“Atalarımız beyinlerimizin çatılarında yaşarlar, aynı bedenlerimizdeki her hücrenin içinde yer alan sarmal bilgi zincirlerinde var oldukları gibi…”
-Dr. Steven D. Farmer
Merhaba
Bu ifade, atalarımızın mirasının hem fiziksel hem de bilinç düzeyinde bizimle birlikte var olmaya devam ettiğini anlatan güçlü bir metafor. Genetik miras, bedenimizdeki DNA zincirlerinde taşınırken, kültürel ve ruhsal miras ise düşüncelerimizde, inançlarımızda ve davranışlarımızda kendini gösterir.
İyileşme Yolculuğu
“Kişiler gerçeklerle yüzleştiklerinde başlar…” Araştırma yaparken, Dr. Steven D. Farmer‘ın eseriyle karşılaştım. Atalarımızdan gelen karmayı iyileştirme yollarını keşfetmeye davet ediyordu. Bizi sınırlayan sağlıksız aile kalıplarından sıyırarak özgürleştirmemizi ve bize miras kalmış, hatırlanmayı bekleyen, hediyeleri ortaya çıkarmanın yollarını örnekler sunuyordu.
- Aileniz her jenerasyon aynı denemelerden, aynı sıkıntılardan mı geçiyor?
- Atalarınızla nasıl iletişim kurabilirsiniz?
- Kalıtımsal özelliklerinizi ve fiziksel, duygusal ve zihin sağlığınızı bozan niteliklerinizi nasıl iyileştirebilirsiniz?
- Karmik yüklerden arınarak gelecek nesillere nasıl pozitif karma aktarabilirsiniz?
Soruların cevaplarını öğrenebilmek için kitabı internetten sipariş verdim. Birkaç gün sonra kitap elime ulaştığında spiritüel yükselişte, davetin sesini duyan, Mucizeler Kursu eğitimi almış üstat giriş satırlarında şöyle sesleniyordu:
“Atalarınızın etkilerine kendinizi açtığınız zaman, onların size bir şeyler öğretebildiklerini, size rehberlik edebildiklerini, sizi koruyup, iyileşmenize yardım ettiklerini göreceksiniz. Onlar, biz bilmeden cesaret verirler, bizi dinlerler, çağırdığımızda bizi duyarlar, empatik olarak ve derinden bizi anlarlar. Kişiler öldüklerinde, insan olmaya dair ruhsal anılarını unutmazlar. Tüm sevinçleri, kalp sızıları, zevkleri ve hayal kırıklıklarını daha geniş bir ruhani bakış açısıyla hatırlarlar.”
–A Course in Miracles (Mucizeler Üzerine Bir Ders)
Atalarınızın size nasıl yardım ettiğini öğrenmenin yanı sıra, sizin onlara nasıl yardım edebileceğinizi de öğreneceksiniz. Kişiler, ruhlar dünyasına geçerken, hayatlarındaki iyileşmemiş duygusal, zihinsel ve fiziksel yaralarını da sonraki boyuta taşıyabilirler. Ölüm sonrasındaki gelişimlerine devam edebilmeleri için, onların bu yaralarını iyileştirmelerine yardımcı olabilirsiniz. Siz yardım ettikçe, bunun sadece kendinizi değil gelecek nesilleri de nasıl pozitif bir biçimde etkilediğine şahit olacaksınız ve bu sayede gelecek nesiller ailenizden gelen sağlıksız kalıpları devam ettirmemiş olacaklar. İyileşme isteğiniz sayesinde atalarınızın da kendi ruhsal gelişim yollarında nasıl daha rahat ve hızlı hareket ettiklerini ve onların da kendi atalarından kalan yüklerini serbest bıraktıklarını göreceksiniz.
Karma Kelimesinin Anlamı Nedir?
Karma kelimesi Sanskritçeden gelir ve eylem, iş anlamındadır. Hinduizm ve Budizm’de ise hareketlerinizin, bu hayatta ya da bir başka reenkarnasyonunuzda, size iyi ya da kötü şekilde geri dönmesi anlamında kullanılır. Ayrıca, yazgı ya da kader anlamlarını da taşır. Bu bağlamda, atalardan gelen karma, fiziksel, duygusal, davranışsal ve zihinsel özelliklerin ve niteliklerin, pozitif hayatın ve negatif hayatın atalarınızdan miras kaldığı ve bu özellikleri DNA’larınızda ve ruhunuzda taşıdığınız anlamına gelir.
Atalardan gelen karma kalıcı olarak içinize yerleşmiş bir olgu değildir, azim ve sabırla üzerinde çalışıldığı takdirde değiştirilip, iyileştirilebilir. Sadece değişime ve iyileşmeye istekli olmanız gereklidir. A Course in Miracles (Mucizeler Uzerine Bir ders) der ki: “İyileştiğim zaman tek başıma iyileşmiş olmam.” (Ders 137).
Kitabın Amacı
Bu kitapta, kültürlerin ne şekilde atalarıyla özdeşleştiklerine ve günlük hayatlarında içsel olarak atalarıyla nasıl bağ kurduklarına dair örnekler göreceksiniz.
Ataların onurlandırılması ve yaşayanların hayatlarında ruhsal güçler olarak kabul edilmeleri inancı dini doktrinler tarafından saptırılmıştır. Atalara saygı duyma görüşü de (ironik bir şekilde “Yeni Çağ” olarak adlandırdığımız diğer eski geleneklerde olduğu gibi), Tanrı ile direkt irtibat halinde olmanın şeytanın ya da kafirlerin işi olarak kabul edilmesi gibi hiçe sayılmıştır. Bunun aksini düşünmek, yapmak ise daha az gelişmiş zümrelerce yobazlık olarak görülmüştür. Böylece Batı kültüründe, atalarımızın var olan ve bize yakın birer ruhani güç olduğu fikri sekteye uğramıştır.
Çağımızda, atalarımızla olan ilişkimizin varlığını kabul etmek ve onu geliştirmek şimdiye kadar olduğundan çok daha önemli ve hatta hayati bir meseledir. Gelişimimizin bu evresinde, içinde yaşadığımız fiziksel dünyayı hareket ettiren yaşam gücü ile bağlantıda olmak ve onu takdir etmek için gözlerimizi, zihinlerimizi ve kalplerimizi açmak, görülen ve görülmeyen tüm varlıklarla olan yakın bağımızı deneyimlemek üzere çağrılıyoruz. Doğal yaşamla olan ilişkimizi gözden geçirmemiz gerektiği, ruhlarımızın amacına hizmet etmeyen ve evrensel birliğin, insanların, hayvanların, bitkilerin; dünyanın tüm çocuklarının yararına olmayan tutum ve davranışlardan kendimizi özgürleştirmemiz gerektiği bize hatırlatılıyor.
İnsan bilincindeki bu hızlı değişimde ilerlerken ve dünyada dramatik değişiklikler olurken, bizden önce bu yolları yürümüş olanlardan bir şeyler öğrenebiliriz. Manevi inancınız ve ibadet şekliniz ne olursa olsun, atalarınızdan gelen mirasınızla bilinçli olarak bağlantı kurmak ve onları hayatınızın bir parçası haline getirmenin zamanı gelmiştir. Dünyayla olan ilişki dengesini düzeltmemizde en büyük yardımcı bizden öncekilerdir. Onlar gelecek nesiller için endişe duydukları için bize yardım etmek istiyorlar. Dünyadaki bu dengenin bekçileri olacak olan yeni nesilleri korumalıyız.
Siz almayı kabul ettiğiniz sürece, ruhsal rehberler çok farklı yol ve şekillerde sizin önünüze çıkacaklar. Bazen başmelekler olarak, bazen boyut değiştirmiş ustalar olarak, bazen ruh hayvanları olarak bazense ruh bitkileri olarak çok çeşitli ve çok farklı şekillerde rehberlik alacaksınız. Ruhsal rehberliği alma şekliniz ne olursa olsun, atalarınızdan gelen yardımla, hayat yolunda daha kolay ve daha güvenli yürüdüğünüzü göreceksiniz. Onlar insan formunda yaşamamın nasıl bir his olduğunu hatırlıyorlar ve şu anda size yardım edebilecek çok daha geniş bir bakış açısına sahipler.
Eğer bazen bu dünyadan göçmüş bir yakınınızın sizinle irtibat kurmaya çalıştığı hissine kapılıyorsanız ya da birisi öldüğünde ne olduğunu merak ediyorsanız bu kitapta yazılanları etkileyici bulacaksınız ve bir o kadar da size yardımcı olacak. Eminim ki, bu kitapta yazılanlar ruhsal gelişiminize katkıda bulunacağı gibi, ölüm hakkında ve ruhların gelişimi hakkında daha huzurlu düşüncelere sahip olmanızı sağlayacak. Daha da önemlisi atalarınızın varlığım bilecek ve hissedeceksiniz.
Kitabın içerisinde atalarınızla iletişim kurmaya başlamanıza yardımcı olacak bir sürü egzersiz bulacaksınız. Öncelikle kitabı baştan sona dikkatlice okumanızı öneririm. Okurken, uygulamak istediğiniz egzersizleri not alın ve kitabı bitirdikten sonra her bir egzersizi zaman ayırarak uygulayın. Kitaba başlarken bir günlük edinin ve okudukça düşüncelerinizi, fikirlerinizi ve özellikle egzersizler sırasındaki deneyimlerinizi günlüğünüze yazın.
“Atalarımız bizleri seven yardımsever ruhlardır. Siz onların mirasısınız ve onlar kendi nesilleri için en iyisini istiyorlar. Atalarımızın diğer dünyadaki kendi gelişimleri, bu dünyada yaşarken bitiremedikleri işlerin tamamlanması, kötü davranışlarının ve kötü düşüncelerinin telafi edilmesiyle mümkündür.” -Makhosın Petros Hezekıal mtshalı, zulu şamanı
Üç Tip Ata
Thich Nhat Hanh, “Şu An Harika Bir An” eserindeki bu alıntı öğretilerindeki en derin temalardan birine dokunuyor: bağlılık ve süreklilik. Zen ustası burada yalnızca biyolojik bir gerçekliği değil, varoluşsal bir farkındalığı işaret ediyor.
“Avucunuzun içine dikkatlice bakarsanız, kendi ailenizi ve tüm nesebinizi görebilirsiniz. Şu anda hepsi hayatta ve varlar. Her biri sizin bedeninizde varlıklarını sürdürüyorlar. Siz, tüm insanların her birinin devamısınız.” –Thich Nhat Hanh
Bu söz, bireyselliğin ötesine geçen bir birlik bilinci sunar. Senin bedenin, yalnızca sana ait değil—binlerce yaşamın yankısıdır. Ve bu farkındalık, yalnızca geçmişi onurlandırmak değil; şimdiki anı kutsamak anlamına gelir.
Kendi yüzünüzün özelliklerini yakından ve dikkatlice inceleyin, sonra kendinizi anne babanızla ve hatta mümkünse büyükanne ve büyükbabanızla karşılaştırın. Anne ve babanıza, büyükanne ve büyükbabanıza benzeyen özellikleri ya da onlarda olan hastalıkları taşıdığınızı fark edebilirsiniz. Ailenizin sizin içinizde, hem DNA’nızda hem de ruhunuzda yaşamaya devam ettiğine dair oldukça fazla kanıt vardır.
Ataların ya da ataların ruhunun ne olduğuna dair çok çeşitlik görüşler vardır ancak herkesin hemfikir olduğu nokta terimlerin ölmüş ve diğer tarafa, sadece perdenin diğer tarafına geçmiş olanlara ait olduğudur. Birçok insan atalarının biyolojik olarak bağlı olduğu kişiler olarak görür ve bu tamamen doğrudur; ancak atalarınızla soyunuz haricinde de bağlantınız olduğu savını düşünmelisiniz.
Başlangıç Olarak Üç Tip Nesebiniz Atanız Olduğunu Düşünelim
1. Biyolojik Atalarımız: Nöro-anatomist Jill Bolte Taylor, My Stroke of Insight (İçgörü Felcim) isimli kitabında, insanların gen dizilimlerinin % 99.99 oranında tıpatıp aynı olduğunu söyler. Bu da demek oluyor ki DNA’larımızın sadece % 0.01 oranlık bir bölümü birbirimiz arasındaki farklılıkları içeriyor (My Stroke of Insight/İçgörü Felcim, 15). O kadar doğru bir tespit ki,.. Hangi etnik ya da kültürel geçmişe sahip olursak olalım birbirimizden farklı olduğumuzdan daha çok, aynıyız. Vücut yapınız, yüz özellikleriniz, ten renginiz bunlar ve bunlar gibi bir çok faktör mucizevi bir şekilde bir araya gelerek sizi oluşturuyor. Bu gezegen üzerindeki hiçbir insana benzemiyorsunuz fakat nasıl bir çelişkidir ki DNA’mız yoluyla diğer tüm insanlarla bağlantılısınız. % 0.01 oranındaki farklılıkların bazı özelliklerini daha iyi anlamak için en yakın atalarınız olan anne, baba, büyükanne ve büyükbabanıza bakabilirsiniz. Hem genetik hem de spiritüel olarak en çok bizden önceki son üç jenerasyonla güçlü bağlarımız vardır. Büyük ihtimalle bu kişilerin bir kısmını onlar hayattayken tanıma şansımızda olmuştur. Büyük büyük babanız gibi daha önceki nesilleri şahsen tanımamış olsanız da, onlar hakkındaki hikayeleri muhakkak dinlemişsinizdir.
Size en yakın olan üç nesille daha yakın biyolojik bağlantılar içerisinde olsanız da, birkaç nesil daha geriye gittiğinizde gen havuzunun giderek genişlediğini görürsünüz. Kendi anne ve babanızla başlayarak, atalarınızın sayısı her nesilde ikiye katlanır. On nesil öncenizde sizinle bağı olan 1.024 atanız olduğunu görürsünüz. Eğer yirmi nesil öncesine giderseniz, 1.048.576 atanız olduğunu keşfedersiniz. Hatta eğer yeterince geçmişe gidebilirsek, hepimizin ortak bir soyu paylaştığını görebiliriz. Ne de olsa hepimiz aynı gen havuzunda başladık. Her ne kadar genlerimiz açısından bize yakın olan nesillere benziyor olsak da, karakterimizin ve kişiliğimizin oluşmasında etkili başka faktörler de bulunmaktadır.
2. Bölgesel Atalarımız: İkinci tip nesep ise aynı coğrafi bölgeyi paylaştığımız atalarımızdır. Onlar toprak ruhları olarak ya da yaşamış oldukları toprakları koruyan rehber ruhlar olarak ortaya çıkabilirler. Bazı kültürlerin inanışına göre, büyükler en eski ataların ruhları, dünyada yaşamış olan varlıklar olarak kendilerini ifade ederler. Mesela bir meşe ağacı sadece bir meşe ağacı değil, İrlanda ve İrlanda halkına güçlü bir şekilde bağlı olan eski bir ruhtur. Rüzgar, artık sadece bir rüzgar değil çok sevdiğiniz ve kaybettiğiniz babanızın sesidir. Bu topraklarda bizden önce yaşamış olan birçok insan vardır. Günümüzün son derece hareketli olan toplumlarında birçoğumuz biyolojik soyumuzun yaşadığı topraklarda yetiştirilmedik. Bu sebeple, bölgesel atalara saygı duymak ve onları onurlandırmak çok önemlidir. Onlar gerek görünmez varlıklar olarak gerekse de birisinin fiziksel özellikleri olarak karşımıza çıkabilirler. Biz farkında olsak ta olmasak da onlar bizi etkiliyorlar.
Bölgesel atalara olan saygınızı göstermek ve onları onurlandırmak için öncelikle onların varlığını kabul etmeniz gereklidir. Rehberlikleri için, üzerinde yaşadığınız toprağı ve bu toprağın üzerindeki insanları korudukları için bölgesel atalara ve inandığınız diğer ruhsal varlıklara teşekkür edin.
3. Ruhsal Atalarımız: Hepimizin hatta bizden önce dünyada yaşamı olanların da ruhsal olarak birbiriyle bağlantıda olduğu kanıtlanmış bir gerçektir. Fakat bu bölümde, bizim amacımız belirli bir ruhsal ata ile bağlantıya geçmektir. Kendi doğup büyüdüğünüz topraklar dışında başka bir yere başka bir kültüre karşı güçlü bir çekim hissedersiniz. Bazen bu duygularınız o kadar baskın olur ki içgüdülerinizi takip etmek istersiniz ve nedenini bilmeksizin sadece içgüdülerinize güvenerek farklı kültürlerle ve bu kültürden kişilerle olan ilişkilerinizi geliştirirsiniz. Ruhsal gelişiminiz ilerledikçe, farklı toprakların ruhsal rehberlerinden rehberlik aldığınızı görürsünüz. Böylece, bu ruhsal ata ile aranızda güçlü ve yararlı bir bağlantı oluşur.
Aile Sırları
Aile tarihinizin gizli yerlerinde sırlar bulabilirsiniz. Kültürel ve toplumsal yasaklamalardan ötürü ailelerin bu yönleri ve bu yönlerle ilgili duygular genellikle bastırılmıştır. Bu sırların itiraf edilmesini ve ortaya dökülmesini engelleyen hatırı sayılır bir mahcubiyet duygusu vardır. Bu sayede sırlar ailenin diğer fertleri içinde toksik bir hal alır.
Aile Sırlarının Dört Derecesi
“Aileler, sırları kadar hastadır…”
Bu cümle, Bradshaw’ın aile sistemlerine dair temel görüşünü özetler: bastırılan, konuşulmayan, inkâr edilen her şey—nesiller boyunca aktarılır. Ve bu sırlar, yalnızca bireyleri değil, tüm aile dinamiğini şekillendirir.
John Bradshaw, yapısında bozukluk olan bir ailenin içinde büyümenin neticesinde hasar görmüş olan herkesin iyileşmesine yardımcı olacak bilgiler sunan birçok kitabın yazarıdır. “Family Secrets” (Aile Sırları) isimli kitabında Bradshaw, aile sırlarının dört kategorisinden bahseder.
- Açık Ama Konuşulmayan Sırlar: En toksik olanıdır ve bir kurbanlığı içeren ölümcül sırları barındırır. Cinayet, saldırı, işkence gibi kriminal tecavüz, ensest ilişki ve taciz gibi cinsel suçlar kategoriye girer.
- Bastırılmış ve Bilinçdışı Sırlar: Moral bozucu ve ölümcül olmasa bile tehlike arz edici durumlardır. Bu kategori madde bağımlılıkları yeme bozuklukları, eylem bağımlılıkları (seks bağımlılığı, sevgi , bağımlılığı, yeme bozuklukları ve kumar bağımlılığı gibi) ile evlat edinilme ve ailevi durumlar ile ilgili durumlarda oluşan kişilik bozukluklarını içerir. Bu gibi sırlarla yüzleşmek en iyi çözüm olsa da, bu durum her iki tarafta da geri tepebilir.
- Taşınan Sırlar (Aktarılan Yükler): İlk iki dereceden daha az olmakla beraber üçüncü derecenin toksiklik boyutu da, kişisel hak ve sınırları ihlal edebilecek durumlar içermesi sebebiyle oldukça zarar verici neticeler doğurabilir. Aile sırları güvensizlik oluşturur ve fertler arasındaki iletişimi sekteye uğratır. Sırlar açığa çıktığında bir taraf incinebilirken diğer tarafta duygusal olarak etkilenebilir. Aile bağlarının karışması (bireylerin rollerinin şaşması ve kişilerin sınırlarını aşması), eşlerden birisinin eşcinsel olması ve bunu gizlemesi gibi evlilik içerisindeki sırlar, sadakatsizlik, saklı kalmış kırgınlıklar, duygusal/zihinsel hastalıklar ve ölüm ya da bir hastalığın inkar edilmesi gibi çeşitli durumlar üçüncü dereceyi oluşturur.
- Koruyucu Sırlar (İyi Niyetli Gizlemeler): Derecenin toksiklik boyutu sıkıntılıdır ancak tüm dereceler içinde en az zararlı olanıdır. Dördüncü derece durumlarla yüzleşildiğinde sadece sırrı saklayan taraf duygusal bir sıkıntı içerisine girer. Bu kategori utanç, suçluluk, endişe, depresyon ve bedeninden utanma, topluma aykırı olma, spiritüel/dini krizler gibi kültürel utançlar gibi olgulardan oluşur.
“Açığa çıkan sır, artık bir sır değildir. Artık iyileşmeye dair bir bilgidir.” –John Bradshaw
Bu sırlar saklı kaldıklarında eninde sonunda diğer kişilere yansıtılırlar ya da Jeremy’nin bilinçsiz olarak babasına benzer bir yoldan gitmesi gibi, gelecek nesillere aktarılırlar. Aile sırlarının zehirli etkisi nesiller boyunca ailenin içerisinde kalabilir ve iyileştirilmediği zaman genellikle birden fazla kişiyi etkiler.
Atalarımızdan gelen bu tip bir karmayı iyileştirmek için çok sayıda araç vardır. Genellikle de iyileşme yolculuğu, kişiler gerçeklerle yüzleştiklerinde başlar. Sırlar açığa çıktığında, onların aile bireyleri üzerindeki etkilerini serbest bırakmak için bir fırsat doğar ve böylece gelecek nesiller bu yüklerden kurtulmuş olurlar.
Karanlık Kanun Nedir?
Karanlık kanun, atalarımızdan bize aktarılan—çoğu zaman farkında olmadan taşıdığımız—kendini tekrar eden enerji kodlarıdır. Bunlar, kişinin seçimlerini sabote eden, özgürleşmesini engelleyen ve kendini değersiz, yetersiz, suçlu ya da terk edilmiş hissetmesine neden olan gölge inançlardır.
“Ben her şey yolunda giderken mutlaka bir şey bozulur.” “Sevgi bana pahalıya patlar.” “Herkesin yükünü ben taşırım.” Bunlar birer düşünce gibi görünse de aslında enerjisel kontratlardır.
Karanlık kanunlarınız hakkında hiç düşündünüz mü? Karanlık kanun, derinlerdeki güvensizlikleri ortaya çıkartarak sizin potansiyelinizi sınırlandıran EGO’nun gölgede kalan yanıdır. Hayatınızı idare eden bir güç haline gelebilmesi sebebiyle kanun olarak adlandırılır. Karanlık kanunlar atalarınızdan size geçen karmanın sonucudur Ve genellikle, size en yakın olan bir ya da iki atanızın da taşımakta olduğu benzer bir karanlık kanun vardır.
Sizin bilincinizin enerjisi atalarınızın enerjisi ile birbirine dolanmış vaziyettedir ve aynı zamanda hepinizin enerjisi, evrenin her yönüne uzanan enerji hatlarından oluşmuş daha büyük bir bilinç alanının parçasıdır. Bağlantı kurabilmek için öncelikle bu konuya odaklanarak niyet etmeniz ve rahat ama uyanık bir meditasyon durumunda konsantre olmanız gerekir.
Karanlık Kanunla Nasıl Yüzleşilir?
- Niyet Et: İçsel sessizlikle “Görmeye hazırım” de.
- İzle: Hangi inançlar seni kısıtlıyor? Hangi duygular süreklilik gösteriyor?
- Kökenini Sor: “Bu bana mı ait, yoksa ailemden mi geldi?”
- Ritüel Yap: Yazıya dök, yak, bırak. Atasal bağın frekansını değiştir.
- Şefkatle Sahiplen: Bu senin suçun değil—senin çözmen gereken hediyen.
Genlerinizi Değiştirmek : Toksinden Tövbeye, Düşünceden Ruhsal Kodlara
Fiziksel beden yalnızca biyolojik bir yapı değil—içinde duygusal ve enerjisel kalıntıların da barındığı bir taşıyıcı. Bu kalıntılar, sinir sisteminin elektriksel sinyallerini ve hücresel iletişimi bozar; iyileşmeyi yavaşlatır.
Vücudunuzda biriken her türlü toksin ve zehir yine sinir sisteminiz, hücreleriniz ve dokularınız arasındaki iletişimi etkileyen nedenlerdendir. Lipton ve Bhaerman‘ın dediği gibi:
“Herhangi bir nedenle değişen sinyaller, normal davranış ve işlevleri değiştirerek hastalığa neden olabilir.” –Lipton ve Bhaerman
Lipton’un vurguladığı gibi, hücreyi yöneten şey DNA değil—algılanan çevresel sinyaldir. Ve bu sinyalin en güçlü belirleyicisi: düşünceler. Yanlış inanç → yanlış sinyal → yanlış davranış → hastalıklı sonuç.
Hastalığı tetikleyen ve üzerinde çok ciddi etkileri olan üçüncü ve en önemli unsur düşüncelerdir. Sağlığınız, sinir sisteminizin çevresinden aldığı bilgileri doğru algılayabilmesini ve bunları yaşamsal davranışlara olması gereken şekilde uyuşmayabilmesine bağlıdır. Sinyallerin yanlış algılanması ve yaşamsal davranışlarınızı yanlış etkilemesi hayati tehlikeler taşır. İnanması güç olsa da yanlış algılanan düşünce ve inançlar ölümcül neticelere sahip olabilirler.
Taşıdığımız atasal karmaya ve kim olduğumuza dair bir etken daha bulunmaktadır. Ruhunda kendine ait bir kodlaması olduğunu idrak ederek ruhun doğasına baktığımızda atalarımızla daha derin bir bağ olduğunu keşfederiz.
Yapılması gereken, mümkün olduğu kadar ruhunuzun amacıyla uyum içinde olmaktır. Bunu başka bir şekilde ifade etmek gerekirse; ruhunuz kaderinize ve amacınıza uygun olan yönde size rehberlik etmek istemektedir ve sizin göreviniz bu çağrıya kulak vermektir. Siz farkında olsanız da olmasanız da ruhunuzun yapmış olduğu bir seçim var. James Hillman, “İçinde bulunduğum koşullar, bedenim ve hatta lanet ettiğim ailem bile ruhum’un seçimlerinin neticesi ve ben bunu unuttuğum için anlamıyorum” der.
Hillman, ayrıca ailemizin etkisiyle geliştiğimiz ve oluştuğumuz yönündeki toplumsal inancın bir yanılgı ve çok kısıtlı bir algılayış şekli olduğunu savunmakla kalmayıp, tarihte çok geriye uzanan bir takım güçler tarafından değiştirildiğimizi ve atalarımızın bu değişimde önemli rolü olduğunu savunuyor. Hillman, ister doğanın bir parçası olsunlar isterse kan bağımız olan atalarımız olsun hepsinin onurlandırılması gerektiği inancını savunuyor.
Önce Kendine Şifa Ver
Herhangi bir yöntemle siz kendinizi iyileştirdikçe, atalarınız ve gelecek nesiller de bu iyileşmeden etkilenirler. Bu sebeple, duygusal, zihinsel, fiziksel ve ruhsal hastalıkları iyileştirirken modern şifa yöntemleri ile çalışmak önemlidir. Uzun yıllar bir psikoterapist olarak, çalıştıktan sonra, duygusal bozuklukları iyileştirmekte psikoterapinin önemli bir rolü olduğunu söyleyebilirim. Bilinçsiz olarak ataların gelecek nesillere etki etse bile, bu tip tedavilerin odağı kişinin bireysel olarak iyileşmesidir. İyileşmek için hangi yöntemi kullanırsanız kullanın, bundan başkalarının da faydalanacağına emin olabilirsiniz.
İyileşmemekte ısrar eden fiziksel bir durumla karşılaştığınızda olası tedavi seçeneklerini değerlendirmek için güvenilir bir tıp doktoruna gözükmenizde fayda vardır. Batı tıbbının güvenilir bir çözüm olduğu yönünde hep şüphelerim olmuştur. Bu sebeple her zaman doktorlarımı dikkatlice seçer ve bana verdikleri ilaçları almadan önce hep bir ön araştırma yaparım. Bununla beraber, bir doğal tedavi uzmanına gözükmeyi ve önerdiği destekleyici doğal ilaçları almayı da hiçbir zaman ihmal etmem. Danıştığınız kişi ister bir doğal tedavi uzmanı olsun ister bir tıp doktoru olsun, bu kişilere tamamen teslim olmak yerine onları birer danışman olarak görmeniz en iyi yaklaşımdır.
“Bu dünyada kendi hayatlarımızda değişiklik yaptığımızda bu değişiklik geçmişteki ve gelecekteki herkesi etkiler…” –Hollister Rand
Bu hayata gelirken beraberimizde, bizim bu dünyadaki, atalarımızınsa göksel boyuttaki gelişimini engelleyebilecek olan bir karma koleksiyonu ile geliyoruz. Fakat bununla beraber atalarımızla beraber ve doğrudan atalarımızı iyileştirme kapasitesiyle de birlikte doğuyoruz. Bu durum atalarımızın kendi spiritüel evrimlerinde gelişmeye devam edebilmelerine ve sonraki hayatta ilerlemelerini engelleyen her türlü yükten kurtulabilmelerine olanak sağlıyor.
Bir Eski İle Nasıl Tanıştım
“Sakin bir şekilde çok şey hakkında konuştu: anlattıklarının bazıları daha önceden ortaya çıkmış olan şeylerin görüntüsüydü, hayata dair görüntülerdi, ölüm anından sonrasına dair görüntülerdi ve diğer boyuttaki eterik gerçekliklerdir. Gecenin ilerleyen saatlerinde gökyüzüne baktık ve Ülker Yıldız Kümesini elimle işaret etmemi sağlayarak ”İnsan bilinci işte oradan geliyor.” dedi. Ayrıca, benim aldığım gibi psikoaktif bitkilerin insanların zaten sahip oldukları özdüşümsel algılarını uyardığını ve bu algıların tohumlarının uzaydan dünyaya geldiğini de anlattı.” –Dr. Steven D.Farmer
Sağlıksız Aile Döngülerinden Kurtulun, Atalarımızdan Gelen Karmayı Şifalandırmak, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. Bu kitap bireylerin geçmişten gelen karmik yükleri nasıl dönüştürebileceğini ve sağlıksız aile döngülerinden nasıl kurtulabileceğini ele alan önemli bir eserdir2. Günümüzde bu kitap, kişisel gelişim, ruhsal şifa ve aile bağlarının anlaşılması açısından büyük bir değer taşımaktadır.
- Aile Karmasının Etkileri: Kitap, atalarımızdan miras kalan bilinçaltı kalıpların hayatımızı nasıl şekillendirdiğini ve bu döngüleri nasıl kırabileceğimizi anlatıyor.
- Ruhsal Şifa ve Dönüşüm: Dr. Farmer, atalarla bağlantı kurarak geçmişin negatif etkilerinden özgürleşmenin yollarını sunuyor.
- Kalıtımsal Travmaların Üstesinden Gelmek: Kitap, fiziksel, duygusal ve zihinsel sağlığımızı etkileyen kalıtımsal faktörleri nasıl iyileştirebileceğimizi açıklıyor.
- Gelecek Nesillere Pozitif Karma Aktarmak: Karmik yüklerden arınarak, gelecek nesillere daha sağlıklı bir bilinç aktarılabileceğini vurguluyor.
Bu eser, atalarımızın bilgeliğine erişerek kendi ruhsal yolculuğumuzu daha bilinçli bir şekilde yönlendirmemize yardımcı oluyor.
Dr. Steven D.Farmer : Ruhun Diline Kulak Veren Bir Şifacı
Dr. Steven D. Farmer, modern psikoterapi ile kadim şamanik bilgeliği birleştiren nadir ruhsal rehberlerden biridir. Onun yaşamı, yalnızca akademik başarılarla değil—ruhun çağrısına kulak vererek dönüşen bir yolculukla şekillenmiştir.
Akademik Temeller ve Psikoterapi Yılları: California Üniversitesi’nde psikoloji eğitimi aldıktan sonra, Chapman Üniversitesi’nde danışmanlık psikolojisi üzerine yüksek lisans ve Madison Üniversitesi’nden doktora derecesiyle mezun oldu. Dr. Steven D.Farmer, lisanslı bir psikoterapist, şaman pratisyeni, ruh şifacısı, uluslararası bir konuşmacı ve rehberdir. Kendisi bizleri, atalarımızın bulunduğu boyutu, dünya üzerindeki gelmiş geçmiş tüm kültürler arası benzerlikleri ve bu kültürlere ait tüm bilgilerin DNA’larımızda kayıtlı olmasının, hayatın zorlukları karşısında verdiğimiz tepkileri nasıl etkilediğini geniş bir bakış açısıyla keşfetmeye davet ediyor. Her birimizin, şu anda yaşadığı hayatı etkileyen bir soyağacı var. Dr. Farmer, geçmişi serbest bırakarak daha dengeli, anda ve daha enerjik yaşayan insanlar ve nesiller haline gelebilmemizin yollarını anlatıyor.
Şamanik Uyanış ve Ruhsal Dönüşüm: Zamanla klasik psikolojinin sınırlarının ötesine geçerek, şamanizm, nefes çalışmaları, enerji psikolojisi ve travma iyileştirme gibi alanlarda derinleşti. Bu süreçte yalnızca bir terapist değil—bir ruhsal rehber, bir şamanik uygulayıcı hâline geldi.
“Hayvan ruh rehberleri, ataların sesi ve doğanın bilgeliği… Hepsi içimizde yankılanan kadim bir dili hatırlatır.”
Eserleri ve Öğretileri:
Dr. Farmer, dünya çapında tanınan birçok kitabın ve oracle kart destesinin yazarıdır. En bilinen eserleri arasında:
- Animal Spirit Guides Hayvan ruhlarıyla bağlantı, doğa rehberliği
- Earth Magic Dünya elementleriyle ritüel ve şifa çalışması.
- Healing Ancestral Karma Atalardan gelen enerjilerin dönüştürülmesi
- Sacred Ceremony Kutsal ritüel tasarımı ve uygulama
- Messages from the Ancestors Oracle Cards Atalardan gelen sezgisel mesajlar
Bu eserlerde doğayla, atalarla ve hayvan ruh rehberleriyle kurulan bağın, bireysel şifaya nasıl dönüştüğünü anlatır.
Yaşayan Bir Öğreti: Dr. Farmer, yalnızca yazmaz—yaşatır. Atölyelerinde, danışmanlıklarında ve çevrim içi rehberliklerinde katılımcılara yalnızca bilgi değil, enerji aktarımı sunar. Bugün Oregon’da doğayla iç içe bir yaşam sürerken, şarkı söylemek, doğada yürümek ve ruhsal rehberlik sunmak onun günlük ritüellerinin bir parçasıdır.
Onun Yolculuğu Ne Anlatıyor? Dr. Steven D. Farmer’ın hayatı, bize şunu fısıldar:
“Şifa, yalnızca bilgiyle değil—doğayla, ruhla ve sezgiyle kurulan bağla gelir.”
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgi’yle okuyunuz…



Yorum bırakın