Her günü son günmüş gibi yaşayın. Nasıl olsa bir gün haklı çıkacaksınız…

— Steve Jobs

Merhaba

En büyük bilinmeyene, ölüme doğru çıktığı yolculukta cesareti, eyleme geçmeyi ve mizahı kendine rehber edinen Dr. Lee Lipsental’ın bazen şiir, bazen bir bilgelik hikâyesi, bazen de dansa davet gibi okunan bu benzersiz kitabı, ölüm korkunuzu yenmenize ve hayatın olağanüstü yolculuğunun gerçek keyfine varmanıza yardımcı olacak.

Hepimiz öleceğiz. Bu doğanın kanunu. Bir noktada hayat sona erer, ama bu kitap o anla ilgili değil. Bizi o ana götüren şeylerle ilgili. Her insanın paylaştığı o temel korkudan kurtulmakla ilgili: ölüm korkusu: Ancak bu korkuyu ve onun beraberinde gelen diğer korkuları ortadan kaldırdığımızda yaşayabileceğimiz hayatla ilgili: acı korkusu, kaybetme korkusu, değişim korkusu, yeterli olmama korkusu, sevilmeme korkusu.

Ölümle karşılaşıp onu kabullenmek, önyargılarımızı da inançlarımızı da köküne kadar sarsar. Bu bizi korkutabilir ve bize ağır gelebilir ya da bize yepyeni bir dünyanın kapılarını açarak yeni deneyimler yaşama olanağı tanıyabilir. Bazen her ikisini de yapabilir. Bizi geleneksel ve bilimsel bakış açısıyla açıklanamayacak yeni deneyimlere de itebilir, tıpkı Dr. Lee Lipsental’nın bizlerle paylaştığı gibi.

Buddha, “Akıllıca yaşamış biri için ölüm bile korkulacak bir şey değildir” der.

Ölümle karşılaşmak bize şu büyük soruları sordurur.

  • Ben kimim?
  • Neden buradayım?
  • Nereye gidiyorum?
  • Bunun ötesinde ne var?

Dr. Lee Lipsental çok net cevaplar bulmadan bilinmeyene ev sahipliği yapıyor. Şöyle diyor:

“Bana göre en önemli şey, bu deneyimlerin beni hayatın amacı ve gizemiyle ilgili sorularla donatmış olmasıdır.”

Ölüm sonsuz bir yalnızlık deneyimi olabilir- tek başınıza sonsuza dek karanlık bir oda da kalabilirsiniz- ya da ruhumuzun evriminin bir sonraki bölümünde, bir sınıftan diğerine geçmek gibi veya bir nehrin okyanusa dönmesi gibi tek bir kaynağa bağlanırız. Bu Sensin.

Dr. Lee Lipsental’nin bize bıraktığı, nasıl yaşayacağımızla ilgili farkında olduğumuzdan çok daha fazla seçeneğimiz olduğu ve eğer iyi yaşarsak gerisinin kendiliğinden geleceğidir. Bu kitap Dr. Lee Lipsental’nin dünyaya armağanı ve aşkla yazılmış bir manifestosudur.

Bu Kitap Beni Duydu

Dr. Lee, kitabını yalnızca kendi vedası için değil, kanserle yüzleşen herkesin elinden tutan bir rehber olması için kaleme aldı, eseri. Kliniklerden geçen, teşhis odasında nefesi daralan, tedavi sürecinde hayata tekrar bakmaya çalışan herkes için.

Bu satırlarda sadece bir doktorun vedası değil, kendi yolumu duydum. Belki sen de duyarsın…

Tek Tadımlık Hayat, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. Tek Tadımlık Hayat (Enjoy Every Sandwich) Lee Lipsenthal’ın ölümle yüzleştiği süreçte kaleme aldığı, yaşamı yeniden tanımlayan bir içsel keşif yolculuğudur. Günümüz dünyasında bu eserin önemi, özellikle şu yönleriyle öne çıkar:

  1. Ölüm korkusunu dönüştürmek Modern çağda ölüm, konuşulmaktan kaçınılan bir tabu. Lipsenthal ise ölümün kıyısında, yaşamı daha derin ve bilinçli yaşamanın mümkün olduğunu gösteriyor. Bu, özellikle kaygı çağında yaşayan bizler için güçlü bir farkındalık çağrısı.
  2. Anda kalmanın gücü Kitap, “her günü son günmüş gibi yaşamak” fikrini romantize etmeden, gerçek bir deneyimle temellendiriyor. Bu da mindfulness (bilinçli farkındalık) gibi günümüz pratikleriyle örtüşen bir yaşam felsefesi sunuyor.
  3. Tıbbın içinden gelen bir ruhsal uyanış Bir doktor olarak kendi hastalığıyla yüzleşen Lipsenthal, hem bilimsel hem de ruhsal bir bakış açısıyla yaşamı sorguluyor. Bu da kitabı sadece kişisel gelişim değil, aynı zamanda tıp etiği ve insanlık halleri üzerine de düşündürücü kılıyor.
  4. Küçük şeylerin kıymeti Kitabın adı bile bir metafor: “Tek Tadımlık Hayat.” Her lokmanın, her anın, her nefesin değerini bilmek… Bu yaklaşım, hızla tüketilen bir çağda yavaşlamayı ve şükranı hatırlatıyor.
  5. Gerçekten yaşamak üzerine bir davet Lipsenthal’ın şu sözü kitabın özünü özetliyor: “Sırf yarın öleceğiz diye oynamaktan, yaratmaktan ve sevmekten vaz mı geçecektik?”

Lee Lipsenthal Hayatı ve Kariyeri: Hayatı Tadında Yaşayan Doktor

1957 yılında dünyaya gelen Dr. Lee Lipsenthal, tıbbın yalnızca bedenle değil, ruhla da ilgilenmesi gerektiğini savunan öncü bir hekimdi. Onun yaşamı, beyaz önlüğün ardında saklı bir bilgelik yolculuğuydu—hem hastalarına hem de kendine şifa arayan bir yolcuydu.

Uzun yıllar boyunca Kaliforniya’daki Önleyici Tıp Araştırmaları Enstitüsü’nde Dr. Dean Ornish ile birlikte çalıştı. Tıp dünyasında saygın bir isimdi; Amerikan Bütünleyici Holistik Tıp Komisyonu ve Amerikan Tıp Derneği’nin Doktor Sağlığı Komitesi’nde başkanlık yaptı. Ancak onu asıl dönüştüren, kendi bedeninde başlayan bir yolculuktu.

2009 yılında ileri evre kanser teşhisi konduğunda, Lee ölümle yüzleşti—ama korkuyla değil, merakla. Bu süreçte yazdığı Tek Tadımlık Hayat adlı kitabı, yalnızca bir vedadan ibaret değildi; yaşamı yeniden tanımlayan bir içsel keşifti. Mizahı, cesareti ve açıklığıyla, ölümün gölgesinde bile yaşamın ışığını buldu.

“Her sandviçi son kez yiyormuş gibi tadın,” diyordu. Çünkü onun için hayat, büyük anlardan değil, küçük farkındalıklarla dolu anlardan oluşuyordu.

Dr. Lee Lipsenthal 20 Eylül 2011 tarihinde, metastatik yemek borusu kanseri nedeniyle hayatını kaybetti. Ancak ardında bıraktığı Tek Tadımlık Hayat gibi eserlerle, yaşamı sevgiyle kucaklamanın ve ölümle barışmanın mümkün olduğunu gösteren güçlü bir miras bıraktı.

İlginçtir ki, kendi vedasını yazarken aslında yaşamı kutlayan bir metin kaleme aldı. Belki de bu yüzden hâlâ birçok insan onun sözlerinde teselli ve ilham buluyor.

2011 yılında aramızdan ayrıldığında, geride yalnızca bir kitap değil, yaşamla barışmanın mümkün olduğuna dair bir iz bıraktı. Bugün hâlâ onun sözleri, ölüm korkusunu değil, yaşam sevincini hatırlatıyor.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgi’yle okuyunuz…

Yorum bırakın

İnsan, her şeyi sahiplenme arzusundayken, varoluşun gerçek amacını çoğu zaman unutuyor. Şuurun altın damarına ulaşmanın farkında değil. Fiziksel dünyanın keşfi ilerledi ama insanın “kendini bilme yolculuğu” geri kaldı. Devasa binalar, yollar ve şehirler yükselirken; insanın iç dünyası hâlâ bilinmezliklerle dolu. Bilim, insanın özünü ve aklın ötesindekini henüz çözemedi.

Kendi değerimizi bilmemek, çağımızın en büyük açmazlarından biridir. Bu çağ, ilahi değerin açığa çıktığı dönem olmalı.

Kendini Bilmek İçin Kitap sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin