Geometrik Şekillerin Dili, Omraam Mikhael Aivanhov

“Tarih boyunca insanlar hem evrensel olabilecek, hem de çok zengin ve en karmaşık gerçekleri ifade edebilecek ve aynı zamanda en zorlu temellere indirgeyen bir dil aradılar. Bu arayış, imgelerin ve sembollerin keşfedilmesine yol açtı. İmgeler ve semboller konuşur. Kendi dilleri vardır, sembollerin mutlak dili geometrik şekillerdir. Geometrik şekiller gerçeğin çerçevesi veya iskeletidir…”

Merhaba

Sembollerle ilgilenmek önemlidir; çünkü semboller başlı başına doğanın yansımasıdır. Ancak insanların çoğu için, bu dil hala çözülememiştir.

Mutlak sembolik dil geometrik şekillerin dilidir. Geometrik şekiller gerçeğin iskeletidir; çünkü imgeler, biraz et, biraz kemik, biraz kastır. Rüyalar ise giydirilmiş formlardır. Sembolleri “iskeletsel” görünümleri içinde görebilmeyi öğrenmek ve bunun için çok uzağa ve çok yukarıya gitmek gerekir ki, burada semboller tamamen sadedir, katıksız kavramlara indirgenmiştir, ki bunlar geometrik şekillerdir.

Geçmiş zamanların inisiyeleri dikey ya da yatay bir çizgi, bir çember ya da bir nokta çizerlermiş ve daha sonra bunları bir araya getirirlermiş; bir haç, bir üçgen, bir kare, bir pentegram, bir heksagram ya da kuyruğunu yutan bir yılan… Bu şekillerin her birine bir bilim yerleştirmişlerdir. Evrensel dil olan sembolik dil, bilgeliğin özünü temsil eder. Geometrik semboller kozal plana aitken imgeler hala astral bir plana ait.

Sembollerin dünyası yaşamın dünyasıdır. Yaşam sembollerle çalışır ve onların etrafında belirir. Her nesne hayatı içeren bir semboldür. Hayata dahil olmak için sembollerle çalışmak gerekir ve tam tersi sembolleri keşfetmek ve sahip oldukları şeyleri anlayabilmek için, gerçek bir hayat yaşamak gerekir.

İnsan nesneler arasındaki tüm ilişki ve bağlantıları bulmak için çalıştığında, tüm evrenin bağlantısını keşfetmeyi başardığında dengeyi sağlar, yeniden canlanır. Diyebilirsiniz ki: “Zaten yaşıyordu!” Gerçek yaşamla canlılığı, bitkisel yaşamı birbirine karıştırıyorsunuz. Tabii ki insan yer, içer, hareket eder; ancak yaşamın dereceleri vardır ve insan hala hayatın daha üst derecelerini bilmiyor. İnsan, evrendeki, anlaşılamaz, keskin, eterik bağlantıları öğrenmeye başladığında gerçek hayatı tanımaya ve onu yaşamaya başlar.

Bir taşın suya düşüşüne mutlaka tanık olmuşsunuzdur: taşın düştüğü noktadan itibaren giderek büyüyen daireler şeklinde dalgalar görülür. Sadece bu olayı yorumlamak için durup düşündüğünüz oldu mu? Doğanın Kitabı… O yüce kitabı çözebilenler, merkez bir noktadan başlayarak gelişen dairesel dalgalarda görkemli bir seyir olduğunu fark eder: dünyanın kendini geometrik olarak ifade eden tüm oluşumu.

Daire evrenin sembolüdür, nokta ise onu destekleyen ve can veren Tanrıdır. Merkez çevredeki tüm noktalara eşit uzaklıkta bulunur, bu sayede daireyi dengede tutar. Tarot oyununda, tekerleği sembolize eden kart, onuncu karttır. Tarot’un onuncu kartı dönen bir tekerlektir.

Zaten 10 sayısı yorumlandığında, O sayının daire 1 sayısının merkez nokta olduğunu görebiliriz. Evet, 1 noktadır; zira dikey bir çizginin yatay bir düzlem üzerindeki yansıması bir nokta verir. Öyleyse, bu durumda 1 merkez nokta yani eril prensip, O ise daire yani dişil prensiptir. Ve 1 ve 0 bir araya geldiğinde bu bütünlüktür. Eril ana madde yani tin olan 1 olmadan, O yani özdek organize olamaz. Sahip olduğu tüm zenginliklere rağmen, onu organize eden 1’dir. O asla yalnız kalamaz, aksi halde organize olamayan bir madde yani kaos olur.

Tekvin’de şöye der: “Ve Tanrının Ruhu suların üzerinde hareket ediyordu.” Tanrı’nın ruhu, maddeyi yani “su”yu ona can ve şekil vermek için saklayan eril prensiptir. Su, O’dur dairedir; ve Tanrının ruhu, 1’dir, merkezdir. Onu canlandıran ruh olmadan, madde şekilsiz kalır: Tekvin’de bunun için “tohu ve bohu” yani şekilsiz ve boş denilmiştir; ancak hafifçe dokunulduğunda, canlandırıldığında, ruh tarafından işlendiğinde sahip olduğu tüm güç belirmeye başlar ve organize bir dünya, güneş ve takımyıldızlardan oluşan bir evrene dönüşür. Evren, ruh yani 1 tarafından işlenen, canlandırılan, organize edilen daire yani O’dır. Fakat O, 1 olmadan cansız ve durgundur.

Bu kuralı iç dünyamızda da görebiliriz…

Dengeyi sağlamak için merkez noktasına sahip bir çember olmak gerekir. Kalp, ruh çemberle temsil edilir. Tin, akıl noktadan çıkan ışınla temsil edilir. Nokta ve çember aynı zamanda aşk ve bilgeliktir.

Geometrik şekiller, sayıların somut ifadesidir. Sayılar ilkeler dünyasına aittir ve fiziksel plana indirgenirken geometrik şekillere dönüşür. 4 bir karedir, 5 pentagramdır, 3 üçgendir, 2 açıdır, 1 nokta ya da çizgidir, vb. Ve gözlemlenen geometrik şekle göre kişide bazı düşünceler ve bilinç durumu ortaya çıkar.

Üçgen, eril ve dişil prensibin hayat vermek için bir araya gelmesi olarak ifade edilebilir. İnsan düşünen, hisseden ve harekete geçen bir canlıdır; aklıyla düşünür, kalbiyle hisseder, iradesiyle harekete geçer. Aklın ülküsü bilgelik, kalbin aşk, iradenin güçtür. Güç, aşk ve bilgelik Tanrı’yı açıklayan üç niteliktir. Tanrı üç şekilde ortaya çıkar: Baba, güçtür (yaşam), Oğul bilgeliktir (ışık) ve Kutsal Ruh aşktır (sıcaklık).

Elbette güneşin daha geçerli olan tasviri merkez noktası olan ve merkezle çevre arasındaki ilişkiye vurgu yapan çemberdir. Fakat güneş de hayat, sıcaklık ve ışık demek olduğundan o da üçgenle sembolize edilir. Bu nedenle güneş Kutsal Üçlemenin en iyi sembolüdür.

Heksagramları bilirsiniz, Süleyman’ın mührü olarak isimlendirilir, Museviliğin sembolü olan, altı kolu olan bir yıldızdır. Birbirine geçmiş iki üçgenden oluşur: Tepe noktası aşağıya doğru bakan üçgen eril prensibi, tepe noktası yukarıya doğru bakan üçgen ise dişi prensibi temsil eder. Peki neden? Çünkü dişi prensip, yani madde her zaman gökyüzüne yani tine doğru bakar, tinin kendisini verimlileştirmesini, canlandırmasını bekler; Eril prensip yani tin ise, aşağıya doğru dönmüştür: sahip olduklarını maddeye iletmek için aşağıya doğru dönmüştür.

Pentagram, beş kollu olan yıldız, mükemmel insanın sembolüdür. İnsan yaşayan bir pentagramdır. Fiziksel planlarda gerçektir ve spiritüel planlarda da gerçektir; çünkü beş erdeme sahiptir ve gösterir; aşk, bilgelik, gerçek, adalet ve iyilik. Bu beş erdemi pentagram üzerine yerleştirebilirsiniz.

Eğer tininizi titreştirirseniz kozmik tin buna yanıt verecektir. Eğer ruhunuzu titreştirirseniz, evrensel ruh size cevap verecektir. Fakat aynı şeyin tersi de olabilir. Kozmik tin ya da evrensel ruh titrediğinde onunla bağlantılı olan tininiz ve ruhunuz da titreşir ve tüm mesajları alır. Ya da kozmik zekanın ürettiği bilgileri ve düşünceleri, kozmik zeka ile bağlantılı olan aklınız alır.

Eğer düşünce yoluyla tüm dünyaya aydınlık gönderdiğinizde, üzerinize göz kamaştırıcı ışınlar gönderen kozmik bilgeliğe dokunmuş olursunuz. Ve daha fazlası… Büyük pentagram içindeki küçük pentagram olursunuz.

Dini metinler şöyle der: “Sizler yaşayan Tanrı’nın mabedisiniz…”

Ancak insanlar taştan ve tahtadan yapılmış mabetlere gitmeye alışmıştır, tamamen kendi varlıkları olan bu mabetle ilgilenmezler. İradesini güçlendirmek, kalbini temizlemek, aklını aydınlatmak ruhunu açmak ve tinini kutsamak isteyen insanlar gerçek bir mabede dönüşmüştür.

Okültistler de dahil olmak üzere tılsım kullanan birçok insanın yaşamı, kendilerini koruyamadıkları görünmeyen güçler nedeniyle tepetaklak olmuştur. İnanmayan, sevgilisine götürmek ya da kendisine başarı getirmesi için tılsımlar satın alan insanlar görürüz, büyük karışıklıklara sebep olabileceğinin farkına varamazlar…

Görünmeyen dünya hafife alınmaktan hoşlanmaz; rahatsız edilmeyi kabul ederler, yardım için kendilerine başvurulmasını severler, ama bunu sadece tanrısal nedene hizmet edilmesi, yüce bir düşüncenin gerçekleştirilmesi şartıyla kabul ederler.

Doğada her sembol sıradan bir işarettir ve insanlar bu işaretlerin ne anlama geldiğini bilmiyor olsa da, doğanın tinleri bunu bilir. O zaman, dikkat!

Üst noktası ile birlikte, düşüncesi Tanrı’ya yönelmiş, Tanrı’nın zaferi için çalışmak isteyen insandır, kolları ve bacakları ile temsil edilen tüm diğer işleri de Tanrı’nın hizmeti için olan işe bağımlıdır. Eğer pentagramı ters çevirirseniz, yani insanın başı aşağıya doğru gelirse, bu tanrısal emre uygun düşmez, tamamen şeytanın davranışıdır. Peki neden keçi kafası şeytanın sembolü olarak kabul edilmiştir? Çünkü boynuzları, kulakları ve sakalıyla, bu kafada ters pentagram şekli bulunmaktadır.

Yüksek maji konusuna giriş yapabilmek için hem tecrübeli hem de arınmış olmak gerekir.

Piramit, evrende var olan hiyerarşinin sembolüdür. Hangi alanda olursa olsun piramit sembolü bizi çokluğun alt planından ve dağılmadan alır birliğin en üst planına taşır. Bu giderek sadeleşen bakış açısı tanrısal olarak hareket etmemize yardımcı olur. Piramidin hatlarına uygun bir şekilde ilerlemek gerekir.

Haç, evren için beraber çalışmak amacıyla bir araya gelen eril ve dişil prensibi temsil eder. Hacın hareketli hali gamalı haçdır.

Sağa doğru dönen haç, vidalandığını tutulduğunu, enerjinin ortaya çıkmasının önlendiğini ifade eder; hükmedebilmek için tutulur. Fiziksel güçleri durduran spiritüalizmin sembolüdür. Yogilerin duruş pozisyonunu örnek verebiliriz. Aktivitelerini azaltarak tanrısal dünyaya yaklaşabilirler. Diğer tarafa dönerken, gamalı haç vidaları gevşetir, tüm fiziksel ve iç güdüsel enerjileri tetiklemek için frenleri gevşetir ve tinin yüce güçlerine geçiş kapatılır: mekanik, karasal tarafa teslim olunur, sadece maddeye yönelik bir güç olmaya başlar.

Bu sembol tüm evrende iki prensibin varlığını ve görevini temsel eder.

Haç ve Kare her ikisinin de dört sayısı ile bağlantısı bulunmaktadır. Dört sayısı, saflığın, acının, sınırın sayısıdır: fiziksel planda sınırlamanın sayısıdır ( kare şeklinin ne kadar sınır, duvar ve hapis olma izlenimi yarattığına bakınız) astral planda acının ve mental planda saflığın sayısıdır. Fiziksel yapımız bu hapiste kapalıdır ve acı çekmektedir; ancak bu acı arınmak içindir; arındığımızda, özgür olacağız.

Fiziksel taraf diregendir, ama tinsel taraf dayanıklıdır. Kanıt: Eğer fiziksel bedeni yok ederseniz, süptil bedenleriniz (eterik, astral, mental, kozal, budhik, atmik) var olmaya devam edecektir. Evi (kare) yıksanız da daire yıkılmaz. Nerede olursa olsun, daireyi yıkmak imkansızdır, çünkü bizi çevreler. Bu içinde yaşadığımız ve nefes aldığımız kozmik okyanustur…

Geometrik Şekillerin Dili, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle, okuyunuz…

Ben’i Sorgula
Kategoriler
%d blogcu bunu beğendi: