Yerle gök arasında kutsal bir kapı varmış. Çift başlı kartal bu kapıyı tutarmış…

— Ergun Candan

Merhaba

Bu cümlede gizlenen mesaj şudur:

“İlahi bilgiye, yüksek bilince, başka bir boyuta geçmek istiyorsan, içsel dengenin kapısına varmalısın. Bu kapıyı koruyan güç ise hem göğü hem yeri bilen, karşıtlıkları birleştirmiş olan ‘görünmez bekçi’dir.” Yani bu, tekâmül yolundaki kişinin geçmesi gereken eşiği, zihinsel ve ruhsal bütünlüğü, ve hakikate ulaşmanın sınavını sembolize eder.

“Gök Tanrı Dini”, İslam öncesi Türk topluluklarının kutsal kabul ettikleri tek tanrılı bir inanç sistemini anlatır. Kitapta, Gök Tanrı inancının:

  • Tek tanrılı yapısı
  • Ruh anlayışı
  • Kutsal doğa tasavvuru (dağ, ağaç, su, gök)
  • Kamlık (şamanizmle karıştırılmadan)
  • Göçebe ruhla bütünleşen özgürlük anlayışı
  • Sonraki inanç sistemlerine (İslam, tasavvuf vb.) etkileri

detaylı biçimde işlenir. Ergun Candan bu inancı, mistik ve metafizik bir derinlikle ele alır; sıradan bir tarihsel anlatım yerine, onun arkasındaki evrensel öğretiyi ortaya çıkarmaya çalışır.

Sırlar saklanmalı ve açıklanmamalıydı...
Ama geçmişe ait anıların unutulmasına da izin verilemezdi!
Sonunda bir çözüm bulundu...

Biz zamanlar Dünya’da yaşayan iki büyük uygarlık arka arkaya yaşanan büyük tufanlarla tarih sahnesinden silinmiş, sadece çevre kıtalara göç edenler hayatta kalabilmişlerdi.

İnsanlar yaşanan bu iki büyük yıkımın sonunda her şeye yeniden başlamak zorunda kalmışlardı. Yüzyıllar süren göçler sonunda bizim kıtalarımızda yeni yerleşim birimleri oluşturulmuş ve buralarda insanlık yeni bir devreye hazırlanmaktaydı.

Binlerce yıl süren o muhteşem günler çoktan geride kalmış, insanlık artık aşağıya iniş sürecine girmiş, her geçen gün o eski bilgeliğin yerini yeni başlayan Demir Çağ’ın yaşam standartları almaya başlamıştı.

O büyük trajedi ve sonrasında yaşananlar gelecek kuşaklara aktarılmalı ve bu yaşananlar gelecekte de hatırlanmalıydı. O büyük Mu Kültürü unutulmamalıydı. Gelecekte birçok dine kaynaklık yapacak ve inisiyelerin yolunu aydınlatacak olan “Altın Çağ”a ait anılar ve bilgiler yok olup gitmemeliydi.

Ancak ortada bir sorun vardı… Mu’ya ait bilgiler açık olarak aktarılamazdı. Çünkü insanlık farklı bir çağa doğru ilerlemekte ve bu çağda artık bilgilere yer olmayacaktı. Aksi takdirde tüm gidişat allak bullak olur ve insanlık aşağıya iniş sürecine geçemezdi. Bir taraftan da tüm olup bitenler ve Mu’ya ait bilgilerin hiç değilse bir kısmının aktarılması gerekiyordu.

  • Sırlar nasıl saklanacak… Nasıl açıklanacaktı?

Hem açıklanmalı, hem de saklanmalıydı… Ama bu öyle bir saklama olmalıydı ki, saklayalım derken tamamen unutulup gitmemeliydi.

Bu hayli zor bir işti… Adeta içinde çıkılmaz bir sorun gibi görünüyordu.

İşte o gece Ra-Mu’nun başkanlığı yaptığı ve yüzlerce Naacal rahibinin toplandığı o büyük mecliste buna bir çare arandı. Sırlar nasıl açıklanacak ama nasıl saklanacaktı? Naacal rahiplerinin ve seki Mu halkının hiç alışık olmadıkları bir durumla karşı karşıya kalmışlardı. O güne kadar hiç böyle bir durumla karşılaşmamışlardı.

Mu’da böyle bir şeye ihtiyaç yoktu. Her şey apaçıktı. Bilgiler herkese aynı şekilde apaçık aktarılabiliyordu. Şuursal yapıları buna uygundu. Şimdi ise farklı bir kıtada farklı bir sürecin içine girilmişti. “Altın Çağ”ın aydınlığı artık yavaş yavaş kararacak “Demir Çağ”ın karanlığı tüm dünyayı saracaktı. Bu insanlığın aşamalı iniş sürecine gireceği anlamına geliyordu. Bu çağda insanlık açık bilgiden uzak kalacaktı. Bunu en iyi bilenler bu toplantıya katılan rahiplerdi.

Kıtaları yaşanılan büyük tufanın sonunda parçalanmış ve geriye sadece küçük ada parçaları bırakarak okyanusun derinliklerine gömülmüştü. Ardından da Atlantis aynı kaderi yaşamıştı.

Bu büyük trajedilerin yaşanmasından önce çevre kıtalara göçler düzenleyenler bu geldikleri yerlerde her şeye yeniden başlamak zorundaydılar. Yeni yapılar, mabetler kuracaklar ve geçmişin anılarını burada yaşatarak geleceğe aktaracaklardı. Ama en büyük zorluk bu anıların üstünü örterek anlatmakta yaşanıyordu. Hem anlatacaklar hem de saklayacaklardı. Açıkça değil, üstü perdelenmiş bir şekilde.

Ve sonunda bir yol bulundu.

Yaşanılan ve geçmişe ait inisiyatik bilgilerini hikayeleştirerek anlatacaklardı.

Böylelikle mitolojiler oluşturulmaya başlandı. Semboller öyle seçilmeliydi ki tamamen anlaşılmaz ve gelecekte insanların hiçbir şey anlamayacakları gibi olmamalıydı. Ama bir okunuşta da anlaşılamayacak kadar kapalı olmalıydı.

Bu ilk kez denecek olan bir uygulamaydı. Ezoterizm‘in ilk adımları işte bu şekilde atılmaya başlanıyordu.

Şimdi o günlere geri dönüyoruz…

Atalarımızın Gök Tanrı Dini, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. Gök Tanrı Dini, Ergun Candan tarafından kaleme alınan bir eserdir. Bu kitap, Türk inanç sisteminin kökenlerine ve Gök Tanrı Dini’ne dair önemli bir inceleme sunar. Ergun Candan, özellikle Türklerin kadim inançlarını ve gök tanrıcılığını derinlemesine ele alır ve bu inancın tarihsel, kültürel ve dini boyutlarını analiz eder.

Gök Tanrı Dini, eski Türklerin ve Orta Asya halklarının inanç sistemlerinde önemli bir yer tutar. Bu inanç sistemine göre, Gök Tanrı evrenin yaratıcısı ve en yüksek varlıktır. Türklerin ilk dönemlerindeki dinî anlayışta, Gök Tanrı’ya olan tapınma, doğayla iç içe bir yaşamı, doğal olaylara saygıyı ve göksel bir güce inanmayı içerir. Ayrıca, Tengri inancı olarak da bilinen bu inanç sistemi, aynı zamanda Türk kültüründe devlet yönetimi, savaşlar ve toplumsal düzenle ilgili pek çok öğretiyi de barındırır.

Ergun Candan, kitabında Gök Tanrı inancının Türk mitolojisi, Türk devlet geleneği, şamanizm ve Tengriizm gibi konularla olan ilişkisini detaylandırır. Ayrıca, bu dini inançların tarihsel süreç içerisindeki değişimi ve çağdaş Türk dünyasındaki yeri üzerinde de durur.

Gök Tanrı Dini, hem bir kültürel inceleme hem de dinî bir perspektif sunarak, Türklerin geleneksel inançlarına dair derinlemesine bilgi edinmek isteyen okurlar için önemli bir kaynaktır.

Ergun Candan Hayatı ve Kariyeri

Ergun Candan, 1961 yılında İstanbul’da doğmuş, ezoterizm, parapsikoloji ve metafizik alanlarında önemli çalışmalara imza atmış bir araştırmacı yazardır. 1980’li yıllarda Türkiye Metapsişik Tetkikler ve İlmi Araştırmalar Derneği’nde ezoterik bilgilerle tanışmış, 1985 yılında bu dernekte “Öğretim Sorumlusu” olarak görev almıştır.

Bu süreçte “Ruh ve Madde” dergisinde çok sayıda makale yayımlamış, aynı zamanda yurt çapında çeşitli konferanslarla geniş bir kitleye ulaşmıştır. 1994 yılında dernekten ayrılarak çalışmalarını bağımsız bir araştırma grubu ile sürdürmeye başlamıştır.

1994-1996 yılları arasında Milliyet Gazetesi’nin radyosu Radyo Kulüp’te hazırlayıp sunduğu “Sınır Ötesi” adlı program büyük ilgi görmüş, ardından Kanal D’de aynı isimle televizyon programı yapmıştır. 1995’te Dost Gazetesi’nde yazı dizileri hazırlamış, Posta gazetesi için ise “Gizemler Dünyası” adlı özel bir ek yayınlamıştır.

1998 yılında kendi yayınevini kurarak hem yayımladığı eserleri hem de araştırma çalışmalarını bu çatı altında toplamıştır.

Ergun Candan, özellikle kadim uygarlıklar, gizli öğretiler ve ruhsal evrim üzerine yoğunlaşan kitaplarıyla tanınır. Başlıca eserleri arasında Gizli Sırlar ÖğretisiAntik Mısır SırlarıTürklerin Kültür KökenleriBilinmeyen Yönleriyle Son Üç Peygamber gibi çalışmalar yer almaktadır. Ayrıca Maya Kehanetleri 2012 ve Ötesi kitabının Türkçeye kazandırılmasına da katkıda bulunmuştur.

Bugün hâlâ ezoterik ve ruhsal bilgiye merak duyanlar için başvuru kaynakları arasında yer alan eserleriyle, Ergun Candan düşünsel dünyaya önemli katkılarda bulunmayı sürdürmektedir.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Yorum bırakın

İnsan, her şeyi sahiplenme arzusundayken, varoluşun gerçek amacını çoğu zaman unutuyor. Şuurun altın damarına ulaşmanın farkında değil. Fiziksel dünyanın keşfi ilerledi ama insanın “kendini bilme yolculuğu” geri kaldı. Devasa binalar, yollar ve şehirler yükselirken; insanın iç dünyası hâlâ bilinmezliklerle dolu. Bilim, insanın özünü ve aklın ötesindekini henüz çözemedi.

Kendi değerimizi bilmemek, çağımızın en büyük açmazlarından biridir. Bu çağ, ilahi değerin açığa çıktığı dönem olmalı.

Kendini Bilmek İçin Kitap sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin