
Samkhya sadece Hindistan fikir hayatı için değil tüm dünya felsefe birikimi ve kültürü için büyük bir öneme haizdir.
“İlkeler üzerinde çalışmanın sonucunda tam ve mutlak bir sonuç ortaya çıkar, Buna göre ben yolumdur, hiçbir şey bana ait değildir ve benlik diye bir şey yoktur.”
Merhaba
Kapila, kurmuş olduğu Samkhya felsefesi ile bize “boğazına kadar maddiyata batmış insanların maneviyat tasladıkları bir dünyada yaşandığını” söyler. Bu felsefeyi doğru olarak anladığımız zaman görürüz ki “ruhu doyurmak” olanaksızdır; çünkü gördüğümüz, duyduğumuz, dokunduğumuz, kokladığımız her şey maddi dünyadan gelmektedir. Purusha ile Prakriti birleşmeden ne yaşam, ne de herhangi bir devinim olabilir. Öte yandan “Kurtuluş” da bu ikisinin ayrılmasındadır. Yoga bunu “aklın oynatmalarının kesilmesi” olarak pratiğe döker. Tattva adı verilen yirmi dört unsurlu Prakriti (madde) sistemi, Purusha (ruh) ile birleşerek yirmi beşi oluşturur. Bu nedenle de sisteme “sayı” anlamında Samkhya denilmiştir. Yaklaşık olarak 2700 yıl öncesine ait bu kadim felsefe sisteminin ne kadar önemli olduğu, en azından Hint edebiyatındaki etkilerinden anlaşılmaktadır. Kaldı ki, Batı’yı bile etkilemiş olma ihtimali yüksektir.
Samkhya sadece Hindistan fikir hayatı için değil tüm dünya felsefe birikimi ve kültürü için büyük bir öneme haizdir. Türklerin buna ilgi duyması, genelde ise Hindistan’ı görmezden gelmesi çok uzun zaman sürmüştür. Osmanlı İmpartorluğu’nda böyle bir ilginin var olmadığı aşikar. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilgilenmesi ise Dil ve Tarih -Coğrafya Fakültesi’nde 1935 yılında bir “Hindoloji Kürsüsü” kurmasıyla başlayabilmiştir.
Cemil Meriç de “Bir Dünyanın Eşiğinde” adlı kitabında bu isyanı dile getirmemiş midir?
Samkhya olmadan yogayı anlamak mümkün değildir.
Samkhya felsefesinin Hint Edebiyatı’ndaki ilk izlerine bazı Upanişadlar’da rastlarız. Bunlar en eskilerine nazaran daha genç Şvetaşvatara ve Maitri gibi Upanişadlardır. Burada Samkhya sözcüğü açıkça geçse de bazen hiç değinilmeden Purusha, Prakriti veya Sattva, Racas, Tamas kavramlarına değinildiğini görmekteyiz. Metin dikkatle incelendiğinde Samkhya’ nın mı Upanişad metnine dahil olduğu, Upanişadlar’daki onlarca karışık haldeki felsefenin mi Samkhya’yı etkilediği net olarak anlaşılmaz.
Samkhya’nın amacı, tıpkı Yoga gibi, insanı “acıdan” kurtarmaktır. Samkhya Karika’nın ilk cümlesinde acının üç çeşit olduğu anlatılır. Bunlar;
1. Adhyatmika; yani beden, beyin gibi insanın kendisinden kaynaklanan acılar.
2. Adhibhsutika; yani insanlar, hayvanlar, kuşlar, cansız nesneler gibi dıştan gelen etkilerin acıları,
3. Adhidaivika; yani atmosferden veya gezegenlerden kaynaklanan olağanüstü nedenlerin acısı.
Önemli bir felsefeden habersiz yaşamak mümkün olamazdı. Bu küçük kitap bu büyük felsefeye giden yolu bizlere aralıyor.
Okurla yazar arasına girmeden, kitabı buraya bırakıyorum.
Korhan Kaya’nın çevirisiyle anlam kazanan Samkhya Felsefesi, ulaşmakta zorlandığım kavramlar konusunda köprü kurduğu için teşekkür ederim.
Benim gibi sizlerde ilgiliyseniz, birbirini destekleyen kitaplar okuduysanız, iyi gelecektir.
Okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgiyle okuyunuz…
Bir Cevap Yazın