Kader Sorunu, Leon Denis

Spiritüalizmin öncülerinden Léon Denis bu kitabında, kaderimizin şekillenmesinde tekrardoğuş yasalarının işleyişinin kaçınılmaz olduğunu itirazlar ve eleştirilerin ışığında, deneysel ve tarihi kanıtlarıyla okuyuculara sunmaktadır. Herkesin kendi eylemlerinin, kendi kaderinin sahibi olduğu; Sokrates, Shakespeare, Mozart vb. dahilerin tekrardoğuş yasaları içinde çizilmiş bir planın ve izlenmiş bir amacın sonucu olduğunu hayretle okuyacaksınız.

“Eylemlerimiz ile kaderimiz arasında sıkı bir karşılıklı bağlantı mevcuttur. Kendi içimizde, iç varlığımızda ve hayatımızın önemli olaylarında hep tutum ve davranışlarımızın sonuçları ile karşı karşıya kalmaktayız.”

— Leon Denis

Merhaba

Uzayda (ötealem, ahiret) bir süre ‘kaldıktan sonra, ruh Dünya’da, insan kimliğiyle ve öncelere ait iyi veya kötü mirasını sırtında taşıyarak doğmaktadır. Bebek olarak dünyaya gelmekte ve yerküre sahnesinde hayatının yeni bir dramını yaşamak, geçmiş hayatlarının borçlarını ödemek, yukarılara tırmanışını kolaylaştıracak ve hızını artırmasını mümkün kılacak olan yeni güçleri edinmek üzere boy göstermektedir.

Tekrardoğuş yasası ölümsüzlük ilkesinin hem açıklayıcısı, hem de tamamlayıcısıdır. Varlığın tekamülü konusu, gözlerimizin önüne ana hatlarıyla bir plan ve bir amaç sermektedir: “Yetkinleşme” diye adlandırılan bu amaç, tek bir hayat içerisinde, o hayat ne kadar uzun ve ne kadar verimli de olsa, yine de gerçekleşemez. Onun eğitiminin ve gelişiminin zorunlu şartını, hayatların çoğulluğu kavramında bulabiliriz ancak. Bilgisizliğinin ve geriliğinin bedelini ıstırap, mücadele ve çaba sarfıyla ödemekte; önce yerküre üzerinde, sonra da yıldızlı göklerin, sayısı belirsiz barınaklarında yaşaya yaşaya yukarılara doğru tırmanmaktadır.

  • Niçin birilerine zenginlik ve sürekli mutluluk; diğerlerine fakirlik ve kaçınılmaz mutsuzluk?
  • Niçin birilerine güç, sağlık, güzellik; ötekilere güçsüzlük, hastalık, çirkinlik?
  • Niçin burada zeka, deha; orada ise avanaklık?
  • Onca hayranlık uyandıran niteliklerin hemen yanı başında bir sürü kusur nasıl oluyor da yer alabiliyor?
  • Bazıları hayvansal alemin hemen hemen sınırında yer alıyor denebilecek kadar geri düzeyli olan; bazıları ise üstünlüklerini sağlar niteliklere sahip çeşitli yeteneklerle donatılmış bulunan ırkların arasındaki farklılıklara ne buyrulur?
  • Hele doğuştan gelme kusurlar gibi, körlük gibi, geri zekalılık gibi hastaneleri, gece barınaklarını ve çocuk ıslah evlerini dolduran acılar için ne demeli?

Bu büyük acılar genellikle, bugünlerimizde oluşturduğumuz sebeplerin sonuçları olarak ele alınmalıdır.

Uzaya (ötealeme) her dönüşte kar ve yarar dengesi daha bir belirginleşmekte; atılımlar ölçülüp değerlendirilmekte ve güçlendirilmektedir. Varlık kendini incelemekte ve yargılamaktadır. Kendisinde kayıtlı halde bulunan son öyküsü. inceden inceye yoklamakta; son hayatının sağlamış olduğu deneyim ve sağduyululuğun meyvelerini, kendine daha derinlemesine mal etmek amacıyla dikkatli bir şekilde denetlemektedir. Gelişmiş bir ruh varlığı için uzay (ahiret) hayatı, yeteneklerin dışa yönelik anlamda kullanıldıktan sonra geriye çekildikleri, varlığın bünyesinde güzellikten ve çirkinlikten yana nelerin bulunduğunu anlamak üzere incelemeye, sorgulamaya ve de titiz bir sayıma tabi tutuldukları içe dalış dönemidir. Yerküre hayatının zorunlu ikizi konumundaki uzay (ahiret) hayatı, cereyanı sırasında güçlerin yeniden oluştuğu, enerjilerin yeniden coştuğu, coşkuların yeniden gürleştiği ve varlığın geleceğe ilişkin görevlere yeniden hazırlandığı denge kurucu hayat diye de nitelendirilen hayattır. Bu hayat, çaba sarfından sonraki dinlenme, ıstıraptan sonraki sükunet, güç Ve erk dolu genleşmeden veya hararetli çatışmadan sonraki sakin ve sessiz özeklenme (konsantrasyon) gibi bir şeydir.

Teozoflara göre, ruhun fizik bedene tekrar bağlanışı on beş yüzyılda bir gerçekleşirmiş. Bu kuram olgular tarafından doğrulanmadığı gibi, Ruh Varlıkları tarafından da doğrulanmamaktadır. Fikirlerine çok değişik mekanlarda başvurduğumuz Ruh Varlıkları, tekrardoğuş olgusunun çok daha kısa aralıklarla cereyan ettiğini belirtmektedirler. Tekamüle susamış ruhlar uzayda kısa süre kalmaktadırlar. Yeni nitelikler, yeni yetenekler edinmek için yerküre hayatına çabucak dönmeyi pek arzulamaktadırlar. Herhangi bir kimsenin önceki hayatları konusunda birbirinden çok uzak mekanlarda medyomlar aracılığıyla elde edilmiş bilgilere sahip bulunmaktayız; bu bilgiler, aralarında son derece büyük bir uyum sergileyen bilgilerdir. Ruhlar bedenli hayatların en çok on, yirmi veya otuz yıl arayla gerçekleştiğini göstermiştir. Bu konuda kesin bir kural yoktur. Tekrardoğuşun sıklığı veya seyrekliği ruhların durumuna, çalışma ve gelişme konusundaki arzularına ve de önlerine çıkan uygun şartlara göre farklılık göstermektedir. Vaktinden önce ölümlerde, örneğin küçük çocuk ölümlerinde, tekrardoğuş bazı kereler aniden gerçekleşmektedir.

Akışkansal (astral) beden, düşüncelerin ve zihinsel faaliyetlerin tabiatına göre maddileşmekte veya arılaşmaktadır. Eğilimlerinin dürtüsüyle kötü yola düşmüş ruhlar, üzerleri ne kirli akışkanları çekmekte, bu akışkanlar da onların akışkansal bedenlerini yoğunlaştırmakta ve ışınımlarının gücünü azaltmaktadır. Ölümden sonra bunlar beden kalıbının dışına yükselemeyip ya atmosferin içine kapanıp kalmakta ya da insanlara bulaşmaktadırlar. Eğer bu ruhlar kötülük yolunda ayak diremeye devam edecek olurlarsa, o takdirde gezegene özgü çekim gücü onları kıskıvrak yakalayıp kendine çekmektedir, hal böyle olunca da tekrardoğuşu bir an önce gerçekleştirmektedirler.

Ruh ne kadar yoğun ve düşük nitelikli ise onu, yerçekimi de o kadar fazla etkilemektedir. Bunun tersi olan olay ise pırıl pırıl astral bedeni sonsuzlukların her türlü izlenimi karşısında titreşen ve de esiri bölgelerde tabiatlarına ve gelişmişlik düzeylerine uygun ortamları bulan tertemiz ruhlarda gözlemlenmektedir. Üstün bir dereceye ulaşınca, bu Ruhlar uzayda kalış sürelerini gitgide daha da uzatmaktadırlar; gezegende yaşadıkları hayatlar onlar için istisna hayat değerini taşımaktadır; özgün hayat artık, gerçekleştirilmiş yüksek nitelikler toplamı kendilerini tekrar tekrar doğma külfetinden ebedi anlamda kurtarıncaya kadar kural haline gelmektedir.

Öne sürülen itiraz şudur: Kişi daha önce de yaşamışsa, geçmiş hayatlarını niçin hatırlamıyor?

Bu neden yeniden doğuşun ta kendisidir…

Kader Sorunu, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Ben’i Sorgula
Kategoriler
%d blogcu bunu beğendi: