Dante Ezoterizmi, Rene Guenon

“Kudüs Dante için ‘manevi kutup’ diyebileceğimiz noktayı temsil etmektedir. Ayrıca Kudus’ün tam zıddındaki yerde, yani öteki kutupta Araf Dağı yükselir; bu dağın semalarında ‘Güneyhaçı’ takımyıldızını teşkil eden dört yıldız parıldar. İşte göklerin girişi burasıdır, Cehennemlerin girişiyse Kudüs’ün altında bulunur. Bu zıtlıkta ‘Acı çeken Mesih’ ile ‘Muzaffer Mesih’in tasvirini buluyoruz. “

“Öyleyse, dünya şaşırmışsa bugün yolunu sizsiniz nedeni, kendinizde arayın nedeni. “

— Dante

Merhaba

Guenon, Doğu ve Batı adlı eserinde, nitelikli Batılı entelektüellere kendi geleneklerinin derinlikli tezahürlerini yeniden keşfetme çağrısı yapmıştı. Dante Ezoterizm, bunun nasıl olabileceğinin harika bir örneği.

Bu kitap, Dante‘nin metinlerinin literal anlamının ötesinde batini bir yüz taşıdığına dikkat çekiyor. Onun, modern Batılıların hiç bilmediği geleneksel bilimlere (sayılar ilmi, kozmik devreler teorisi, kutsal astroloji gibi) vakıf olduğuna vurgu yapıyor. Dante Ezoterizmi terk başına hermenötik felsefe için bile okunabilir; İlahi Komedya gibi klasik bir metnin bugüne dek fark edilmemiş derin anlamlarının nasıl ortaya çıkarılabileceğinin uygulamalı bir sunumu adeta.

Hiç şüphe yok ki İlahi Komedya kendi bütünlüğü içinde birçok anlamda yorumlanabilir, zira bu konuda elimizde bizzat yazarının beyanı mevcut; esas niyeti hususunda başka kimselerin söylediklerine başvurmaktansa kendi beyanına kulak asmak çok daha yerinde olacaktır. Zorluk yalnızca bu dört manayı, bilhassa da en yüce ve en derin olanları tespit etme hususunda baş göstermektedir. İşte tam bu noktada şarihler arasındaki farklı görüşler doğal olarak ortaya çıkmaktadır. Bu şarihler şiirsel anlatımdaki kelimelerin lafzi (litteral) anlamlarının altında felsefi (ya da daha ziyade felsefi-teolojik) siyasi ve toplumsal bir anlam olduğu konusunda mutabıktırlar. Gelgelelim, kelimelerin lafzi anlamı hesaba katıldığında bile toplamda üç anlam etmektedir; oysa Dante bize dördüncü anlamı aramamızı salık vermektedir. Şu halde bu dördüncü anlam hangisidir? Bize kalırsa bu olsa olsa özünde metafiziksel olan tam manasıyla inisiyatik bir anlamdır. Bu anlam birçok temel unsurla ilişki içindedir; bu unsurların hepsi salt metafiziksel olmasalar da ezoterik mahiyettedirler. İşte tam da bu ezoterik mahiyetten dolayıdır ki deruni anlam şarihlerin çoğunun gözünden kaçmıştır. Gelgelelim, bu anlam bilinmezse öteki anlamlar ancak kısmen kavranabilir, zira bu anlam ötekilerin adeta ilkesi yerindedir; diğer anlamların çokluğu bu ilkede uyum içinde olurlar ve birleşirler.

Dante‘nin eserindeki bu ezoterik yanı belli belirsiz sezmiş olanlar bile onun asıl tabiatı hususunda birçok yanılgıya kapılmışlardır. Zira genellikle bu şeylerin hakiki manasını kavrayacak idrakten yoksundular ve yaptıkları yorumlar kenara atamadıkları bazı peşin hükümlerden etkilenmiştir. Hal böyle olunca, bu ezoterizmin mevcudiyetine ilk işaret edenler olan Rosetti ve Aroux, Dante‘nin “sapkın” olduğuna hükmedebileceklerini sandılar. Oysa böyle yapmakla büsbütün farklı alanlardaki değerlendirmeleri birbirine karıştırdıklarından bi haberdiler; bir şey biliyorlardı bilmesine ama bilmedikleri katbekat fazlaydı.

Dante Katolik miydi yoksa Katharcı mıydı? Ötekilere göre esas soru daha ziyade şudur: Dante Hıristiyan mıydı yoksa Pagan mı?

Hakiki ezoterizm dinin zahiri yanından epey farklı bir şeydir; ezoterizmle din arasında birtakım bağlar varsa da bu, ezoterizmin dini biçimlerde simgesel bir ifade tarzı bulmasından dolayıdır.

Salt metafizik ne Pagandır ne de Hıristiyan; evrenseldir/kullidir.

Antik gizler Paganlığa ait değildi; aksine bu gizler Paganlığa sonradan eklenmişlerdi.

Cehennem dindışı alemi temsil etmektedir, Araf inisiyatik tecrübelerin yeridir, Cennet aklın ve aşkın onlarda birleşip şahikaya vardığı kişilerin, yani Kamil insanların meskenidir… Dante’nin tasvir ettiği semavi çember Principi celesti olan alti Seafini’de başlar ve cennetin en alt katında sona erer.

İlahi Komedya‘da inisiyenin bilincinin ölümsüzlüğe ulaşmak için tecrübe ettiği birbirini izleyen aşamaları aynı anda hem gizleyen hem de açan metafizik-ezoterik bir alegorinin mevcut olduğu husunda şüphe yoktur.

Pek makul görünmeyen bir taraf daha var; bu da kelimenin tam anlamıyla Dante‘de bir “Kabalist” görme düşüncesidir. Meselenin burasına çok daha temkinli yaklaşacağız, çünkü çağdaşlarımızın bir kısmının bu hususta aldanmaya ne denli hevesli olduklarını pekala biliyoruz; bu zevat bir yerde herhangi bir tür ezoterizme rastlamayagörsün, orada hemen Kabala’nın unsurlarını bulacağını sanır.

Dante‘yi Kabala’dan ziyade Pisagorculukla bağdaştırmak mümkündür; zira Dante kuvvetle muhtemel Yahudiliği, Hıristanlığın kendi doktirininde Yahudiliğe ilişkin muhafaza ettiği şeyler kadarıyla biliyordu.

Bir yanda ölüm ve Cehennem’e iniş, bir yanda diriliş ve göklere yükseliş; bunlar birbirinin tersi ve birbirini tamamlayan iki aşama gibidir, ikinciye hazır olmak için birinciden geçmek gerekmektedir. Bu temanın aynısı hermetiklerin ‘Yüce Eser’inde de bulunur. Ayrıca aynı durum tüm geleneksel doktrinlerde açık açık belirtilmiştir. Mesela İslâm’da Hz. Muhammed‘in ‘gece yolculuğu‘ hadisesine rastlarız. Bu yolculuk da cehennem diyarlarına inişi (isra) ve daha sonra cennetin çeşitli katlarına ve semavî kürelere yükselişi (Mirac) kapsamaktadır. Bu gece yolculuğu’ ile Dante‘nin şiiri arasında çarpıcı benzerlikler bulunmaktadır, hatta öyle ki Dante‘nin esas olarak bu yolculuktan ilham aldığını söyleyenler bile çıkmıştır. Don Miguel Asin Palacios hem içerik hem de biçem açısından İlahî Komedya (Vita Nuova [Yeni Hayat] ve Convividdan [Şölen] bahsetmiyoruz bile) ile İbnü’l-Arabî‘nin ondan seksen yıl kadar önce yazdığı Kitâb el-İsra (Gece Yolculuğu) ve Fütühat-ı Mekkiyyesi (Mekke İlhamları) arasında birçok ilişki olduğunu göstermiştir.

Dante, İbn Arabi’den ‘din dışı’ yollarla haberdar olduysa, o halde niçin adını zikretmedi? Oysa İslam’ın iki egzoterik filozofu İbn Sina ile İbn Rüsd’ün adlarını pekala zikretmiştir.

İlahi Komedya’nın genel planını oluşturan üç alem ayrımı bütün geleneksel doktrinlerde ortaktır.

Varlıklar içlerinde baskın çıkan yönelime göre üç alemin tamamında, yani evrensel varoluşun her derecesinde hiyerarşik olarak sıralanırlar. Bu üç guna şunlardır:

Satva Varlığın saf özü ile uyumludur. Bilginin ışığıyla denktir ve üstün durumları temsil eden semavi kürelerin parlaklığıyla simgelenir.

Rajas insani durum gibi belirli bir durumdaki varlığı açılmaya sevk eden dürtüdür ya da varlığın belirli bir varoluş seviyesine göre serpilmesidir.

Tamas cehaletle bir tutulan karanlıktır, en alt durumlarında ele alınan varlığın karanlık köküdür.

Böylece, yukarı yönlü bir eğilim olan Satva yüksek ve ışıltılı durumlara, yani Gökler’e atıfta bulunurken, aşağı yönlü bir eğilim olan Tamas alt ve karanlık durumlara, yani Cehennemler’e atıfta bulunur. Yatay yönlü bir uzama olarak temsil edilebilecek Rajas ise ara bölgeye tekabül eder bu ara bölgeyi Yeryüzü’nü ve Araf’ı yani cismani ve ruhani alemleri bütünüyle içine aldığı şekliyle kabul etmemiz gerekir.

Veda‘lara değin bir metinde yukarı yönlü bir düzene göre birinden ötekine geçiş şeklinde gerçekleşen bu üç guna tam da bu şekilde anlatılır. “Her şey tamas idi: O (Yüce Brahma) değişim olsun diye buyurdu ve Tamas Rajas’ın (karanlık ve aydınlık arasındaki vasıta) görünümünü (yani tabiatını) büründü; Rajas bir emir daha aldı ve Satva’nın tabiatına büründü.”

Kudüs Dante için ‘manevi kutup’ diyebileceğimiz noktayı temsil etmektedir. Ayrıca Kudüs’ün tam zıddındaki yerde, yani öteki kutupta Araf Dağı yükselir; bu dağın semalarında ‘Güneyhaçı’ takımyıldızını teşkil eden dört yıldız parıldar. İşte göklerin girişi burasıdır, Cehennemlerin girişiyse Kudüs’ün altında bulunur. Bu zıtlıkta ‘Acı çeken Mesih’ ile ‘Muzaffer Mesih’in tasvirini buluyoruz.

Burası Müslüman sufilerin dediği gibi ‘zıtların ulaştığı ilahi yer’dir. Burası Hindu geleneğine göre ‘olayların çarkı’dır; Uzakdoğu geleneğine göre ‘değişmeyen merkez’dir; kürelerin deveranı ve tezahür etmiş alemin daimi hareketi bu sabit nokta etrafında cereyan eder. Dante yolculuğunu dünyanın ‘manevi merkezi’ne göre tamamlar. Hakikatte ancak oradan her şeyi olduğu halde görmek mümkündür, insan orada değişimden muaf tutulduğundan bütünlüklü ve tam bir görüş açısına sahip olur.

Varlık her şeyden evvel kendi bireyselliğinin merkezini ( bu merkez geleneksel simgecilikte kalp ile temas edilir) bu bireyselliğinin bağlı olduğu ve daha yüce durumlara yükselmek için temel alacağı varoluş durumunun kozmik merkeziyle özdeştirmelidir. Mükemmel denge burada yer almaktadır…

Dante Ezoterizmi, İlahi Komedya okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle, okuyunuz…

Ben’i Sorgula
Kategoriler
%d blogcu bunu beğendi: