“Hakk’ın kadehinden içen arifler sırları bilir, fakat gizlerler. Her kime sırları öğretirlerse onun ağzını dikip mühürlerler. Kardeş! Kıssa bir ölçeğe benzer; mana, içindeki taneye. Akıllı kişi taneyi alır; ölçek var mı yok mu ona bakmaz. Şaka ve latife bir şey belletmeye yarar. Onu ciddi gibi dinle; görünüşte latife oluşuna kapılma!”

Merhaba

Kütüphaneyi gözden geçirirken, zihin yolculuğuna çıkartan eser Mesnevi, Mevlana Celaleddin Rumi… Yıllar önce çalıştığım merkeze gelen bir dostum sohbet esnasında “Aşk” kitabını okudun mu, diye sordu. “Okumadım”, dedim. “Okuma” dedi. Bir şeyi okuyacaksan “Aslını okumalısın.”

Mevlâna, sadece kelimelerle değil, sözlerinin ardındaki derin anlamlarla da insanları dönüştürmeyi hedeflemiştir. Mesnevi’deki aşk anlayışı, dışsal bir sevgi değil, daha çok içsel bir bağın, Tanrı ile insan arasında kurulan bir aşkın yansımasıdır. Aşk, insanın kendi özünü keşfetme yolculuğudur. Ve gerçekten, zamanla dostumun sözleri daha anlamlı hâle geldi. Bir bakıma bana sadece bir öneri sunmadı, aynı zamanda bir yol gösterici oldu. Mesnevi’yi okumak, kelimelerin ötesindeki derin hakikate ulaşmak için bir anahtar gibi. Hem dil hem de içerik açısından Mevlâna, hayatı ve aşkı hem somut hem soyut bir şekilde anlatırken, insanı hakikate, içsel huzura ve derin bir anlayışa davet eder. Belki de dostumun söyledikleri, Mevlâna’nın kendisini nasıl sunduğunun bir yansımasıydı: Kelimelerin ötesinde bir şeyler, derin bir anlam, bir hakikat var. O hakikati bulmak, anlamak ve yaşamak, aslında en büyük sanat.

Nurlar içinde uyuyan dostumum hatırasını anmak o derin anlamın beninle yaşamaya devam ettiğinin bir göstergesi. Onun bana verdikleri, tıpkı Mevlâna’nın öğretileri gibi, zamanla daha da anlam kazandı.

Mesnevi, ünlü Türk tasavvuf şairi ve düşünürü Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî tarafından kaleme alınan en önemli eserlerden biridir. Mesnevi, içerdiği derin tasavvufi öğretiler, insanın manevi yolculuğuna dair önemli rehberlikler sunar. Eser, Rûmî’nin tasavvufi düşüncelerini, ahlaki öğretilerini ve insanın Tanrı’ya doğru olan arayışını anlattığı bir şairane anlatıdır. Gelin, Mesnevi’ye dair bilgiye şöyle bir göz atalım.

Mesnevi’nin Yapısı ve İçeriği
Mesnevi, toplamda altı ciltten oluşur ve her bir cilt, yüzlerce beyitten meydana gelir. Eserin dili, Farsçadır, ancak Türkçeye pek çok kez çevrilmiş ve hem Türk halkı hem de dünya edebiyatı üzerinde derin etkiler bırakmıştır. Rûmî, bu eserde tasavvufî felsefeyi öyküler, hikâyeler, menkıbeler ve örneklerle anlatır.

Kitabın içeriği, çok katmanlı ve semboliktir. Temelde, insanın manevi yolculuğu, Tanrı ile birliğe ulaşma arzusu, ahlaki erdemler, aşk, sabır, hoşgörü, tevazu, içsel arayış ve hakikati bulma gibi temalar işlenir. Her bir hikâye, bir ders verme amacı taşır ve okuyucusunu doğru yolda ilerlemeye teşvik eder. Mesnevi‘de anlatılan öyküler, çoğu zaman günlük yaşamla ilişkilendirilerek insanlara manevi dersler verir.

Örneğin, “Aşk” Mesnevi‘nin temel kavramlarından biridir. Mevlâna, aşkı, yalnızca insani duygusal bir bağ olarak değil, Tanrı’ya duyulan derin bir sevgi ve arayış olarak tanımlar. Aşk, hem dünyevi hem de manevi bir anlam taşır ve insanın kendisini aşması, Tanrı’ya yönelmesi için bir araç olarak kullanılır.

Mesnevi’nin Ana Temaları

Sürekli Gelişim ve Manevi Yükseliş: Mesnevi, insanların manevi olarak sürekli gelişmelerini ve olgunlaşmalarını hedefler. Bu yolculuk, insanın Tanrı’ya yakınlaşması ve gerçek anlamda insanlık değerlerini yaşamasıyla şekillenir.

  • Aşk ve Sevgi: Rûmî’nin en belirgin temalarından biri aşktır. Aşk, insanın Tanrı’ya olan sevgisi, kendini aşma arayışı ve dünyadaki her şeyin Tanrı’nın bir yansıması olduğuna dair inançla sıkça ilişkilendirilir.
  • İçsel Yolculuk ve Kendini Bulma: Mesnevi, insanın içsel yolculuğunu ve özünü keşfetme sürecini anlatır. Rûmî, insanın dış dünyada aradığı mutluluğu, içsel dünyasında bulabileceğine inanır.
  • Hoşgörü ve Sabır: Rûmî, insanları hoşgörüye, sabra, kendini sorgulamaya ve başkalarına karşı daha anlayışlı olmaya teşvik eder.

Mesnevi’nin Etkisi
Mesnevi, sadece bir edebi eser olmanın ötesine geçmiştir. Bu eser, hem tasavvufi düşüncenin derinliklerine inen bir başvuru kaynağı olmuş, hem de dünya çapında geniş bir etki yaratmıştır. Mevlâna’nın öğretileri, insanın manevi yönünü geliştirmeyi amaçlayan pek çok kişi ve topluluk tarafından kabul edilmiş ve yaygınlaştırılmıştır.

Rûmî’nin öğretisi, özellikle Sufizm (Tasavvuf) çerçevesinde önemli bir yere sahiptir. Mesnevi, öğretileriyle hem bireylerin manevi hayatlarına ışık tutmuş hem de toplumsal barış, sevgi ve anlayışa olan ihtiyacı vurgulamıştır. Eserin etkisi, sadece İslam dünyasında değil, Batı’da da önemli ölçüde hissedilmiştir. Bugün Mesnevi, dünya çapında okunan ve üzerinde derinlemesine düşünülen bir eser olmaya devam etmektedir.

Türk kültürü ve edebiyatının en önemli simalarından biri olan Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî (1207-1273), Mesnevî, Dîvân-ı Kebir, Rubâiyât, Fîhi Mâfih, Mecâlis-i Seb ‘a ve Mektûbât olmak üzere altı büyük eser bırakmıştır. Bugün eserleri ve fikirleriyle dünyanın ilgisine mazhar olan Mevlâna, hiç şüphesiz büyük bir mutasavvıftır.

Düşüncelerini, zamanında rağbet gören anlatım yollarından biri olan şiir vasıtasıyla oltaya koymuştur. Binlerce beyit tutarında eserleri olmasına rağmen Mevlâna, hiçbir zaman kendisini şair olarak görmemiştir. Dostlarını kırmamak için şiiri adeta zoraki söylediğini belirtmiştir. Şiiri bir gaye değil, bir eğitim vasıtası sayan Mevlâna, şöhret kazanmak veya sanat yapmak için değil, insanlara rehberlik etmek amacıyla şiir söylemiştir. Bu sebeple onun her şiirinde bir öğretme kaygısı, bir telkin çabası vardır. Genellikle bir vesileyle irticalen söylediği şiirleri, kâtipleri tarafından kaydedilen Mevlâna, şiirde ulaştığı lirizm ile dünyanın en büyük şairlerinden biri olarak kabul edilir. Aşk coşkusu ve ayrılık acısıyla geçen bir ömrün sonunda, âşık bir ruhun en samimi heyecanlarının dile geldiği, tasavvufi anlayışın en güzel biçimde işlendiği eserler bırakmıştır ki, bunların en önemlisi Mesnevi’sidir.

Mevlâna, Mesnevi’de bahsettiği konuyla alakalı olarak vermek istediği mesajı pekiştirmek gayesiyle tasavvufi ve ahlaki manalarla yüklü yüzlerce manzum küçük hikâyeler anlatır. Onun asıl gayesi, insanı eğitmek ve daha olgun hale getirmektir. Bu sebeple, başta Mesnevî olmak üzere diğer eserlerinde lirizmle yoğurduğu didaktik unsurları şiir vasıtasıyla insanlara sunar. Bu üslubu ile Mevlâna, insanları incitmeden onların hem akıllarına hem de gönüllerine hitap eder.

Birlik şuuru içerisinde Allah aşkını, peygamber sevgisini, insana saygıyı ve hoşgörüyü gönüllere yerleştirmeyi hedefleyen, İslâm’ın aşk derecesinde bir samimiyetle yaşanmasını savunan Mevlâna, fikirlerini esas olarak Mesnevi’siyle kitlelere duyurur ve benimsetir.

İçinde fert ve toplumu ilgilendiren hemen her türlü konunun yer aldığı tahkiyeye dayalı bir eser olan Mesnevî, baştanbaşa ayetler, hadisler, tarihî birtakım olaylar atıflar, hikâyeler ve özdeyişler ile doludur. Anlatılan her hikâye, konuya uygun, esprili ve iz bırakıcı niteliktedir. Mesnevi’ye büyük bir eser hüviyeti kazandıran şey, içerdiği fikirlerdir. Bu yüzden Mesnevî geniş kitlelerin ilgisini çekmiş, çekmeye de devam eden bir eserdir.

Mesnevi’nin ulaştığı başarı şüphesiz İslâm irfanına ait en üst ilmeklerden insanlık sırrının açılmasıyla alâkalıdır. Şüphesiz başka geleneklerde de birtakım metafizik eserler üretilmiştir. Ancak gerçek şu ki, Hıristiyan ve Museviler başta olmak üzere gayr-i müslim uzmanların da itiraf ettiği gibi, Mevlana’nın eserlerindeki lezzet ve yüksek seviye hiçbir beşeri eserde görülmemiştir.

Kur’ân’da: ‘Allah size kendinizden bir misal verdi’ (Rum, 30:28) buyrulur.

Akıl sahipleri için, verilen bu misallerden alınacak ibretlerin olduğu bildirilir. İşte Mevlâna’nın takip ettiği yol da budur. Mesnevî’de anlatılanlar kuru birer hikâyeden ibaret değildir. Burada aktarılmak istenen hikmetler vardır, hissettirilmek istenen bir ruh vardır. Hikâyeler bu ruh için kurgulanır, tahkiye edilir.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Mesnevi Terapi adlı eserinde: “Bilgi çağını bilgelik çağına dönüştürürken yol göstericimiz Mevlana olacaktır. Çünkü o ruhsal yapımızdaki şifrelere dokunuyor, biz de var olan duyarlılığı harekete geçiriyor”der.

Melih Ümit Menteş, Hayat Rehberiniz Mesnevi adlı eserinde: “Özgürlüğü mü tercih edeceksin yoksa konforu mu? Kendini mi keşfedeceksin, yoksa toplumun beklentileri içinde kaybolmayı mı seçeceksin?” diye sorar.

Mesnevi, Mevlana Celaleddin Rumi okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. Mesnevi, insan ruhunun derinliklerine inen, aşkı, sevgiyi, insanlık hallerini ve Tanrı’ya ulaşma yolunu anlatan, evrensel bir değere sahip bir eserdir. Mevlâna’nın bu şaheserini okurken, bireysel bir manevi keşif yapma imkanı bulursunuz.

Mesnevî, Mesnevî-i Şerif ya da Mesnevî-yi Manevî (Farsça: مثنوی معنوی), Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin altı ciltlik Farsça eseri. Mesnevî, doğu klasik edebiyatında, uyakça müstakil beyitlerinin, ikişer mısrası kafiyeli olan bir nazım türüdür ve muhtelif şairlerin neşrettikleri birer “Mesnevî” vardır. Yalnız, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin çağından beri, Mesnevî dendiği zaman bu kitap olduğu anlaşılıyor.

Mesnevi, Mevlana Celaleddin Rumi Hakan Abimin hediyesi, teşekkür ederim.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Yorum bırakın

İnsan, her şeyi sahiplenme arzusundayken, varoluşun gerçek amacını çoğu zaman unutuyor. Şuurun altın damarına ulaşmanın farkında değil. Fiziksel dünyanın keşfi ilerledi ama insanın “kendini bilme yolculuğu” geri kaldı. Devasa binalar, yollar ve şehirler yükselirken; insanın iç dünyası hâlâ bilinmezliklerle dolu. Bilim, insanın özünü ve aklın ötesindekini henüz çözemedi.

Kendi değerimizi bilmemek, çağımızın en büyük açmazlarından biridir. Bu çağ, ilahi değerin açığa çıktığı dönem olmalı.

Kendini Bilmek İçin Kitap sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin