Okuma Üzerine, -Edebiyat Dersleri- Lafcadio Hearn

“Kitaplar bir modanın ardından veya daha ziyade modaya göre yazılıyor, satılıyor ve okunuyor. Diğer her şeyde olduğu gibi edebiyatta da bir moda var ve halk belirli bir türde eğlence istiyor, bu talebi karşılamak için belirli bir türde okuma metni sağlanıyor. Gerçek edebiyatın sanatı ve zarafeti ve bununla birlikte büyük bir kitaba ait olan büyük düşünceler, bu halk için o kadar yaramazlaştı ki, edebiyatçılar gerçek edebiyat üretimine neredeyse son verdiler.”

Lafcadio Hearn

Merhaba

İçine doğduğumuz kültürün yeniden çerçevelenen bilgisiyle yaptığımız yolculuğa, Blog sayfasının asıl amacı olan Okuma Üzerine-Edebiyat Dersleri- Lafcadio Hearn ile devam edelim.

Lafcadio Hearn, Japonya’nın Edgar Allen Poe’su. Harper’s dergisi için röportaj yapmak üzere Japonya’ya gitmiş ve burası yazar Hearn’ün dönüm noktası olmuştur. Burada bir samurayın kızı ile evlenen Hearn, Japon vatandaşlığına geçiş yapmıştır. Daha sonra Tokyo Kraliyet Üniversitesi’nde dersler vermiştir.

Görünüşte galiba çok basit bir konu, ama gerçekte göründüğü kadar basit değil ve düşünebileceğinizden çok daha önemli. “Okuma” dersini çok az kişinin bildiğini belirtmeliyim. Beğeni ve ayrımsama gücünün edinilebilmesinden önce hatırı sayılır ölçüde edebiyat deneyimine ihtiyaç vardır ve bunlar olmadan, okumayı öğrenmek neredeyse imkansızlaşır.

Her yıl, her ay, hatta her gün, hiç okumayan insanlar tarafından binlerce kitap satın alınıyor. Sadece kendilerini eğlendirmek, onların değişiyle, “zaman öldürmek” için kitap satın alıyorlar; bir iki saat içinde gözleri tüm sayfaların üstünden geçiyor, bakmakta oldukları şeye dair bir iki belirsiz fikir kalıyor ve bunun gerçekten okuma olduğuna inanıyorlar. “Falanca kitabı okudunuz mu?” sorusuyla karşılaşmaktan veya birisinin “Falanca kitabı okudum,” dediğini duymaktan daha olağan bir şey yoktur. Ancak bu insanlar konuşurken ciddi değillerdir. “Şunu okudum,” veya “Bunu okudum,” diyen bin kişiden, okuduğu şey hakkında duyulmaya değer herhangi bir görüşü ifade edebilecek muhtemelen fazla kişi yoktur.

Bir kitabın içeriğiyle ilgili özgün bir görüş ifade edemeyen hiç kimse, kitabı gerçekten okuyamaz.

Tarih ya da felsefe ya da bilim okuduğumuzda, metnin tüm anlamlarını ve yönlerini yavaşça ve üzerinde düşünüp tetkik ederek oldukça derinlemesine okuruz. Bu zor bir çalışmadır.

Kitaplar bir modanın ardından veya daha ziyade modaya göre yazılıyor, satılıyor ve okunuyor.

Bazıları işe gidip gelirken, zaman geçirmek için kitap okuyor. Roman okumak çok kolay iştir. Bir iki gün içinde bitirir başka bir kitaba geçer.

Peki, okuduklarını sever mi?

Hayır; hepsinin neredeyse birbirinin aynı olduğunu söyleyecektir. Çünkü bu kitapları zaman geçirmek için okuyordur. Kitapların adlarını bile hatırlamaz. Bilinçsizce benimsemenin sonucu körelmedir.

İyi bir roman, en büyük filozofun bile arzulayacağı kadar iyi bir okuma metnidir.

Profesyonel okur bir bilgin, çok nadir rastlanan kapasiteye sahip biri olmalıdır. Bin tane müsveddenin içinden, muhtemelen birden fazlasını okumaz; iki bin taneden belki üçünü okuyabilir. Diğerlerine sadece birkaç saniye bakar. Edebi bakış açısından, tek bir cümlenin şekli ona bunu anlatacaktır.

Okuduktan sonra, sadece sekiz tanesinin daha ileri bir değerlendirmeden geçebileceğine karar verir. Bu sekizi çok daha dikkatlice ikinci kez okunur. İkinci incelemenin sonunda, sayı muhtemelen yediye düşer. Bu yedisi üçüncü bir okumaya sevk edilir; ama profesyonel okur bunları hemen okumaktan daha iyisini bilir. Hepsini bir çekmecede kilitli bırakır ve hiçbirine bakmadan bütün bir haftayı geçirir. Haftanın sonunda, bu yedi müsveddenin her birini ve hepsinin niteliklerini belirgin bir biçimde hatırlayıp hatırlamadığını görmeye çalışır. Üçünü çok belirgin bir biçimde hatırlar; geri kalan dört tanesini bir çırpıda anımsayamaz. Biraz daha çabayla, iki tanesini daha hatırlayabilir. Ancak ikisini tek kelimeyle unutmuştur. Bu ölümcül bir kusurdur; iki okumadan sonra zihinde hiçbir izlenim bırakmayan bir eserin gerçek değeri olamaz.

Üçüncü okumada her şey karara bağlanır; konu, uygulama, düşünce, edebi kalite.

Günümüzde bu unsurların hepsi gözardı edilerek ticari bir anlayış kazanıldığı için gerçek yazar bulmak zorlaştı.

“Ne zaman yeni bir kitabın yayımlandığını duyarsanız, eski birini okuyun.”

Lafcadio Hearn

İçsel olarak aldığım bu mesajı uzun yıllardır yerine getiriyor olmalıyım. Çünkü yeni kitaplar kopya, edebi bilgiden yoksun ve üslup yok.

Ayrıca yayınevleri kitapları kitapseverlerle buluşturabilse. Birçoğu popüler kültür insanlarının vitrinin de %90 takipçinin satın alındığı gerçeklikte, sunum yapılıyor. Pazar yeri gibi…

Bu dünyada bir kitabı okuyup da onun edebi değerinin tam olarak ne olduğunu net ve doğru bir şekilde birkaç satırda ifade etmekten daha zor bir şey yok. Dünyada bunu yapabilen insan sayısı yirmiden fazla değil, çünkü gerekli kapasiteyle birlikte deneyim de muazzam olmak zorunda.

Blog sayfasının amacı da doğru okumayı başarabilmek.

Kaçınız, edebiyat konusunda duayen yazarların kitabını ikinci kere okudu?

Dikkat gerektiren ikinci gerçek ise tüm bu büyük kitapların içinde saklı olan değerin genel niteliğidir.

Ancak bir insanın yaşam deneyimine göre, metin ona yeni anlamlar sergileyecektir.

İyi edebiyat her nerede üretiliyorsa, ister şiirde isterse de düzyazıda olsun, doğaüstü unsurunu orada capcanlı bulacaksınız.

Bütün büyük sanatlarda ruhani bir şey vardır. İçimizde sonsuzlukla ilgili bir şeye dokunur.

Okura zaman zaman ruhani bir zevk vermeyen şair ya da hikaye anlatıcısı asla gerçekten büyük bir yazar ya da büyük bir düşünür olamaz.

Okuma Üzerine, -Edebiyat Dersleri- Lafcadio Hearn okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Ben’i Sorgula
Kategoriler
%d blogcu bunu beğendi: