Mirdad’ın Kitabı, Mikhail Naimy

Derman arayanlar için bir deniz feneri, sığınmak isteyenlere bir liman… Mirdad’ın Kitabı, milyonlarca okuyucunun yüreğine dokunmuş bu muhteşem hikaye, bir insanın bilincini genişletmenin ve içindekini ortaya koymanın nasıl mümkün olabildiğini gösteriyor. Kitap temelde Mirdad ile öğrencilerinin diyaloglarından oluşuyor.

Sevgi tek mucize işçidir. Görmek için, izin verin , gözün gözbebeği olmasına. Duymak için, izin verin sevginin, kulağın ritmi olmasına...

— Lakin Smith

Merhaba

“Yeniden Okumak” diye bir şey var. Bir kelimenin anlamını bulmak için kitabın satırlarına geri dönmek gerekir; Bütüne yine yeniden varabilmek için. En büyük keyif de yeniden okurken satırların anlamı değişiyor.

2016 yılında yaşamımın en zor sınavına hazırlanırken, çıka gelmişti hayatıma çocukluk arkadaşım Turgay.

Bir gün telefonda sohbet ederken kitap tavsiyesinde bulunmuştu.

Ne kitabı?

Mirdad’ın Kitabı, dedi.,

Mirdad mı? Mirdad kim?

Her şey makro düzeyde hatırlatmaysa; Ankara’lı dostum kitabın içinde hangi hatırlatmayı yapmak istemişti.

Mirdad diye adlandırdığı bu insan hakkında daha çok şey öğrenmek istiyordum. Mirdad’ın Kitabı’nı kitabevinden temin ederek satırlarında yürümeye başladım.

Vaktiyle Nuh‘un Gemisi olarak ünlenmiş mabedin engin ve kasvetli yıkıntıları, Karlı Dağlar’ın Altar (Sunak) Tepesi olarak bilinen o muazzam, mağrur zirvesinde durmaktadır. Geleneklerle bağdaştırdığımızda geçmişi, Büyük Tufan kadar eskidir.

Nuh’un gemisine dair dilden dile dolaşan sayısız efsane vardır, ama bir tanesi var ki; Sunak Tepesi’nin gölgesinde, bir yazımı birlikte geçirme şansı bulduğum o yörenin dağcıları arasında en yaygın olan oydu:

Büyük Tufan’dan yıllar sonra, Nuh ve ailesi ile ailesinden gelenler Karlı Dağlar’a doğru sürüklendiler ve orada bereketli vadiler, gür akarsularla olabilecek en ılıman iklimle karşılandılar. Oraya yerleşmeye karar verdiler.

Bence, insanlar büyük Tufan’ı ve onun kötülükler, ihtiraslar ve ahlaksızlar yüzünden ortaya çıkmış olduğunu unutmuş görünüyor. Başka bir gemi olur mu bilmem yaşadığımız bu dünyada her şey mitolojilerde anlatıldığı gibi kendini tekrarlıyorken.

Bizler geçmişin hikayelerini öğrenmedikçe bugün içinde bulunduğumuz durumu kavrama becerisi gösteremeyeceğiz. İyi ki ayna tutan Mirdad’ın Kitabı gibi değerli kitaplar var.

Bölüm 11

Sevgi, Tanrı’nın yasasıdır.

Sevgiyi öğrenebilesiniz diye yaşarsınız. Yaşamayı öğrenebilesiniz diye seversiniz. İnsanın öğrenmesi gereken başka ders yoktur.

Bir insan sevdiğini, sonsuza dek bir olsun diye sevmezse, ne için sever başka?

Ve neyi, kimi sever o zaman? Yaşam ağacından bir yaprak seçip tüm kalbini ona mı akıtmalıdır insan? Peki, ya gövdeyi, dalları ve yaprakları besleyen kök? Kökleri güçlendiren toprak ? Toprağı gübreleyen güneş, deniz ve hava ne olacak?

Eğer bir ağacın üzerindeki tek bir yaprak sizin sevginize bu kadar değiyorsa, ağaç bir bütün olarak ne kadar eder? Bir parçasını bütünden ayıran sevgi, kendini ıstıraba sürükler.

Şimdi diyeceksin bana, “Tek bir ağacın üzerinde bir sürü yaprak var. Bazıları sağlıklı, bazıları hasta ; bazıları güzel, bazıları çirkin ; bazıları kocaman, bazıları küçücük, seçmeyelim de ne yapalım”

Siz yaşam ağacısınız. Kendinizi bölmeyin. Bir meyveyi bir diğerine, bir yaprağı bir diğer yaprağa, bir dalı bir diğerine, ne de bir ağacı toprağına tercih etmeyin. Bir parçasını geri kalanından daha çok sevdiğinizde, işte budur, sizin yaptığınız.

Sevgi yaşamın özüdür…

Bırakın kendini aşmak isteyenler, bir olmak isteyenler ve yeryüzünden demir almak isteyenler binsin bu gemiye.

Tanrı senin kaptanındır , seyir eyle gemim.”

Mirdad’ın Kitabı okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Ben’i Sorgula
Kategoriler
%d blogcu bunu beğendi: