Merhaba
Dünyada kökeni, geçmişi ve kahramanlıklarıyla; tarihin her döneminde, tarih sahnesine çıkan bir millet olarak Türkler, çok büyük bir kültürel zenginliğe ve kadim bir mirasa sahiptir. Öyle ki onların etkileşim içinde olmadıkları medeniyet hemen hemen yok gibidir.
Elbette böyle bir itibara ve şöhrete sahip olan bir millet kültürel bir mirasa da sahip olacaktır. Her ne kadar ilk dönemlerde Türkler tarih yazıcılığı yapmasa da kahramanlarıyla ve kahramanlıklarıyla destanlar yazmışlardır. İşte Türk mitolojisinin omurgasını söz konusu bu destanlar teşkil eder. Destanlar, efsanevi devirlerden sonra ki zamanlarda doğarlar ve pek çok mitolojik unsurları ihtiva ederler. Fakat Türk destanları dünya mitolojisinin aksine gerçeğe en yakın olanlarıdır.
Destanları ortaya koyan millet yani toplumdur.
Destan, bir ferdin, bir sanatkarın değil, milletin ortak dehasının ve zekasının ürünüdür. Ortaya koyucusu ortak deha olduğu gibi, değerlendirilmesi de ortak zevkin süzgecinden geçmiştir.
Türk destanları, meydana geldikleri tarihte, ait oldukları milletin ortak ülküsünü belirtirler. Bu özelliklerinden dolayı, millet hayatında önemli yer tutarlar. Milletin kendilerine güven duymalarını sağlar ve yeni nesillerde milli şuurun gelişmesinde yardımcı olurlar. Zaman içinde uzaklaşılan milli benliğe, dönüşü kolaylaştırırlar.
Dikkatle incelendiğinde Türk mitolojisi gerek İslamiyet’ten önce gerekse İslamiyet’in ektisinde olduğu süre boyunca destanlardan ibaret olduğu görülür. Zaman zaman manzum şekilde yazılan bu destanlar, dünyada başka hiçbir mitolojide olmayan bir yapıya ve huviyete sahiptirler. Burada ana tema yiğitlik ve kahramanlıktır.
Destanlar, halk dilinde asırlarca yaşadıktan sonra yazıya geçirilmiştir. Bu zaman içinde destanlar Türklerin, duygu, düşünce, görgü, hayal ve hatıralarıyla zenginleşir. Tarihin ister istemez birbirine benzeyen nice kahramanları ve kahramanlık olayları, bu destanlarda birbiriyle kaynaşmış ve tarih içinde Türk fazilet ve kahramanlığını özetleyen bir örnek olmuştur.
Türkler “töre” adını verdikleri sözlü yasalar gibi destanlarına da sadık kalmış ve onları nesilden nesile sözlü ve daha sonra yazılı bir şekilde aktararak korumuşlardır. Bugün, Türk mitolojisi bütün zenginliğiyle bu sayede vücut bulmuştur.
Mitoloji Eski Yunanca’da ” geçmişte söylenenlerin tekrar edilmesi” gibi bir anlam barındırmaktayken, zamanla Doğu dillerinde efsane, Batı dillerinde ise mit anlamı kazanmıştır.
Mitoloji kelimesinin Türkçe karşılığın söylen bilimi veya söylence bilimidir.
Türk Mitolojisi, kitabı isimleri güç kuvvet anlamına gelen Türklerle ve efsaneleriyle tanıştırıyor. Yaradılış Destanı, Oğuz Kağan Destanı, Atilla Destanı, Bozkurt ve Ergenekon Destanları, Türeyiş ve Göç Destanları, Alper Tunga Destanı, Şu Destanı gibi destanlar farklı coğrafyalarda ; ama aynı kahramanlar tarafından yazılmıştır. Türk Mitolojisi baştan sona cesaretle örülen serüvenler ve kahramanlıklarla dolu, derin destanlar bütünüdür.
Türk Mitolojisi, Okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgiyle okuyunuz…
Bir Cevap Yazın