İçsel Bahçemin Çiçekleri

Carl Gustav Jung

“Bilinçli olanı bilinçdışı yapmadıkça, hayatınızı yönlendirecek ve siz buna kader diyeceksiniz.”

Sevgili Okur,

Soğuk ve sıcak. Güneş ve Ay. Gündüz ve Gece. Nefes almak ve vermek… Doğada her şey bir denge içinde var olur. Bu zıtlıklar birbirini tamamlar. Hayatımızda da bu ikilikler vardır ve biz çoğu zaman bu dengeyi fark etmeden yaşarız.

İçimizdeki Eril ve Dişil enerji de bu doğal dengeye dahildir. Ancak bu iki yönümüz arasında denge bozulduğunda, içimizdeki çocuk da huzursuzlanır. Çünkü o, parçaların uyum içinde olduğu yerde yaşar.

Ne yazık ki, çoğu insan Eril ve Dişil kavramlarını sadece cinsiyetle ilişkilendirir. Oysa bu enerjiler hepimizin içinde vardır. Özellikle erkekler, içlerindeki Dinamik Dişil yönü tanımakta zorlanır. O karanlık, yaratıcı ve sezgisel tarafı bastırırlar.

Bu kavramları daha iyi anlamak için Carl Gustav Jung’un psikoloji teorilerine bakabiliriz. Jung’a göre, bu zıtlıkları fark etmek ve bütünleştirmek, insanın kendini gerçekleştirme yolculuğunun temelidir.

Kendini Anlamak

Kendini anlamak, sadece ışığı bulmak değil; aynı zamanda gölgelerinle yüzleşmektir. En parlak ay ışığı, en karanlık gecede parlar. Gerçek aydınlığa ulaşmak için önce kendi karanlığımızı görmeyi göze almalıyız.

İçsel farkındalık, sadece bilgi edinmek değil; varoluşsal bir uyanıştır. Dış dünyayı anlamak bize bilgi kazandırır. Ama kendi doğamızı, arzularımızı ve sınırlarımızı anlamak, ruhsal bir dönüşüm başlatır. Bu dönüşüm sessizdir, dışarıdan fark edilmeyebilir ama içimizde derin izler bırakır.

Modern hayatın karmaşasında kaybolmak kolaydır. Bu yüzden kendini anlamak bir lüks değil, bir ihtiyaçtır. Ne istediğini, neye ihtiyacın olduğunu ve nerede durduğunu bilmek, sağlam bir iç temel oluşturur.

Kendini anlamak, dış dünyanın gürültüsünde kendi sesini duymayı öğrenmektir. Bu yolculuk kolay değildir ama en değerli yolculuktur. Çünkü insan, ancak kendine vardığında özgürleşir.

Arketipler ve Öykücülük

Jung der ki: “Çağrılsa da çağrılmasa da, Tanrı gelecektir.”

Jung, bireysel bilinçaltının ötesinde, tüm insanlığın ortak bir bilinçaltı taşıdığını söyler. Mitler, masallar ve arketipler bu kolektif bilinçten doğar. Bu yüzden bizi derinden etkilerler.

Öykücüler, bu arketipleri kullanarak evrensel hikâyeler yaratırlar. İçgüdüsel olarak tanıdığımız karakterler ve olaylar, ruhumuzun derinliklerine dokunur. Arketipleri tanımak, hem sanatı hem kendimizi daha iyi anlamamızı sağlar.

Yazarın Yolculuğu

Yazmak, ruhun derinliklerine yapılan bir yolculuktur. İyi bir öykü, bu yolculuktan dönerken yanında bir iksir getirir: deneyim, sezgi ve dönüşüm.

Carl Jung’un kitapları, bu yolculukta bana rehberlik eden eski bir dost gibidir. Onun vizyonu, derinlik psikolojisi ve insan potansiyeline olan inancı, karakterlerimi ve hikâyelerimi şekillendirir.

Arketiplerin gücünü fark ettiğimizde, artık öykülerle tanışmaya hazırız.

Sevgili okur, bu yazı bir davet: İçindeki eril ve dişil yönleri tanımaya, gölgelerinle yüzleşmeye ve kendi sesini duymaya. Çünkü gerçek dönüşüm, içten başlar.

Tüm sevgimle…

Hakkında

İçselBahçemin Çiçekleri: Hikaye, Şiir Ve Masal

2006 yılında babamı kaybettim. 2021’de annemin vedası, içimde derin bir boşluk açtı. Kanser hastası olarak bu iki kayıp, bana hayatın ne kadar kısa ve kıymetli olduğunu bir kez daha hatırlattı. Kederin içinden geçerken, bir çıkış yolu aradım. O yol beni kelimelere götürdü. Yazmaya başladım…

“Sevgili Ben’lik”, “Dönüşüm”, “İçimdeki Çocuk”, “Öteki”… Bu hikâyeler, içsel bahçemde açan çiçekler gibi birer şifa alanına dönüştü. Jung’a teşekkür borçluyum; onun sayesinde içsel bahçemde açan semboller, evrensel arketiplerin diliyle konuşmaya başladı.

2021 Ekim ayının sonunda tamamladığım bu metinlerden seçtiğim birkaç bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum.