Astroloji Hurafe Mi Öze Açılan Kapı Mı?, Osho

Astroloji bilimsel bir düşünce biçimidir…

“Astroloji son derece ileri bir uygarlık tarafından, çok ileri derecede geliştirilmiş bir bilim dalıydı ama o uygarlık yok olduğundan bizim elimizde sadece astrolojinin eksik parçaları kaldı. Günümüzde artık bilim de yaşamın bütün olarak yıldızların hareketinden etkilendiği tezi kabul edebilecek bir noktaya gelmek üzere.”

— Osho

Merhaba,

Astroloji günlük hayatımızda çıkar sağlamak için geleceği tahmin ve kontrol etmek için mi vardır?

Birisi karşınızda, sizin Boğa mı, Yengeç mi olduğunuzu soruyorsa bir ihtimal size alıcı gözüyle bakıyordur. Ancak kesin olan şey, o kişinin, sahte bilimlerden birinin tuzağına düşmüş olduğudur. Peki nedir bu ”sahte bilim”? Önce buna değinelim.

Sahte bilim, (İngilizce’de Pseudoscience) bilimsel olarak tanımlanmakla birlikte, bilimsel çalışmaların gerektirdiği standartları taşımayan veya yeterli bilimsel araştırma ile desteklenmeyen bilgi, metodoloji, inanç ve pratikler bütününe verilen addır. Sözdebilim anlamına gelen batı dillerindeki pseudoscience ifadesi, Yunanca’da sahte, sözde anlamına gelen pseudo köküyle Latince’deki bilgi veya bilgi alanı anlamına gelen scientia teriminin biraraya getirilmesiyle türetilmiştir. Belirli bir bilgi, metodoloji, araştırma ve uygulama alanının gerçekten bilimsel olup olmadığıyla ilgili standartlar araştırma alanına göre değişkenlik göstermekle birlikte yeniden üretilirlik (reproducibility) ve farklı özneler tarafından doğrulanabilirlik (intersubjective verifiability) gibi temel prensipler aynı kalmaya devam etmektedir. Bu ilkeler belirli bir fenomenle ilişkili hipotez veya teorilerin başkaları tarafından da geçerli ve güvenilir olup olmadığını tespit etmek için daha ileri araştırmalara imkan veren ölçülebilirlik veya yeniden üretilebilirliği sağlamaktadırlar. Bu ön şartlar bir araştırmaya doğrudan veya dolaylı olarak önyargıların hakim olmasını önlemektedir.

Bilim kendi kendini düzelten (self-corrective) bir yapıya sahiptir. Bu sebeple herhangi bir bilimsel yayında yayınlanan bilimsel bir makale, aynı veya benzer alanlardaki bir başka bilim adamı tarafından yine bilimsel temellere dayalı olarak eleştirilebilir. Buna karşı makale yazarı bilim adamının göstereceği tutum bunun, kendisine yönelik kişisel bir saldırı olduğunu düşünmek değil eleştirileri mantık ve deneyler süzgecinde değerlendirerek varsa karşı argümanlarını ortaya koymak veya bulgularını yeniden gözden geçirmektir. Sözdebilime yönelik eleştirilerden biri sözdebilim taraftarlarının eleştirel düşünceleri kişisel saldırı olarak gördükleri, eleştiri sahibi bilimadamlarını statükonun destekleyicileri, yeni fikirlere düşman veya kendilerine yönelik bir komplo içinde olarak değerlendirdikleri, bilimin kendi bilgilerine nüfuz edebilecek yeterlilikte olabileceğini gözardı etme eğiliminde oldukları buna karşılık eleştirileri sahiplerinin idaalarını mantıksal veya deneysel bir temelde değerlendirmedikleri yönündedir.

Karşımızdakinin Terazi mi Yay mı olduğunu keşfetmeye çalışmanın, pratikte hiçbir yararı yoktur. Bugün kullanılan biçimiyle burçları tanımlayan ve kullanmaya başlayan ilk insanlar, Sümerler idi. Gökbilimin temellerinin atıldığı Sümer uygarlığı’nda gelecekten haber verebilmek amacıyla astrolojiyede başvuruluyordu. Sümerler’in burçları kullanmalarının amacı, taşkın ya da kuraklık gibi doğal olayları önceden tahmin edebilmekti. Binlerce yıl önce yaşamış bu gözlemcilerin, geceleri gözlemledikleri takımyıldızların, aslında birbirlerinden çok uzak gökcisimleri olduğunu, hatta bazılarının yıldız bile olmadığını bilmelerine olanak yoktu. Ne var ki bugün yeryüzünde ve yörüngesinde bulunan teleskoplar yardımıyla yıldızların gerçek doğasını anladık. Gökbilimle uğraşan biliminsanları artık bu kozmik cisimlerin uzaydaki varlığının nasıl gerçekleştiğini açıklayabiliyor. Bütün bunları bir kenara bırakıp, burçlar yoluyla insanları 12 gruba ayırmaksa gülünesi bir davranış. Burçlar olarak kümelenen yıldızların birbirlerine olan uzaklığı bile aslında onlarca, yüzlerce ışık yılı kadar. Dünya’dan bakan bir gözlemcinin iki boyutlu algısı sonucu oluşturulmuş burçların, yaşamımıza etkisiyse hiç yok. Benim terazi burcu olmam, karakterim üzerinde herhangi bir etki yaratmayacağı gibi, fiziksel yapım üzerinde de hiçbir etkiye sahip değildir. Kaldı ki bize en yakın gök cismi olan Ay’ın insanlar üzerindeki etkisi de, gece yatağınıza yattığınızda yastığınızın başınıza uyguladığı kuvvetten çok daha düşüktür. (Böylece, yalnızca burçları değil, kurt adamları da devreden çıkarıyoruz. Gülmeyin; İngiltere ve Amerika’da inananlar var).

Astrologlar her ne kadar her fırsatta astrolojiyi bir bilim dalıymış gibi göstermeye çalışsalar da, kesinlikle belirli metotlara bağlı olmaksızın üretilen bir bilgi türü olan astroloji, hiçbir zaman bir bilim sayılmamıştır ve bu şekilde metot-dışı çalışmayı sürdürdükçe bilim olarak asla görülmeyecektir. Eğer günlük falınızı farklı kaynaklardan öğrenmek isterseniz, her birinde farklı sonuçlar görmeniz muhtemeldir.

Düşünürler ve entelektüeller ise astroloji dendiğinde kırmızı alarma geçiyorlar.

Carl Jung üç yüzyıldır üniversitelerin kapılarının astrolojiye kapalı olduğunu ama gelecek otuz yıl içinde bu kapıların yeniden açılacağını söylemişti.

Paracelcus kişinin ancak kendisiyle, doğum anında oluşmuş olan yıldız dizimi arasındaki uyum bir şekilde bozulduğu zaman hasta olabileceğini keşfetmişti.

Pisagor‘a göre her yıldız , her gezegen ve her uydu uzayda dolaşırkenki hareketi esnasında benzersiz bir titreşim yayıyordu. Yıldızların her hareketi bir titreşim yaydığı için, her yıldızın kendine özgü, bireysel bir hareket etme biçimi mevcuttu. Tüm yıldızların toplam hareketi onun evrenin uyumu adını verdiği müzikal bir armoni oluşturuyordu.

Doğduğun zaman yıldızların o anda oluşturduğu melodi zihnine en taze, en bilgisiz ve en hassas olduğu anda yani doğum anında yazılır. Yaşamın boyunca bu sana sağlık ve hastalık getirecektir. Doğum anında gerçekleşmiş olan orjinal melodiyle uyumlu bir şekilde yaşarsan sağlıklı olursun. Bu temel müzikal armoniyle olan uyumun kesintiye uğradığı zaman da hasta olursun.

Bu anlamda Paracelcus çok önemli işlere imza atmıştır. O, hiçbir hastaya o kişinin kundalinisini, yani astrolojik doğum haritasını görmeksizin ilaç yazmazdı.

Peki, burada sağlıktan ne kastediliyor?

Sağlığı hastalık üzerinden tanımlıyor oluşumuz talihsizliktir. Sağlık bizim doğamız, hastalık ise doğamızın uğradığı bir saldırıdır. Demek ki sağlığı hastalık üzerinden tanımlıyor oluşumuz oldukça tuhaftır.

Peki, sağlık kavramını olumlu olarak yorumlayacak, yaratıcı bir tanıma nasıl ulaşabiliriz?

Astroloji Hurafe Mi Öze Açılan Kapı Mı?, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatmak amaçlı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor…

Sevgiyle okuyunuz…

Ben’i Sorgula
Kategoriler
%d blogcu bunu beğendi: