Mesnevi, Mevlana Celaleddin Rumi

“Hakk’ın kadehinden içen arifler sırları bilir, fakat gizlerler. Her kime sırları öğretirlerse onun ağzını dikip mühürlerler.

Kardeş! Kıssa bir ölçeğe benzer; mana, içindeki taneye. Akıllı kişi taneyi alır; ölçek var mı yok mu ona bakmaz.

Şaka ve latife bir şey belletmeye yarar. Onu ciddi gibi dinle; görünüşte latife oluşuna kapılma!”

Mesnevi, Mevlana

Merhaba

Yıl 2006-2010 arası. Çalıştığım merkeze gelen bir sanatçı dostum bir sohbet esnasında “Aşk” kitabını okudun mu, diye sordu. “Okumadım”, dedim. “Okuma” dedi. Bir şeyi okuyacaksan aslını “Oku” hakkında yani dolaylarında yazana itibar etme.

Sanatın ve sanatçının görevi de “hakikati” ortaya koymak olunca, sözü dinlenir…

Dostum, nurlar içinde uyusun… Sohbet esnasında ne çok şey biriktirmişim. Anlamı olan. Sohbet güzel bir yürekten çiçek açtırıyorsa, kokusuna doyum olmuyor.

Kütüphaneyi gözden geçirirken, konu tasavvuf olunca hem gül kokan anıları hem de kitapları sırasıyla paylaşmak istedim.

Gelin, Mesnevi’ye dair bilgiye şöyle bir göz atalım.

Türk kültürü ve edebiyatının en önemli simalarından biri olan Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî (1207-1273), Mesnevî, Dîvân-ı Kebir, Rubâiyât, Fîhi Mâfih, Mecâlis-i Seb ‘a ve Mektûbât olmak üzere altı büyük eser bırakmıştır. Bugün eserleri ve fikirleriyle dünyanın ilgisine mazhar olan Mevlâna, hiç şüphesiz büyük bir mutasavvıftır.

Düşüncelerini, zamanında rağbet gören anlatım yollarından biri olan şiir vasıtasıyla oltaya koymuştur. Binlerce beyit tutarında eserleri olmasına rağmen Mevlâna, hiçbir zaman kendisini şair olarak görmemiştir. Dostlarını kırmamak için şiiri adeta zoraki söylediğini belirtmiştir. Şiiri bir gaye değil, bir eğitim vasıtası sayan Mevlâna, şöhret kazanmak veya sanat yapmak için değil, insanlara rehberlik etmek amacıyla şiir söylemiştir. Bu sebeple onun her şiirinde bir öğretme kaygısı, bir telkin çabası vardır. Genellikle bir vesileyle ilticalen söylediği şiirleri, kâtipleri tarafindan kaydedilen Mevlâna, şiirde ulaştığı lirizm ile dünyanın en büyük şairlerinden biri olarak kabul edilir. Aşk coşkusu ve ayrılık acısıyla geçen bir ömrün sonunda, âşık bir ruhun en samimi heyecanlarının dile geldiği, tasavvufi anlayışın en güzel biçimde işlendiği eserler bırakmıştır ki, bunların en önemlisi Mesnevî’sidir.

Mevlâna, Mesnevî’de bahsettiği konuyla alakalı olarak vermek istediği mesajı pekiştirmek gayesiyle tasavvufi ve ahlakî manalarla yüklü yüzlerce manzum küçük hikâyeler anlatır. Onun asıl gayesi, insanı eğitmek ve daha olgun hale getirmektir. Bu sebeple, başta Mesnevî olmak üzere diğer eserlerinde lirizmle yoğurduğu didaktik unsurları şiir vasıtasıyla insanlara sunar. Bu üslubu ile Mevlâna, insanları incitmeden onların hem akıllarına hem de gönüllerine hitap eder.

Birlik şuuru içerisinde Allah aşkını, peygamber sevgisini, insana saygıyı ve hoşgörüyü gönüllere yerleştirmeyi hedefleyen, İslâm’ın aşk derecesinde bir samimiyetle yaşanmasını savunan Mevlâna, fikirlerini esas olarak Mesnevî’siyle kitlelere duyurur ve benimsetir.

İçinde fert ve toplumu ilgilendiren hemen her türlü konunun yer aldığı tahkiyeye dayalı bir eser olan Mesnevî, baştanbaşa ayetler, hadisler, tarihî birtakım olaylar atıflar, hikâyeler ve özdeyişler ile doludur. Anlatılan her hikâye, konuya uygun, esprili ve iz bırakıcı niteliktedir. Mesnevî’ye büyük bir eser hüviyeti kazandıran şey, içerdiği fikirlerdir. Bu yüzden Mesnevî geniş kitlelerin ilgisini çekmiş, çekmeye de devam eden bir eserdir.

Mesnevî’nin ulaştığı başarı şüphesiz İslâm irfanına ait en üst ilmeklerden insanlık sırrının açılmasıyla alâkalıdır. Şüphesiz başka geleneklerde de birtakım metafizik eserler üretilmiştir. Ancak gerçek şu ki, Hıristiyan ve Museviler başta olmak üzere gayr-i müslim uzmanların da itiraf ettiği gibi, Mevlana’nın eserlerindeki lezzet ve yüksek seviye hiçbir beşeri eserde görülmemiştir.

Kur’ân’da: ‘Allah size kendinizden bir misal verdi’ Rum, 30:28) buyrulur.
Akıl sahipleri için, verilen bu misallerden alınacak ibretlerin olduğu bildirilir. İşte Mevlâna’nın takip ettiği yol da budur. Mesnevî’de anlatılanlar kuru birer hikâyeden ibaret değildir. Burada aktarılmak istenen hikmetler vardır, hissettirilmek İstenen bir ruh vardır. Hikâyeler bu ruh için kurgulanır, tahkiye edilir.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Mesnevi Terapi adlı eserinde: “Bilgi çağını bilgelik çağına dönüştürürken yol göstericimiz Mevlana olacaktır. Çünkü o ruhsal yapımızdaki şifrelere dokunuyor, biz de var olan duyarlılığı harekete geçiriyor”der.

Melih Ümit Menteş, Hayat Rehberiniz Mesnevi adlı eserinde: “Özgürlüğü mü tercih edeceksin yoksa konforu mu? Kendini mi keşfedeceksin, yoksa toplumun beklentileri içinde kaybolmayı mı seçeceksin?” diye sorar.

“Benlik Bilincinin” farkına varabilmek için doğru kitaplardan destek almayı bilmek de gerekir. Düşerken de ayağa kalkarken de çok sık yaptığım bir şey; böylelikle hemen ayağa nasıl kalkılır çok iyi bilen olarak; yanımda olan gece gündüz iletişim kuran kitapların hakkını ödemem pek mümkün değil.

Mesnevi, kitabını 2017-2018 yılında ulaştıran Hakan Abime teşekkür ederim. Okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Ben’i Sorgula
Kategoriler
%d blogcu bunu beğendi: