İNSAN DOĞASI İKTIDARA KARŞI ADALET, MICHEL FOUCAULT, NOAM CHOMSKY

Yüzyılın iki büyük düşünürün yıllar önce yaptığı bu tartışma iki konu etrafında odaklanır: bilimsel bilginin gelişimi nasıl yorumlanmalıdır? Siyasal mücadelede adaletin, bir başka deyişle etiğin yeri nedir?

“Bir sınıf diktatörlüğü rejiminde, kendi isteklerini şiddet yoluyla dayatan bir sınıf iktidarı rejiminde yaşamakta olduğumuz son derece açık; bu yüzden de bizim demokrasiyle uzaktan yakından alakamız yok. “

Michel Foucault

Merhaba

Noam Chomsky, kendi dilbilim kuramından hareket eder ve insanın doğarken beraberinde getirdiği bir yaratıcılık kapasitesi olduğunu savunur.

Çağımızın en önemli muhalif entelektüellerinden birisi olan Noam Chomsky, 1928’de Amerika’da doğdu. Dilbilim, matematik ve felsefe eğitimi gördü.

Noam Chomsky, insan yaşamının her alanında özgürleşme sorunları hakkında ve özellikle ABD’nin dış politikası üzerine çok sayıda etkili politik çalışmaya imza atmıştır. Türkiye’de yayımlanan eserleri vardır.

Foucault‘a göre, tarihte bilgi üretimini farklı çerçeveler belirlediği için, her çağda farklı bilimsel tipleriyle karşılaşırız.

Michel Foucault, II.Dünya Savaşı sonrası düşünce dünyasında en fazla etkili olan ve en çok tartışma yaratan entelektüellerden birisi olmuştur. Filozof ve tarihçidir. College De France’a düşünce sistemleri tarihi kürsüsünde ders verdi. Yaşamının son yıllarında California Üniversite’sinde dersler veriyordu. 1984’te öldü.

Bu iki filozofun ortak yönleri olduğu gibi farklı düştükleri noktalar da var. ikisini
karşılaştırmanın en iyi yolu, onları aynı dağın karşı taraflarında farklı aletler kullanarak, hatta birbirleriyle aynı yönde çalıştıklarının bile farkında olmaksızın çalışan iki tünel kazıcısı olarak görmek olurdu belki de.

Ama her ikisi de işlerini gayet yeni fikirler geliştirerek yapıyor, siyasi kaygılarını da felsefi kaygıları kadar önemseyerek mümkün olduğunca derinleri kazıyorlar: Bana öyle geliyor ki, felsefe ve siyaset hakkında hoş bir tartışma beklememiz için yeterli nedenler bunlar.

Dolayısıyla hiç vakit kaybetmeksizin tartışmayı o merkezi, asırlık sofuyla, yani insan doğası sorusuyla başlatmak gerekiyor.

Tarihten dilbilime, dilbilimden psikolojiye insanı konu alan bütün inceleme alanları, son kertede her türden dışsal faktörün ürünleri miyiz, yoksa aramızdaki farklara rağmen, ortak bir insan doğası adı verilebilecek, birbirimizi insan olarak tanımamızı sağlayan bir şeye sahip miyiz, sorusuyla karşı karşıya gelirler. Bir diğer soru ise :

Siyasal mücadele haklılığına dayandığı için mi, yoksa daha adil bir toplum hedefi güttüğü için mi meşruluk kazanır?

İnsan Doğası İktidara Karşı Adalet, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgiyle okuyunuz…

Bir Cevap Yazın

Please log in using one of these methods to post your comment:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: