuyunuz…



Yorum bırakın