Varoluşçuluk, Jean Paul Sartre

Varoluş üzerine düşünmek ve yeni bilgiler keşfetmek ister misiniz? Jean-Paul Sartre’ın felsefe türünde kaleme aldığı eseri, varoluşçuluk konusundaki bilgi ve görüşlerini dünya genelinde okura aktarmayı amaçlıyor.

“Kendime karşı sorumlu olunca, herkese karşı da sorumlu oluyorum, seçtiğim belirli bir insan tasarısı kuruyorum, yani kendimi seçerken gerçekte ‘’insan’’ı seçiyorum.”

— Jean Paul Sartre

Merhaba

“Varoluş özden önce gelir.” önermesi varoluşçuluğun merkezini oluşturur. Bu, bireysel anlayışın en anlamlı bütünü olarak görülmüştür. Kişinin varoluşu dışında gelişen bireysel yapı “o” ile ifade edilmektedir. Bu durumda diğerlik ifade eden bu yapı; bağımsız edimler ve sorumluluk bilincini kapsayarak varoluş olarak tanımlanmaktadır. Yaftalar, roller, kalıplaşmış davranışlar, tanımlar veya diğer önyargılar kişi bazında toplumsal bir maske görevi görmektedir. İşte bu yapının içindeki dışa vurulamayan temel, “öz”ü oluşturmaktadır. Bireyin yaşantısının ne olduğu ve nasıl adlandırılması gerektiği “gerçek öz”ü oluşturmaktadır. Bunun yerine keyfiyet addedilen öz, “onun” tabiriyle diğer tanımlamalarda kullanılmıştır. Böylece insan varlığı, kendi değerlerine ve yaşamının anlamına karar veren ve bunları yaparken ortaya  irade koyan bir üçüncü kişi olarak algılanmıştır. Bu kavramın ortaya atılması her ne kadar Sartre’ye dayandırılsa da, bu tür görüşler Kierkegaard ve Heidegger gibi düşünürlerde de bulunabilir.

İnsan ve insan dışı evren sık sık mevcut şartlar ekseninde açıklanmıştır. Bu algı ekseninde açıklanmaya çalışılan bir olgudur. Öyle ki bir kuş veya herhangi bir varlığın var olan algı ile değerlendirilmesi gerektiği ortak bir görüştür. Yine de birçok varoluşçu düşünüre göre, bu pek de gerçekçi olmayan bir var oluşu teşkil edecektir. Bunun yerine, insanın tanımlanmasındaki ölçütün bireysel devinim ve bireyin kendi hareketleri için edindiği sorumluluk olduğu, bazı düşünürler tarafından dile getirilmektedir. Örneğin, insanlara karşı acımasızca davranışlarda bulunan kişiler, bu davranışları ile bir zalim olarak tanımlanır. Ayrıca, acımasızca davranışlarda bulunan bu tür insanlar kendilerini yeni bir kimlikten sorumlu tutar (acımasız bir insan). Bu da insan doğasının aksine suça tahammül etmek biçiminde ortaya çıkar.

“Bugüne değin çeşitli yanıtlar verilmiş bir sorudur. Sartre’ye göre Varoluşçuluk Bir İnsancılıktır. Ona göre varoluşçuluk insan da, ama yalnız insanda özden önce gelir. Bu demektir ki insan önce vardır; sonra şöyle ya da böyle olur. Çünkü o, özünü kendisi yaratır. Nasıl mı? Şöyle ” Dünyaya atılarak, orada acı çekerek, savaşarak yavaş yavaş kendini belirler. Bu belirleme yolu hiç kapanmaz…”

Sartre ” Varoluşçuluk ve Hümanizm” adlı konferansında der ki:  “Tüm var oluşun başlangıcı insandır, insan kendi ile yüzleştiğinde, dünyadaki varlık hissi insanın içini kaplar ve daha sonra birey bu algının içerisinde kendini tanımlar. Tabii ki, bu iyimser düşünüşü kastettiğimizde: Birey, zalim bir insan olmak yerine birçok farklı yol içinde hareket etmeyi seçebilir. Burada açık olan şudur ki, insanların iyi veya kötü olmayı seçebilmeleri için, aslında onların elinde zoraki bir esas olabilecek hiçbir şey yoktur”.

Sartre’ yi kitaplarında ve hayatını araştırdığımda tanıdım. Özellikle ruhumdaki edebiyatçıya iyi geldiğini söyleyebilirim. Kendisinden biraz bahsetmek istiyorum.

“Sartre durmadan okur, düşünür, gücünü dener. Özel felsefe incelemelerini kaleme alır. Artık yazar olmayı kafasına koymuştur. Bu istekle kendine özgü bir tutum, bir anlatım arar. Ama bunu bulması kolay olmaz. Gençliğinde bir yığın deneme karalar. Şimdiye değin basılmayan bu denemelerin neler olduğunu bilmiyoruz. “

“Varoluşçuluk” adlı kitabı neden okumalısınız?

Sartre üç bölümden oluşan kitabına, varoluşçuluğu tanımlayıp bu felsefeye dair detaylı bir anlatım yaparak başlıyor. Devamında varoluşçuluğu ikiye ayırıyor. Böylece varoluş ve varoluşçuluğun kökenine inmeyi hedefliyor. Yazar bu konuda, kendi görüşlerinin yanı sıra varoluşçulukla ilgilenen diğer filozofların düşüncelerine de yer veriyor. Sartre, varoluşçuluğu her yönüyle kavramayı kolaylaştırmak adına birtakım sorular öne sürüyor. Daha sonra sorulan soruları en doğru şekilde cevaplamaya çalışıyor. Bu şekilde varoluşçuluk akımına yönelik eleştirilere de cevap veriyor. Ayrıca bu cevapları, geçmişteki röportajlarına ve konferanslarına yer vererek destekliyor. Kitapta, yazarın yaşamına dair bilgilerin yer aldığı bir bölüm de yer alıyor. Oldukça akıcı ve yalın anlatıma sahip olan Varoluşçuluk kitabı, yazarın güçlü üslubu sayesinde okura felsefe alanında ayrı bir farkındalık oluşturuyor. Varoluşçuluk alanında faydalı bilgiler edineceğinize inandığımız bu kitabı çok seveceksiniz. Düşüncelere sevk eden ve bu sayede felsefi yolunuzu bulmanızı sağlayan kitabın konusu ilginizi çektiyse ona bir şans verebilirsiniz.

Bunları biliyor muydunuz?

Jean-Paul Sartre’ın 1964 senesinde Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görüldüğünü ancak bu ödülü geri çeviren ilk kişi olduğunu biliyor muydunuz? Peki, varoluşçu Marksizm alanına katkılarıyla 20. yüzyılın önde gelen düşünürleri arasında yer aldığını? Varoluşçuluk, 17. yüzyıldan itibaren var olmakla birlikte, ününü Sartre’la kazanır. Fransız Aydınlanması’nın önemli temsilcilerinden olan yazar, özgün bir entelektüel tanımlamasının da temsilcisi kabul edilir. Bir dönem Fransız Komünist Partisi’ni destekledikten sonra, kendini Maoculuk’a daha yakın hissettiği için Komünist Parti’den desteğini çeker. Aydınların siyasetteki rolüne hem teoride hem pratikte örnek olan Sartre’ın 1974 senesinden itibaren politik etkinliklerinin azaldığı görülür. Kendisi, insan hakları konusunda hassas bir tavır sergiler. Öyle ki Hümanizm, Sartre’ın felsefesinde önemli bir yöndür ve “Varoluşçuluk bir insancılıktır.” der. Yazarın Varoluşçuluk adlı eseri 128 sayfadan oluşur. Eser, Asım Bezirci tarafından akıcı bir dille Türkçeye çevrilir ve Say Yayınları etiketiyle 2016 yılında basılır. Kitabın çevirmeni Asım Bezirci, kitaba detaylı bir önsöz yazarak okuru Sartre’ın varoluşçuluğuna hazırlar.

Bu eserlere yeni edebiyatın en yüksek örnekleri denilebilir mi?

Ayrıca, popüler kültürün dayatma kişisel gelişim sözleri yerine, böyle ustaların “arayan” insanların geldiği nokta, beni yapmak istediğim bu güzel işte etkiliyor diyebilirim.

Varoluşçuluk, okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı.

Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.

Sevgi’yle okuyunuz…

Ben’i Sorgula
Kategoriler
%d blogcu bunu beğendi: