“Her şeyden önce iki tür yazar vardır, biri meseleden ötürü yazar, diğeri ise yazının kendisinden dolayı yazandır…”
— Arthur Schopenhauer
Merhaba
Schopenhauer Edebiyat Dersleri’nde hem eski bilinen, hem de daha önce hiç duyulmamış aforizma ve düşüncelerine yer vermiş. En çarpıcı kısımları ise kendi döneminin yazar ve eleştirmenlerine, dili yozlaştırmalarından ötürü yaptığı acımasız eleştiriler.
Kant ve Platon’un etkisi altında kalmış olan Schopenhauer, Alman felsefeciler içerisinde dünyanın irrasyonel bir iradeye dayandığını dile getiren ilk kişidir.
Onun edebiyat ve felsefeye olan bakış açısını en iyi şu sözleri özetler; “Yürüyüş için baston neyse kalemin ucu içinde düşünce odur. Fakat en rahat yürüyüş bastonsuz olandır ve en mükemmel düşünce şeklinde kalemsiz olandır.”
Schopenhauer, edebiyata hiçbir felsefecinin olmadığı derecede yakın olmuştur. Edebiyat Dersleri’nde birçok esaslı noktaya acımasızca, sansürsüz dokunmuştur. Bu dokunuşların günümüzde halen geçerli olması, okumayı daha keyifli hale getirmektedir. Bu nedenle günümüz yazarlarının, edebiyatçılarının kendi yollarında İlerlemelerine rağmen zaman zaman durup bu adamın yıllar önce yazdıklarına kulak vermeleri gerekir. Bize yılların ve satırların arasından parmak sallarcasına seslenen bu felsefecinin tespitleri ve bakış açısı, kendi dönemindeki insanların ihtiyaç ve fikirlerinin günümüz insanından farklı olmasına rağmen, halen geçerlidir.
- Kaç Çeşit Yazar Vardır?
Her şeyden önce iki tür yazar vardır, biri meseleden ötürü yazar, diğeri ise yazının kendisinden dolayı yazandır. Kimileri paylaşmaya değer buldukları tecrübeler veya fikirler edinmişlerdir. Diğerlerinin ise paraya ihtiyacı vardır ve yazma nedenleri de budur, salt para için. Bunlar yazının maksadı için düşünürler. Onları, düşüncelerini uzun uzadıya kurgulamalarından, yer yer gerçek dışı zorlamalara dayamalarından ve çarpık, aksak düşünceleri aktarmalarından ayırt edebiliriz. Çoğunlukla yarı aydınlık, loş ortamları severler, bu onları olmadıkları halleriyle yansıtır, yazılarına ise kesinlik ve belirgin bir açıklık katar. Bundandır ki, kısa zamanda sadece sayfa doldurmak amacıyla yazdıkları belli olur. Bizdeyse bu yer yer en iyi yazarlarımızda, görülen nadir bir durumdur. Bu hissedildiği anda kitabı çöpe atmak gerekir, zira zamanımız son derece değerlidir. Ücretler ve tekrar basımların yasaklanması edebiyatı mahveden temel nedenlerdir. Sadece meselenin kendisinden ötürü yazanların ki yazmaya değer olandır. Edebiyatın her alanında sadece çok az, ama üstün nitelikli kitapların var olması ne paha biçilmez bir kazanım olurdu. Ancak kazançlar var olduğu müddetçe bu noktaya ulaşmak mümkün değildir. Her yazar kazancı için yazmaya başladığı an bozulur. O anlı şanlı yazarların en olağanüstü eserleri, hep parasız veya çok az ücretler karşılığı yazdıkları zamana aittir.
Zihinde doğru bir fikir doğduğu anda hemen açıklık arayışına girer ve kısa sürede de ona ulaşır, çünkü belirgin düşünce kısa sürede kendine uygun ifadeye ulaşır. Bir insanın düşünceleri sonucunda anlatmak istedikleri, her zaman açık ve çift anlama gelmeyen, anlaşılabilir kelimelerle de ifade edilebilir. Zor, karanlık, dolambaçlı ve belirsiz ifadeleri bir araya getiren yazarlar, kesinlikle tam olarak ne söylemek istediklerini bilmedikleri gibi, sığ, sıkıcı ve halen bir fikre ulaşmaya çabalayan bir zihniyete sahiptirler.
Bir insanın kendini ifade ederken, esrarengiz, bilmece gibi bir dil seçmemeli, ancak söyleyecek sözü olup olmadığından emin olmalı…
Ben üçüncü guruba giriyor olmalıyım. Düşündüğüm için yazıyorum…
Son zamanlarda raflarda yer alan, kopyalanmış sözlerle dolu popüler kültür kitaplarında kaynak kitaplar bile yer almıyor. Oysa ki yazınsal kültüre sahip olanlar o sözlerin hangi kitaptan alındığını çok biliyor.
Bu gerçekliğe ulaştığınızda eskimeyen her dönemin eğiticileri olan yazarları okumayı tercih ediyorsunuz. Hepsi tüm açık yüreklilikleriyle kimden ilham aldıklarını yazmış.
Okurunda okuma kültürü olmadığı için, yaratıcı olanla olmayanı, doğruyla yanlışı ayırt edebilecek usa sahip değil.
EDEBİYAT Dersleri, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatmak için. Edebiyat Dersleri (On the Suffering of the World veya The Art of Literature), Alman filozof Arthur Schopenhauer’in edebiyat ve sanat üzerine yazdığı önemli denemelerden biridir. Bu eser, Schopenhauer’in düşünce dünyasında sanatın ve edebiyatın rolünü anlamaya yönelik önemli bir kaynaktır. Schopenhauer, insanın varoluşunu ve yaşamın acılarını anlamak için edebiyatın önemli bir araç olduğunu savunur.
Schopenhauer, bu yazılarında edebiyatın insan ruhuna nasıl derinlemesine dokunduğunu, bireylerin yaşamlarına nasıl anlam kattığını ve aynı zamanda sanatın acıyı, kısıtlamaları ve insanın içsel ıstıraplarını nasıl yansıttığını tartışır. Yazar, edebiyatın insanları yalnızca eğlendirmekle kalmadığını, aynı zamanda insanın yaşamındaki derin acı ve anlam arayışını da yansıttığını belirtir.
Schopenhauer’e göre, edebiyat, bireysel varoluşun ve dünyanın acı gerçeklerini anlamaya çalışan bir araçtır. İnsanların karşılaştıkları zorlukları, hayal kırıklıklarını ve varoluşsal sıkıntılarını dile getirmek için yazının gücü büyük bir öneme sahiptir. Bu nedenle edebiyat, yalnızca estetik bir değer değil, aynı zamanda insanın dünyayı ve kendi içsel çatışmalarını kavrayabilmesi için bir yol sunar.
Edebiyat, Schopenhauer için aynı zamanda insanın kişisel acılarını daha evrensel bir düzeye taşıyan bir iletişim biçimidir. Edebiyat ve sanat, bu bağlamda, insanlık durumu üzerine yapılan derinlemesine düşüncelerin ifadesi olarak büyük bir önem taşır.
Eser, Schopenhauer’in felsefi bakış açısını ve edebiyatın işlevine dair derinlemesine fikirlerini keşfetmek isteyenler için oldukça değerli bir kaynaktır.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgiyle okuyunuz…



Yorum bırakın