
Tanrı’nın Kırbacı, Yevgeni Zamyatin
Devrimlerin de sayılar gibi sonsuz olduğunu savunan Yevgeni Zamyatin’in iki önemli öyküsünü ve bir de yarım kalmış novellasını bir araya getiren bu kitap, yazarın yazınsal alanda da sürekli değişim peşinde olduğunun bir kanıtı âdeta.
“Bütün Avrupa’da huzursuzluk vardı, havadaydı huzursuzluk, onu soluyorlardı. Herkes savaş, ayaklanma, felaket bekliyordu. “
— Yevgeni Zamyatin
Merhaba
Attila, imparatorluğu sırasında Batı ve Doğu Roma İmparatorluklarının en korkulan düşmanlarından birisi oldu. Tuna’yı iki kez geçti ve Balkanlar’ı yağmaladı, ancak Konstantinopolis’i ele geçirme gereği duymadı. Perslere karşı yaptığı seferin ardından, 441’de Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu’na yaptığı akının başarılı olması, Attila’yı Batı’yı işgal etmeye cesaretlendirdi. Galya’yı ele geçirmek amacıyla Ren’i geçti ve Flavius Aetius önderliğindeki birlikler tarafından Katalon Muharebesi’nde ağır kayıplar ile durdurulana kadar Aurelianum’a kadar ilerlemeyi başardı.
İtalya’yı işgal etti ve kuzey vilayetlerini yağmaladı, ancak Roma’ya ilerlemedi. İlerleyen zamanlarda Roma’ya yönelik yeni seferler planladı, ancak 453’te ani bir şekilde öldü. Attila’nın ölümünden sonra, yakın danışmanı olan Gepid Kralı Ardarik, Hun egemenliğine karşı bir Cermen isyanı başlattı ve takibinde Hun İmparatorluğu Nedao Muharebesi ile beraber çöktü.
Attila ve idaresi altındaki Hunlar dönemin Avrupasında derin izler bıraktığı için Attila ile ilgili metinlere Antik dönemlerden bugüne kadar rastlanmaktadır. Kendisi tarafından yapılan seferler Batı ve Doğu Roma”ya oldukça zarar vermiş, öncesinde Hunların sebep olduğu Kavimler Göçü ile direncini kaybeden Batı Roma İmparatorluğu’nun kısa bir süre sonra çökmesine sebep olmuştur. Bu nedenlerden ötürü, ayrıca etnik kökeni ve dini nedeniyle, dönemin Hristiyan tarihçileri tarafından kendisine olumsuz bir imaj verildi. Zulüm ve ölüm ile ilişkilendirdi ve ona Tanrı’nın Kırbacı ve Tanrı’nın Cezası gibi isimler verildi. Ancak başta İskandinav ve Cermen kültürleri olmak üzere diğer kültürlerde, kendisini konu edinen Sagalarda ve Nibelungen Destanı gibi destanlarda daha olumlu bir yer kapladı. Günümüzde Macarlar ve Türkler tarafından ulusal ve kurucu bir figür olarak anılmaktadır.
Yazarın çağını yansıtmak üzere yıkılışının hemen öncesindeki Roma’yı gözlemlediği Tanrı’nın Kırbacı tüm Avrupa’nın kaderini değiştirecek olaylar zincirinin başlangıcına sürüklüyor okuru. Zamyatin’in ölmeden önce kaleme aldığı son eser olan bu novellada devrimsel olayların merkezinde Attila duruyor.
Adını Neva Nehri’nin azgın sularından alan Sel, bir kadının çaresizliği ve kendini mahkûm ettiği yıkıcı sonuçlar üzerine çarpıcı anlatımıyla öne çıkıyor.
İç Savaş’ın hemen ardından yazılan En Önemli Şey Hakkında Hikâye ise, çatışan taraflardan daha üstün bir ilke katıyor duruma; üstelik bunu özgün ve çarpıcı bir üslupla yapıyor.
İlk Hikâyesi “Yalnız” 1908 yılında Eğitim dergisinde yayınlandı. İlk büyük edebi başarısını 1911 yılında yayınlanan ve gezi hikâyelerinden oluşan “Uyezdnoye” (Gezisel) ile kazandı. 1914 yılında yayınlanan savaş karşıtı hikâyesi “Na Kuliçkah” (Çok Uzaklarda) nedeniyle kovuşturmaya uğradı, tutuklandı ve yargılandı, eserin basıldığı derginin ilgili sayısı toplatıldı. Bu iki eser de dönemdaşı ünlü Rus yazar Maksim Gorki’den de iltifatlar almıştır.
1916-1917 yıllarında Birleşik Krallık’ta Rus buz kırıcı gemilerinde çalışırken gözlemleme imkânı bulduğu İngiliz hayatı hakkında “Ostrovityane” (Adalılar) adlı eseri yayınlandı. 1917 sonbaharında Rusya’ya döndü. Maksim Gorki tarafından davet edildiği Dünya Edebiyatı Topluluğu’nda, İngiliz ve Amerikan edebiyatından sorumlu yayın kurulu üyesi olarak görev aldı. Aynı yıllarda esas mesleğinde de başarılı çalışmalarda bulundu; Ermak, Krasin gibi buz kırıcı gemilerin ve diğer muhtelif gemilerin yapım işlerinde görev aldı.
1920’lerde “Serapionlar Kardeşliği” edebiyat topluluğunun üyesi oldu. “Mağara”, “Rus” ve “En Önemli Hakkında” bu dönem eserlerindendir. Aynı yıllarda “Bit” ve “Atilla” piyeslerini yazdı.
1920 yılında en çok ses getiren ve Batı edebiyatında ilk ütopya karşıtı roman olarak nitelendirilen Biz adlı romanını yazdı. Sovyetler Birliği’nde “sakıncalı” bulunduğu için yayımlanmasına izin verilmeyen roman ilk olarak 1924 yılında Birleşik Krallık’ta yayınlandı. George Orwell’in ünlü eseri 1984’ü yazarken Biz romanından etkilendiği yorumları yapılmıştır. Biz ancak 1988’de yayımlanana kadar Zamyatin’in eserleri Sovyetler Birliği’nde hiç yayımlanamadı.
Zamyatin 1931 yılında kendi isteği üzerine Stalin tarafından verilen Sovyetler Birliği dışına çıkış izni ile Paris’e yerleşti. Ölümüne kadar bir göçmen olarak, Sovyet vatandaşlığından çıkmadan, orada yaşadı. Zamyatin ağır bir hastalık geçirerek 1937 yılında Paris’te öldü. Son eseri “Tanrı’nın Kırbacı” ölümünden sonra 1938 yılında yayınlanmıştır.
Klasikleri Niçin Okumalı?
Eski çağların tılsımları gibi, evrenin eşdeğer biçimini alan bir kitaba klasik denir.
Tanrı’nın Kırbacı, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgiyle okuyunuz…
Bir Cevap Yazın