Niyetlerimiz neyse, hayatımız da ona uygun ilerler. Hayatımızda yaradılışın motorunu çalıştıran yakıt budur. Hayatın enerjiden başka bir şey olmadığını anlamak önemlidir. Organize edilmemiş enerjidir. Peki enerjiyi organize eden kimdir? Biziz. Şaşırtıcı olabilir, ama bunu yapan biziz. Hayat, daireler çizerek tekrar kendi kaynağına dönen saf enerjidir. Yani kendi kendini besleyen, devam ettiren, belirleyen ve yaratan bir süreçtir. Kendini temel alır, kendine dayanır ve bir sonraki ifadesinin ne olacağını belirlemek için dönüp kendine bakar…

— Neale Donald Walsch

Merhaba

Neale Donald Walsch’ın bu sözleri, hayatın ve enerjinin sürekli bir döngüde nasıl hareket ettiğine dair derin bir anlayışa işaret eder. Bu düşünceler, onun spiritüel öğretilerinin temel taşlarından biridir ve bireyin niyetlerinin, düşüncelerinin ve eylemlerinin hayatını nasıl şekillendirdiğini anlatır.

Walsch, hayatımızın, niyetlerimize göre şekillendiğini ifade eder. İnsanların niyetleri, bilinçli ve bilinçsiz olarak yönlendirdiği enerjilerle hayatlarına yön verir. Bu, yaradılışın motorunun çalıştığı yakıt olarak tanımlanabilir. Yani, hayatımızda neyi deneyimlemek istediğimize dair niyetlerimiz, evrensel enerjinin şekil almasına neden olur. Bir nevi, niyetlerimiz evrene bir sinyal gönderir ve bu sinyale göre hayatımızda yön değişiklikleri yaşarız.

Walsch, hayatı “organize edilmemiş enerji” olarak tanımlar. Bu ifade, evrenin ve yaşamın başlangıçta düzensiz, şekilsiz ve potansiyel dolu bir enerjiyle başladığını ima eder. Ancak, bu enerjiyi organize eden ve anlamlandıran bizleriz. Yani, bizler bilinçli varlıklar olarak hayatın akışını ve yönünü belirleyen, enerjiyi şekillendiren varlıklarız. Enerjinin nasıl şekilleneceği, nasıl organize edileceği tamamen bizim niyetlerimize ve seçimlerimize bağlıdır.

Hayatın, daireler çizerek kendi kaynağına dönmesi fikri, döngüsel bir evrim anlayışını anlatır. Walsch, hayatın kendi kendini besleyen, devam ettiren, belirleyen ve yaratan bir süreç olduğunu vurgular. Bu, evrenin ve hayatın bir bütün olarak sürekli bir akış içinde olduğunu ve her şeyin birbiriyle bağlı olduğunu gösterir. Her bir an, önceki bir anın ürünüdür, ancak aynı zamanda geleceği de yaratır. Hayat, kendini sürekli olarak yeniden yaratma sürecinde ilerler.

Walsch, hayatın kendini besleyip devam ettiren bir süreç olduğunu söyler. Bu, insanın yaşam enerjisinin bir döngüye bağlı olduğunu ve insanın içinde bulduğu potansiyeli kullanarak hayatını şekillendirmeye devam ettiğini ifade eder. Bir bakıma, hayat, bireyin içindeki yaratıcı gücü dışa vurması ve kendi yolunu çizmesi için sürekli bir fırsat sunar. Her birey, kendi potansiyelini gerçekleştirmek için evrensel enerjiyi şekillendirir.

En son cümlede, Walsch, hayatın “kendini temel alır, kendine dayanır ve bir sonraki ifadesinin ne olacağını belirlemek için dönüp kendine bakar” şeklinde açıklanır. Bu ifade, insanın yaratıcı gücünü ve özde kendini gerçekleştirme potansiyelini vurgular. Kişi, kendi yaşamını şekillendirmek için sürekli bir içsel gözlem ve bilinçli seçim sürecine girer. Hayat, bireyin içsel benliğinden çıkan enerjilerle, kişinin niyetleri doğrultusunda şekillenir. Bu yaratım süreci, bir anlamda bireyin içsel dünyasında başlar ve dış dünyada kendini gösterir.

Walsch’ın bu düşünceleri, hayatın ve enerjinin çok daha geniş bir perspektiften anlaşılması gerektiğini anlatır. Hayatın akışı ve yönü, kişinin içsel niyetleriyle şekillenir. İnsan, sadece bir gözlemci değil, aynı zamanda evrensel enerjiyi şekillendiren bir yaratıcısıdır. Kendi enerjimizi organize ederek hayatımıza yön verebiliriz. Bu da, bireysel sorumluluğumuzu ve gücümüzü kavrayarak daha bilinçli bir şekilde yaşama fırsatını sunar.

Walsch şöyle yazar:

Bu zor ve korkutucu zamanda insanlıkla sevgi dolu ve sıcacık bir sohbet edebilseydim, insanların da can kulağıyla dinleyeceğini bilseydim, Onlara ne derdim?

Sessizlik Öncesi Fırtına, Neale Donald Walsch‘ın kitabı birçok insana içinde bulunduğumuz gerçeklik hakkında bilgi verecektir. Şimdi ve gelecekle iletişim kuruyor.

Dünya değişiyor ve hiçbir şey göründüğü gibi değil.

Konuşabilir miyiz?

Geleceğimizde korkulacak hiçbir şey olmadığını da bilmeliyiz, yeter ki hepimiz onu oluşturmak için üzerimize düşen görevi yerine getirebilelim.

Hayatın bizi oynamaya davet ettiği rolü görebilelim.

Türümüzün bir sonraki önemli evrimsel adımının gerçekleşeceğine işaret eden birçok ünlü kehanet var.

Geçmişe dönülüp bakıldığında, Hayat döngülerini öngörmenin çok güç olmadığını görürsünüz. Antik zamanlardan başlayarak, insanlar olayların belirli ritimlerini gözlemlemişlerdir.

Bilgeler sözlü tarihi dikkatli dinlemişler ve döngülerin izini sürmeye başlamışlardır. Bu gözlemleri gelecek evrelerin zamanlamasını tahmin etmek için kullanmışlardır.

Örneğin, Onondaga kehanetlerinde, bazı kaynaklardaki suyun içilemeyeceği bir zamandan söz edilir. Bunun büyük arınma olarak adlandırdıkları sürecin başlangıcına işaret ettiği ve insanların onları kuşatan yozlaştırıcı etkilerden arınmak için büyük bir çaba içine gireceği söylenir.

Ayrıca bunun, olup bitenleri anlayanlar ve bir arınma olarak bu sürece dahil olanlar için mutluluk verici, ama dünya görüşlerine, hayat tarzlarına sıkı sıkıya tutunmaya çalışanlar için muazzam bir ıstırap olacağı da söylenir.

Son dönem dünyamızda olup biten her şeyi de dahil edin.

  • Neden hiç kimse bunun nedenini sormuyor?

Çok az insan bunun yanıtı verebiliyor.

  • Bu olayları bilinçli bir biçimde yaratan “biz” olabilir miyiz?

“Kesinlikle evet” dediğinizi duyar gibiyim. Bunlara bilinçdışı davranışlarımızla sebep oluyoruz.

  • Yarattığımız şeyler neler, şöyle bir düşünün. İnsan sağlığını tehdit eden onlarca şey açıklandı. Kaçına uydunuz?

“Düşmanla karşılaştık ve o biziz.”

Benim için, şu an dünyanın yaşadığı pandemi örnekte olduğu gibi tam olarak ritüelin adını koymasam da bir nevi arınma. Yaşanılan olayların içinde geliştirici şeyler bulup, büyümenin mutluluğunu yaşamak gerekli.

  • İnsan kendi geleceği için neden bu denli kaygılı?
  • Yeni kültür öğenize neler eklemek istiyorsunuz?
  • Kesin olarak bildiğiniz bir şey varsa; bu nedir?

Yapmamız gereken şey, korku ve kaygı duymak, temkinli ve ürkek davranmak, sığınacak güvenli bir yer aramak, erzak depolamak ve bir mağara adamının hayatta kalma güdüsüyle hareket etmek ve dünyamızın bütün yapıları, kolaylıkları ve teknolojileri aynı anda çökerken çevremizdeki insanları yenilgiye uğratmak için çaba sarf etmek değildir.

Herkese kendi payımıza düşen rolü oynamazsak nelerin olabileceğini anlatarak insanlıkla sohbeti başlatabilirsiniz.

İhtiyaç duyduğumuz tek şey zihinsel bir devrim. Düşünce tarzımızı değiştirmemiz gerekmektedir.

Sessizlik Öncesi Fırtına, insanın kişisel ve toplumsal evriminde karşılaşılan zorlukları, büyük bir değişim ve gelişim sürecinin parçası olarak görür. Walsch, zorlukların sadece geçici olduğunu ve insanlığın daha yüksek bir bilince ulaşmak üzere olduğu mesajını verir. Kitap, bireylere, kaosun arkasındaki huzuru, bilinci ve gerçek anlamı keşfetmeye çağırır.

Sessizlik Öncesi Fırtına, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. Neale Donald Walsch‘ın Sessizlik Öncesi Fırtına (ingilizcesi: The Storm Before the Calm) adlı kitabı, yazarın daha önceki eserlerinde ortaya koyduğu spiritüel öğretiler ve evrensel gerçeklik anlayışını genişleterek derinleştirir. Walsch, bu kitabında, hem bireysel hem de toplumsal dönüşümün yaşandığı bir dönemde insanın içsel huzura ve evrensel anlayışa nasıl ulaşabileceğini tartışır.

Kitap, içsel değişim ve dönüşüm sürecine odaklanır. Walsch, bu dönemin bir “fırtına” gibi görülebileceğini, ancak bu kaosun ardında bir “calm” (huzur) döneminin geleceğini savunur. Sessizlik Öncesi Fırtına, bireylerin ve toplumların karşılaştığı zorluklar ve karmaşa üzerinden, yeni bir anlayışa doğru ilerleyişi anlatır. Bu fırtına, hem toplumsal hem de bireysel düzeydeki krizlere işaret eder.

Walsch, kitabında, insanların ve toplumların çoğu zaman kendi derin korkuları ve yanlış anlamaları yüzünden sıkıntılar yaşadığını belirtir. Ancak bu zorlukların ve kaosun geçici olduğunu, sonunda insanlığın evrimsel olarak daha yüksek bir bilinç seviyesine ulaşacağını vurgular. Yazar, bireylerin ve toplulukların, içsel huzuru bulabilmek için önceki hatalarını anlamaları ve kabul etmeleri gerektiğini savunur.

Sessizlik Öncesi Fırtına kitabında, yazar bir tür rehber sunar. İçsel dönüşümün adımlarına dair öneriler ve çözüm yolları vardır. Bu adımlar, bireylerin hem içsel dünyalarında hem de dış dünyalarında farkındalık yaratmalarına yardımcı olur. Kitap, özünde, bir insanın içsel huzura ulaşabilmesi için yapması gereken derin bir farkındalık yolculuğunu anlatır.

Walsch, aynı zamanda sosyal düzeyde de büyük bir değişim ve dönüşümün kaçınılmaz olduğunu belirtir. Modern dünyanın problemleri, insanlık tarihindeki bilinçsel evrimin bir parçasıdır. Kitap, toplumsal yapılar ve bireysel zihin arasındaki etkileşimi ele alır. Neale Donald Walsch, herkesin içsel barışı bulmak için bir adım atması gerektiğini söyler ve toplumsal düzeyde de benzer bir dönüşümün yaşanacağını ima eder.

Walsch’ın kitapları genellikle spiritüel bir yaklaşımla yazılmıştır. Bu eserde de, bireylerin Tanrı’yla ilişkilerinin nasıl şekillendiğine dair öğretiler yer alır. Walsch, Tanrı’nın sadece dışsal bir varlık olmadığını, her bireyin içinde bulunan bir güç olduğunu savunur. Bireylerin bu içsel güce yönelmesi ve onu anlaması gerektiğini ifade eder.

Neale Donald Walsch, modern spiritüalizm ve kişisel gelişim alanında önemli bir yazardır. En çok bilinen eseri Tanrı ile Sohbetler (Conversations with God) serisidir. Bu kitapta, Walsch, Tanrı’yla doğrudan yaptığı bir diyaloğu anlatır. Bu eserleri, özellikle içsel huzur ve ruhsal gelişim arayan kişilere hitap eder. Walsch’ın kitapları, dünya çapında milyonlarca okuyucuya ulaşmış ve geniş bir takipçi kitlesi oluşturmuştur.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Yorum bırakın

İnsan, her şeyi sahiplenme arzusundayken, varoluşun gerçek amacını çoğu zaman unutuyor. Şuurun altın damarına ulaşmanın farkında değil. Fiziksel dünyanın keşfi ilerledi ama insanın “kendini bilme yolculuğu” geri kaldı. Devasa binalar, yollar ve şehirler yükselirken; insanın iç dünyası hâlâ bilinmezliklerle dolu. Bilim, insanın özünü ve aklın ötesindekini henüz çözemedi.

Kendi değerimizi bilmemek, çağımızın en büyük açmazlarından biridir. Bu çağ, ilahi değerin açığa çıktığı dönem olmalı.

Kendini Bilmek İçin Kitap sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin