Okumayı öğrenmek sanatların en gücüdür. Hayatımın seksen yılını bu işe, doğru dürüst okumayı öğrenme işine verdim, yine de kendimden memnun olduğumu söyleyemem.

— Emin Özdemir

Merhaba

2018 yılı İstanbul ziyaretim. Hastane de yorucu saatlerin ardından, eve dönüş yolunda cadde üstündeki sahaf da beni bekleyen iki güzel kitap “Okuma Sanatı ” “Yazı ve Yazınsal Türler”.

Okumayı öğrenmek sanatların en gücüdür…

Türü ne olursa olsun her yazı ya da kitap belli bir okur kesimine seslenir. Bu yolla yazar, okurlarına sesini duyurmak, iletisini göndermek ister. Bunun için de yazı ve yapıtını biçimlendirirken dilin kendisine sunduğu olanaklardan yararlanır; kimileyin de bunlarla yetinmez kendisi birtakım yeni olanaklar yaratır; yeni dilsel düzeyimlere yönelir. Böylece somut bir metin kor ortaya. Sesini de, iletisini de ortaya koyduğu metnin dokusuna sindirir. Okuma, metnin dokusuna sindirilmiş olan bu ses ve iletinin, okurlarca alımlanmasıdır bir bakıma. Bu yönüyle bir ucunda yazarın bir ucunda da okurların bulunduğu iletişimsel bir etkinliktir.

İletişimsel her etkinlik gibi, okuma da kimi bilgi ve beceriler gerektirir. Bu bilgi ve beceriler nelerdir? Metinlerin türsel ve yapısal özelliklerine göre nasıl bir değişkenlik gösterir? Daha doğrusu okuma ediminin gerektirdiği bilgi ve beceriler, metin içi, metin dışı hangi öğeler üzerinde yoğunlaşırsa, okurla yazar arasında eksiksiz bir iletişim kurulabilir?

Kitap, beş bölüm olarak düzenlenmiştir. İlk iki bölümde okumanın yaşamımızdaki yeri ve işlevselliği; okuma edimini oluşturan temel öğelere üzerinde durulmuştur; bilgi ve yaşantı evrenimizi zenginleştirmedeki yeri vurgulanmıştır.

Üçüncü ve dördüncü bölümler, denilebilir ki kitabın gövdesini oluşturmaktadır. Başlıca okuma türleri belirleyici nitelikleriyle açıklanmış, bu türlere bağlı, olarak da yöntemler örneklerle gösterilmiştir.

Son bölüm seçme kitap listeleriyle ilgilidir. Kitap listelerinin hangi gereksinimle hazırlandığı, bunların değişmez, demirbaş bir nitelik taşımadığı belirtilmiştir. Öte yandan okuma izlencesini yapacak okurlara kılavuzluk amacıyla seçme kitap listelerinden ve başka kaynaklardan yararlanılarak okunulacak kitap adlarıyla ilgili yeni bir okuma listesi düzenlenmiştir bu bölümde.

Bir yandan okuma sürecinin ilke ve yöntemlerini gösteren bir kılavuz kitap, bir yandan da “okuma üzerine okuma kitabı” olmuştur.

Okuma edimi çok yönlü bir çaba ister okurdan. Bu çabanın yönünü ve boyutlarını belirlemeye “nasıl okumalı- neler okumalı” sorularını yanıtlamaya yardımcı olacaktır bu kitap. Yazılış amacı da budur işte…

Okuma Sanatı, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yazın Ve Yazınsal Türler

“Sanatçı, güzel şeylerin yaratıcısıdır. Sanatın amacı, sanatı ortaya çıkarıp sanatçıyı gizli tutmaktır. Eleştirmen, güzel şeylere dair izlenimini başka bir biçime veya yeni bir malzemeye çevirebilen kişidir.”

Doğadaki varlıkları türlendirip adlandırırken bir gerçeğin ayrımına varmıştır insanoğlu; Değişme doğanın temel yasasıdır. Bitki olsun, hayvan olsun bu yasaya uymak zorundadır; varlığını koruyabilmesi, sürdürebilmesi de buna bağlıdır. Her varlığın son biçimini alması uzun bir evrimleşme süreci sonunda olmuştur. Bu yönden doğadaki türler arasında evrimsel ve dönüşümsel bir bağlantı vardır.

Evrim kuramı diye adlandırılan bu olgu, insan düşüncesinde çiçeklenmelere, yeni açılımlara yol açmıştır. Bir varsayım olarak yazınsal türler için de düşünülmüştür. Bu düşünüşe göre yazınsal türlerin gelişim serüveniyle canlı türlerinki arasında bir özdeşlik vardır. Her yazınsal tür, bir canlı gibi doğar; gelişme ve yetkinleşme evresinin doruğuna çıkar; sonra da yavaş yavaş, ya çevresel ve içsel etkilerle başak bir türe dönüşür, ya da yazın haritasından silinip gider.

Kitabın ana ereği, insanoğlunun düşünce ve duygusunu biçimlendiren, doğal dili gerçek olarak kullanan türlerin tümünü nirengi noktalarıyla tanıtmaktır. Gazete ve dergi yazılarından bilimkurgusal ürünlere değin her anlatı, tür bağlamı içinde düşünülmüştür. Açıklayıcı, betimleyici bir yöntemle türlerin üzerinde durulmuş; bunların ayırıcı yönleri aktarma ve alıntılamalarla örneklendirilmiştir. Böylece okuyucu bu örneklerin aracılığıyla bir yandan insan düşüncesinin gelişmesi ve ilerlemesi doğrultusunda çiçeklenen değişik dilsel ürünlerle karşı karşıya gelecek; bir yandan da bunlardaki açılımları yeni deneyimleri görecektir.

Her yazı ya da yazınsal yaratı, insanoğlunun düşünce ve duygu evrenini zenginleştirmeyi amaçlar. İster bilgilendirmeyi amaçlasın, ister yaşantı kazandırmayı, dilsel ürünlerin amacına ulaşması doğru algılanmalarına bağlıdır. Bu da yazıları ve yaratıları oluşturan öğeleri işlevleriyle, özellikleriyle tanımayı gerektirir. Yazı ve Yazınsal Türler’in bir ereği de budur işte. Kestirmeden söylemek gerekirse; Düşüncenin, düş gücünün, gerçeğin toprağında üretilen ürünlerin arasında okuyucuları dolaştırmak bunları belirleyici özellikleri ve öğeleriyle tanımalarını sağlamaktır.

Yazın Ve Yazınsal Türler, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. Emin Özdemir, 1931 yılında Kemaliye’de doğdu. Pamukpınar Köy Enstitüsü’nden sonra Gazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi (1953). Amerika’da Colombia ve İndiana Üniversitelerinde ‘metin hazırlama ve anlatım teknikleri’ konusunda eğitim gördü. Hacettepe Üniversitesi Temel Bilimler Fakültesi Temel Türkçe Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Ankara Üniversitesi Basın ve Yayın Yüksekokulu, bugünkü adıyla İletişim Fakültesi öğretim görevliliğine geçti. Bu görevinden emekliye ayrıldı (1996). Emekliye ayrıldıktan sonra Türk Dil Kurumu’nun çalışmalarına etkin bir biçimde katıldı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Yorum bırakın

İnsan, her şeyi sahiplenme arzusundayken, varoluşun gerçek amacını çoğu zaman unutuyor. Şuurun altın damarına ulaşmanın farkında değil. Fiziksel dünyanın keşfi ilerledi ama insanın “kendini bilme yolculuğu” geri kaldı. Devasa binalar, yollar ve şehirler yükselirken; insanın iç dünyası hâlâ bilinmezliklerle dolu. Bilim, insanın özünü ve aklın ötesindekini henüz çözemedi.

Kendi değerimizi bilmemek, çağımızın en büyük açmazlarından biridir. Bu çağ, ilahi değerin açığa çıktığı dönem olmalı.

Kendini Bilmek İçin Kitap sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin