Sokrates’in Savunması, Platon

Ölümün insanoğlunun başına gelen iyiliklerin en iyisi olup olmadığını kimse bilmiyor, ama güya başa gelebilecek en büyük kötülük olduğunu sandıklarından ondan korkuyorlar. Birinin bilmediği bir şeyi bildiğini sanması cehaletin en utanç verici türü değil midir?

Merhaba

Yunan Sokrates Atina’da yaklaşık olarak iki bin üç yüz sene önce yaşamıştı. Ölümünden çok sonra hayatını anlatan metinler yazılmaya başlandı.

Varlığının somut kanıtları ve sonraki nesillere miras bırakılan elle tutulur izleri olmamasına rağmen : Neden?

Tarihsel olamayan varlıkların varsayımı, gerçek olmalarından daha fazla sorun teşkil eder.

Sokrates’in öğrencisi olan Platon’un yazılarında ise hocasına hissettiği sevgi fark ediliyor. Yazıları hiçbir şekilde tasfiye edilmemiştir ama çok insani bir duyguyu, çok gerçek bir sempatiyi ifade etmektedir.

Sokrates’in ünü gittikçe genişleyerek yüzyıllar boyu devam etmiştir. Çünkü onların hayatları ve sözleri tüm şiddetiyle iletilmeye devam edilmiş ve bize kadar gelmiştir.

Hangi kaynaklar ve hangi şahitler tarafından hayatları ve mesajları aktarılmıştır?

İşte şimdi bunu düşünelim.

Hakkında bildiklerimizin çoğu, yaşamlarına tanıklık etmiş kişiler tarafından çizilmiş. Sokrates’in hayat kesitleri, bilimsel kriterler ışığında parazitlenen efsanevi unsurların veya inanç öğelerinin ötesinde eleştirel bir gözle yeniden inşa edilmiştir.

Esas olan var olmak ise yaşamak bir sanattır. Sanat ki, bilgeler sorgulanarak ve kendi üzerinde çalışma yapılarak öğrenilir…

Frederic Lenoir, Üç Usta

BilgiSever olarak, “Yaşama sanatını öğrenenler”, geçmişin içinden geçerken, gerçeklerle yüzleşerek yara almış birçok duayenle tanışma fırsatı bulmuştur.

Platon’un Sokrates’in Savunması eserinde Sokrates’in yargı süreci anlatılmaktadır. MÖ 403’te yeniden kurulan rejim, belki de tarihin üzerinde en çok konuşulmuş davasından sonra Sokrates’i ölüme mahkum eder. Platon bu olayların etkisinde kalarak, eserinde ayrıntılı bir şekilde anlatmış olduğu gibi siyasetle uğraşmaktan vazgeçer. Hocasının düşüncelerini geliştirerek kendi felsefe sistemini kurar ve ömrünü felsefeye adar.

Bügünkü Kolonos semtinde bulunan mabedinin yakınlarında bir arazi satın alınır. Antalkidas barışının imzalandığı MÖ 387 yılında, burada Platon’un yönetiminde batı dünyasının en uzun ömürlü yüksek eğitim kurumlarından biri olan Akademia kurulur.

Akademia’nın mezunları, ülkelerinin siyasi hayatında önemli mevkilere gelirler ya da felsefe alanında sivrilirler. Sokrates’in erkeklerle kadınların etik açıdan eşit olduğuna ilişkin öğretisinin etkisiyle öğrenciler de kabul edilirler.

Atina demokrasisi tarihinin en karanlık noktalarından biri, kuşkusuz MÖ 399’da Sokrates’in ölüme mahkum edilmesidir. Kendisini suçlayanlar bile onun dürüst, özverili ve yasalara saygılı bir insan olduğunu bildikleri halde bu mahkumiyet kararının verilmesi günümüze kadar konuşulup tartışılan bir konu olmuştur.

Sokrates’i suçlayanlar kimlerdi?

Resmî suçlamanın metni şöyleydi: “ Sokrates, kentin inandığı tanrılara inanmadığı, yeni tanrılar icat ettiği ve gençleri yoldan çıkardığı için suçludur. Ölümle cezalandırılmalıdır.”

Öğrencileri, hocalarını savunmak üzere, dönemin tanınmış hatibine bir savunma hazırlatırlar. Ancak Sokrates bunu kabul etmez ve savunmasını kendisi üstlenir. Her zaman yasalara saygılı olduğunu ve herhangi bir suç işlemediğine inandığını söyler. Sokrates’in hayatta kalabilmesi için yalvarıp yakarmaması, pişmanlık belirtileri göstermemesi üzerine yargıçlar altmış oy farkla onu suçlu bulurlar.

Sokrates, cezanın kesinleşmesinden sonra, haksız yere mahkum edildiğine inandığını söyler ve konuşmasını şöyle bitirir: “Artık ayrılma vakti geldi çattı, ben ölmeye, sizlerde yaşamlarınızı sürdürmeye gidiyorsunuz. Hangisinin daha iyi olduğunu sadece tanrı bilebilir.”

Sokrates’in Savunması,okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Ben’i Sorgula
Kategoriler
%d blogcu bunu beğendi: