“İnsan, dış etmenler tarafından engellenmedikçe kendi yönünü seçebilme yeteneğine sahip bir varlıktır… “

— Engin Geçtan

Merhaba

Soğuk bir rüzgârda yalnızlık ürpertir. İnsan, yakınlıkla acı arasında ince bir çizgide yürürken, kendi yönünü bulmaya çalışır. İşte bu yürüyüş, bir kitaba sığınır: “İnsan Olmak”.

Kirpiler ve İnsan İlişkileri

Çağdaş toplumlar kendine özgü bir olguyu da birlikte getirmiştir. İnsan eskisinden çok daha fazla sayıda insanla, çok daha kısa süreli, daha yüzeysel ilişkiler kurma eğilimindedir. Bu, soğuk bir günde karşılaşan bir grup kirpinin öyküsüne benzer. Kirpiler ısınabilmek için birbirlerine sokulurlar ama dikenleri birbirine batar. Birbirlerinden ayrıldıklarındaysa soğuktan rahatsız olurlar. İleri geri hareket ederek sonunda dikenlerini ısınabilecekleri en uygun uzaklığı bulurlar.

Psikanalizden Günlük Hayata

İNSAN, var olduğu günden bu yana sürekli olarak, içinde yaşadığı ve evreni tanımaya ve anlamaya çalışmış, ancak bu çabası içinde en az tanıtabildiği varlık yine kendisi olmuştur. En gelişmiş canlı olan insanın yine insan tarafından incelenmiş olması bunun başlıca nedeni olsa gerek. Üstelik konu insan davranışları olduğunda, yansız bir değerlendirme yapabilmek daha da güçtür. Davranışlarımızın gerisindeki dinamik mekanizmaları açıklamaya çalışan araştırmacıların yaşamlarını ve yapıtlarını karşılaştırarak incelediğimizde, kendi kişilik özelliklerinin geliştirdikleri kuramlara yansımış olduğunu açık bir biçimde görebiliriz. Örneğin Freud’un, insanı saldırgan ve yıkıcı bir varlık olarak tanımlaması ile onun pek de esnek olmayan ve karamsar kişiliği arasındaki paralellik birçok eleştirmenin gözünden kaçmamıştır.

Aslında, normaldışı davranışlar tarihin her döneminde insanın ilgi konusu olmuştur, ortalama insanın davranışlarına yirminci yüzyıla gelene kadar hemen hemen hiç ilgi duyulmamıştır. Yüzyılın başlarında psikanalizin getirdiği yeni bakış açısı, normaldışı, aslında olağan davranışların abartılmış biçimleri olduğunun anlaşılabilmesini sağlamıştır. Böylece, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, insanın günlük yaşamındaki davranışları da giderek artan ilgi konusu olmuştur.

Ne var ki, bu gelişmelere karşın, insanları normal ya da normal olmayan diye iki gruba ayırma eğilimi günümüzde de süregelen bir yanılgıdır. Oysa, davranış bilimciler normalliğin tanımı üzerinde bir görüş birliğine henüz varabilmiş değiller.

Bu kitap, ortalama insanın davranışlarının gerisindeki dinamik güçleri meslek dışı okuyucuya tanıtmayı amaçlamakta ve yazarın otuz yıldır süregelen klinik yaşantılarının birikiminden çıkarsamaların bir bölümünü içermektedir. Konuya yakın olanların kitabı izlerken zaman zaman Adler, Jung, Horney, Fromm, Rank, Boss, Binswanger ve Rado’nun izlerini fark edebilecekler. “Neden bu kuramcılar da, diğerleri değil?” sorusunun gerisinde yalnızca yazarın kendi öznel değişimi bulunmaktadır. Bir psikoterapist ancak, okuyarak öğrendiği kuramlarla kendi deneyimleri arasında bir bağlantı kurabildiğinde onları özümsemiş olur.

Varoluşun Karanlık Haritası

Bireyin içsel yolculuğu çoğu zaman çocuklukta başlar. İlk bağlanma deneyimleri, aile içindeki rolü, koşullu sevgiyle şekillenen benlik algısı… Hepsi değersizlik duygusunun, güven eksikliğinin ve içsel çatışmaların temelini oluşturur.

Engin Geçtan, öfke ve düşmanlık gibi duyguların bastırılmasının bireyin psikolojik dengesi üzerindeki etkisini vurgular. Bastırılan duygular, zamanla pasif-agresif davranışlar ya da içe dönük huzursuzluklar şeklinde ortaya çıkar.

Bu süreçte oluşan içsel kısırdöngü, bireyin kendine karşı geliştirdiği sabotaj mekanizmalarını besler. Özgürlüğün yolu, bu mekanizmaların farkına varmakla başlar.

Gerçek dönüşüm, çocuklukta yarım kalan duygusal deneyimlerin görülmesiyle, kabul edilmesiyle ve yeniden tanımlanmasıyla mümkündür.

Bireyin Potansiyeli ve Kısırdöngüler

Bu kitapta, insanın kendi kendisine tutsak olmasına yol açan kısırdöngülerin oluşum nedenlerine ve yaşanış biçimlerine ağırlık verilmiştir. Çünkü insan, kendisine karşıt düşen davranışlarını nasıl geliştirdiğini göremedikçe, özgür olabilmek için neyi aşması gerektiğini de bilemez.

Bir psikoterapist ancak, okuyarak öğrendiği kuramlarla kendi deneyimleri arasında bir bağlantı kurabildiğinde onları özümsemiş olur. Ama bu her bir kuramcının tüm görüşlerini kapsamayabilir.

İnsanın kendi kendisine tutsak olmasına yol açan kısırdöngüler nelerdir?

İnsan, kendisine karşıt düşen davranışlarını nasıl geliştirdiğini göremedikçe, özgür olabilmek için neyi aşması gerektiğini de bilemez…

İnsanın kendi içinde ürettiği kargaşa dış dünyadaki gerçek tehlikelerden çok daha ürkütücüdür.

Bu kitap üzerine düşünmek, belki de kendi hayatımıza dışarıdan bakabilmenin ilk adımı olabilir. Sen hayatı seyredenlerden misin, yaşayanlardan mı?

İnsan Olmak, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. insanın kendisiyle, toplumla ve hayatla olan ilişkilerini derinlemesine inceleyen bir psikoloji eseridir. İlk kez 1983 yılında yayımlanan bu kitap, bireyin varoluşsal ikilemlerini ve çağdaş toplumların insan üzerindeki etkilerini ele alır.

Engin Geçtan’ın İnsan Olmak adlı eseri, çağımızın hızla değişen toplumsal yapısı ve bireyin içsel dünyası arasında sıkışıp kalan insanın ruhsal çözümlemelerine ışık tutan bir klasik. 1983’te yayımlanmasına rağmen, günümüzde belki de daha da anlamlı hale geldi.

Eserin Günümüz İçin Önem Nedir?

  • Yalnızlık ve Yabancılaşma: Modern toplumda birey, daha fazla insanla daha yüzeysel ilişkiler kuruyor. Geçtan bunu “kirpi metaforu” ile anlatır: insanlar birbirine yaklaşmak ister ama dikenleri acıtır. Bu, günümüz ilişkilerinin özeti gibi.
  • Varoluş Sorumluluğu: Kitap, bireyin kendi yaşamının sorumluluğunu alması gerektiğini vurgular. Başkalarının onayını aramak yerine, kendi içsel değerleriyle yaşamak özgürleşmenin anahtarıdır.
  • Psikolojik Derinlik: Değersizlik, öfke, kaygı, korku gibi duyguların kökenine inerek bireyin kendini tanımasına yardımcı olur. Bu, özellikle ruhsal farkındalık arayanlar için güçlü bir rehberdir.
  • Toplumsal Dönüşümün İzleri: Kitap, bireyin toplumla olan ilişkisini tarihsel ve kültürel bağlamda ele alır. Göç, kentleşme, kimlik bunalımı gibi konular hâlâ güncelliğini koruyor.
  • Empati ve Anlayış: İnsan ilişkilerinde daha derin bir anlayış ve empati geliştirmek isteyenler için kitap, içgörü dolu bir kaynak.

Kişisel Gelişimden Öte

İnsan Olmak, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; aynı zamanda bir psikolojik aynadır. Geçtan’ın klinik deneyimleri ve varoluşçu bakış açısı, okuyucunun kendi içsel yolculuğuna eşlik eder. Özellikle koçluk, terapi ve danışmanlık alanında çalışanlar için temel bir başvuru kaynağıdır.

Engin Geçtan Hayatı ve Kariyeri – İnsan Ruhunun Haritasını Çizen Yolcu

1932 yılında İzmir’de dünyaya gelen Engin Geçtan, yaşamı boyunca insanın iç dünyasını anlamaya adanmış bir yolculuğun rehberiydi. Tıp eğitimini İstanbul Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra, psikiyatri uzmanlığı için Amerika’ya gitti. New York ve Columbia Üniversitelerinde aldığı eğitim, onun zihinsel derinliklere olan ilgisini daha da pekiştirdi.

Ancak Geçtan, sadece bir akademisyen değildi. O, insanı sadece semptomlarla değil, hikâyeleriyle anlamaya çalışan bir düşünce ustasıydı. Klinik psikiyatriyi varoluşçu felsefeyle harmanladı; bireyin yalnızlığını, özgürlüğünü, korkularını ve umutlarını edebi bir dille anlatmayı başardı.

1968’de doçent, 1974’te profesör oldu. ODTÜ, Boğaziçi ve Marmara Üniversitelerinde ders verdi; binlerce öğrenciye sadece bilgi değil, yaşamın anlamını da aktardı. Akademik kariyerinin yanı sıra, romanlarıyla da insan ruhunun kıvrımlarını keşfe çıktı. Kırmızı Kitap, Dersaadet’te Dans, Tren gibi eserlerinde, psikiyatrik kavramları edebiyatın zarif diliyle buluşturdu.

En çok bilinen eseri İnsan Olmak, bireyin içsel yolculuğuna bir pusula oldu. Bu kitapta, “yaşayanlar” ve “seyredenler” ayrımıyla insanın hayata katılımını sorguladı. Ona göre, gerçek yaşam, düşünmekten çok hissetmekle başlıyordu.

2018 yılında aramızdan ayrıldığında, geride sadece kitaplar değil; insanı anlamaya çalışan bir bakış açısı bıraktı. Tüm malvarlığını Türk Eğitim Vakfı’na bağışlayarak, yaşamı boyunca savunduğu “insana değer” ilkesini son nefesine kadar yaşattı.

Engin Geçtan: Hayatı Seyredenlerden Hayata Katılanlara

Engin Geçtan, Türk psikiyatrinin yalnızca akademik temellerini değil, insana dair en ince kavramların ruhsal haritasını çizen bir düşünce sanatçısıydı. Varoluşçu psikiyatriyle psikanalizi ustalıkla harmanladı; sadece bireyin karanlık köşelerine değil, o bireyin ait olduğu toplumun gölgelerine de ışık tuttu.

Sıradan bir klinik uzmandan öte, insan ruhunu hem bilimle hem de edebiyatla analiz etmeyi seçti. Romanlarında karakterlerin iç sesi, terapi odasında yankılanan bir iç diyaloğun izlerini taşır. Uykuya dair bilinç dışı metaforları, psikodrama yöntemleriyle aralanmış travmaları, yeme bozukluklarında gizli kimlik arayışlarını kaleminde çözümledi.

İnsanları “hayatı seyredenler” ve “hayatı yaşayanlar” diye ayırırken, düşünmeden üretmeye ve hayatla temasa geçmeye cesaret verdi. Toplumsal yapıdaki travmalarla bireyin psikolojisi arasında kurduğu bağlar, onu salt bir ruh doktoru değil; aynı zamanda bir kültür eleştirmeni haline getirdi.

Onun en çarpıcı metaforlarından biri olan kirpi metaforu, insanların yakınlık arzusuyla acıdan kaçma dengesini çarpıcı biçimde resmeder. Bu metafor, insan ilişkilerindeki çelişkiyi anlamak isteyen herkesin zihninde yankı bulur.

Geçtan’ın kitapları yalnızca okunmaz; hissedilir, sorgulatır, dönüştürür. Akademik dille halk dilini birleştiren nadir isimlerden biri olarak, ruhun derinliklerinde bir gezintiye çıkarır bizi. Ve belki de en sessiz ama en etkili soruyu bırakır:

“Gerçekten yaşıyor musun, yoksa sadece seyrediyor musun?”

Sevgiyle okuyunuz…

Yorum bırakın

İnsan, her şeyi sahiplenme arzusundayken, varoluşun gerçek amacını çoğu zaman unutuyor. Şuurun altın damarına ulaşmanın farkında değil. Fiziksel dünyanın keşfi ilerledi ama insanın “kendini bilme yolculuğu” geri kaldı. Devasa binalar, yollar ve şehirler yükselirken; insanın iç dünyası hâlâ bilinmezliklerle dolu. Bilim, insanın özünü ve aklın ötesindekini henüz çözemedi.

Kendi değerimizi bilmemek, çağımızın en büyük açmazlarından biridir. Bu çağ, ilahi değerin açığa çıktığı dönem olmalı.

Kendini Bilmek İçin Kitap sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin