“Şekilden şekle dönüşen şeyler hakkındaki hikayeleri anlatmak istiyorum şimdi. Ey Tanrılar! Madem ki bu dönüşümlere de siz sebep oldunuz, yazacaklarım için bana ilham verin ki, bu hikayeleri güzel bir şarkı tadında dillendirebileyim. Öyle ki, ilk oluşumdan çağımıza kadar uzanan kesintisiz bir nehir gibi aksın.”
— Ovidius
Merhaba
Publius Ovidius Naso (MÖ 20 Mart 43-MS 17/18 ) kısaca Ovidius veya Ovid, klasik Roma döneminin en önemli şairlerindendir. İmparator Augustus döneminde yaşamış olup Virgil ve Horace gibi büyük üstatlarla aynı dönemde eserler yazmıştır. 15 kitapçıktan oluşan ve kesintisiz anlatılan mitolojik hikayelerle işlenmiş Dönüşümler/Metamorfozlar, onun en meşhur eseridir. Ki bu eser, mitolojik hikayeler konusunda ana kaynakça olarak addedilir. Bunun yanı sıra, Aşk Sanatı ve Gönül Maceraları onun çok bilinen eserlerindendir.
İmparator Augustus döneminde yetişen şair büyük bir şan ve şöhrete kavuşmuştur. Fakat MS 8 yılında, net olarak bilinmeyen bir sebepten ötürü Karadeniz sahilindeki Köstence’ye sürgün edilmiştir ve hayatının geri kalanını orada geçirmiştir. Ovid bu olanlar hakkında “bir şiir ve bir harita” demekten başka bir söz etmemiştir.
Ovidius’a dair edebiyat tarihçisi L.P. Wilkinson’ın genel değerlendirmesi şu şekilde aktarılmıştır: “İç savaşın yarattığı dehşeti tecrübe etmiş olan Vergilius ve Horatius’tan farklı olarak Ovidius’un nesli, Augustus Barışı’nın rahatlığı altında, huzur ortamını hazır bularak yetişti. Ovidius’un, örneğin Lucretius gibi bir hakikat arayışı arzusu ya da metafiziğin problemleriyle uğraşma niyeti de yoktu. İnsani ve iyi hislere hitap eden ve bu olmaksızın diğer karakter özelliklerinin önem arzetmediği Humanitas anlayışı, onun en göze çarpan özelliğiydi. ”
Ovidius Latince edebiyatın büyük üstatları Virgil ve Horace ile aynı seviyede bir şana sahiptir. Şiirleri, Ortaçağ’ın sonuna kadar Avrupa sanatı ve edebiyatını önemli ölçüde etkilemiştir.
Ovid, Roma İmparatorluğunun ilk yıllarında en fazla eser veren yazarlardan biriydi. Çalışmaları tarih boyunca Chaucer, Milton, Dante, Shakespeare ve Goethe gibi birçok büyük yazara ilham kaynağı olmuştur.
Yakınlaşma demek, indirgeme ya da alay etmek demek değildir; biçimlerin uzamı yoğun olarak doldurdukları, sürekli olarak karşılıklı etkileşim yoluyla birbirlerinin niteliklerine ve boyutlarına büründükleri bir evrendir ve zamanın akışını, çok sayıda öykü ve öyküler bütünü içindeki tek tek öyküler doldurur. Yeryüzündeki biçimler ile öyküler, gökteki biçimleri ve öyküleri yineler, ama her iki gruptaki öyküler de çifte bir sarmal halinde birbirine dolanır. Tanırlar ile insanlar arasındaki yakınlık Dönüşümler’in başat izleklerinden biridir; ama bu, ister arasındaki yakınlığın özel bir durumundan ibarettir. Hayvanlar alemi, bitki örtüsü, mineraller ve gök kubbe, ortak tözler içinde bedensel, psikolojik ve ahlaki nitelikler bütünü olarak insana özgü diye kabul edebileceğimiz şeyi barındırır.
Dönüşümler’in şiiri, öncelikle farklı dünyalar arasındaki belirsiz sınırlar üzerinde kök salar ve daha güneş arabasını sürme cüreti gösteren Phaethon mitiyle olağanüstü bir fırsata dönüşür.
Dönüşümler Üç Bölümünden Oluşuyor
- Kitap
- Yakarış ve Giriş; İlk Kaos; Dünya’nın oluşumu; “Deniz, yeryüzü ve her şeyi kaplayan gökyüzü var olmadan önce, doğadaki her şey birbirine benzer bir haldeydi. Buna, Kaos denilmekteydi. Çiğ, işlenmiş kocaman bir katı yığınından ibaretti, cansız ve ruhsuz maddeler dağılmıştı her yana. Hiçbir karışım mevcut değildi henüz ve her şey düzensizce tek bir yere yığılmıştı.”
- Dünya’nın bölgeleri; Rüzgarların dağılımı; Yaşamın oluşumu; Prometheus’un insanları yaratması; Altın Çağı; Gümüş Çağı; Bronz ve Demir Çağları; Devlerin savaşı; Jüpiter’in insan ırkına olan öfkesi; Likayon’un hikayesi; Büyük Tufan; Deukalion ve Pirrha’nın insan ırkını tekrar devam ettirmesi; başka canlıların yaratılması; Apollo’nun Pito’yu öldürmesi; Apollo ve Defne; Defne’nin dönüşümü; inakus ve İo; Jüpiter’in İo’yu elde etmesi, onu ineğe dönüştürmesi, ve sonra da Juno’ya teslim etmesi; Juno’nun Argus’u İo’nun başına nöbetçi koyması; İo’nun kendini inakus’a ifşa etmesi; Sirinks’in hikayesi; Merkür’ün Argus’u öldürmesi; Juno’nun Io’nun ızdırabına son vermesi; Fayton hikayesinin başlangıcı.
- “Klasikleri Niçin Okumalı?” adlı eserinde Italo Calvino, Ovidius ve Evrensel akrabalık satırlarında şöyle yazar: Gökte bir yol var, açık havada görülen; Samanyolu’dur adı, aklığıyla göz alır. Bu yoldan geçer tanrılar, Yüce Gökgürletici’nin sarayına gitmek için. Sağda ve solda, açık kapılarıyla, soylu tanrıların avluları bulunur — hep kalabalık. Daha aşağı tanrılar, dağınık halde, başka yerlerde yaşar. En güçlü ve ünlü tanrılar, buraya kurmuşlar evlerini. Saygısızlık gibi görünmezse söyleyeceğim söz, burası yüce göğün Palatium’udur derim. [Ovidius, Metamorphoses (Dönüşümler) Birinci Kitap, 168—176)
- Ovidius, Dönüşümler’in başlarında gökteki tanrıların dünyasını bize anlatır. O dünyayı, şehircilik, toplumsal sınıflara bölünme görenekler açısından gündelik yaşamıyla Roma’ya özdeş kılacak kadar bize yakınlaştırır. Din açısından da: Tanrılar, Penates’i yaşadıkları evlerde tutarlar; bu da, göğe ve yere hükmeden tanrıların, kendi küçük ev tanrılarına taptıklarını gösterir.
- Yakınlaştırma demek, indirgeme ya da alay demek değildir; biçimlerin uzamı yoğun olarak doldurdukları, sürekli olarak karşılıklı etkileşim yoluyla birbirlerinin niteliklerine ve boyutlarına büründükleri bir evrendir bu ve zamanın akışını, çok sayıda öykü ve bir öyküler bütünü içindeki tek tek öyküler doldurur. Yeryüzündeki biçimler ile öyküler, gökteki biçimleri ve öyküleri yineler, ama her iki gruptaki öyküler de çifte bir sarmal halinde birbirine dolanır. Tanrılar ile insanlar arasındaki yakınlık (insanlar, tanrılarla akraba ve onların itkisel aşklarının nesnesidirler), Dönüşümlerin başat izleklerinden biridir; ama bu, olan bütün şekiller ya da biçimler (ister insan biçimli olsun, iste olmasın) arasındaki yakınlığın özel bir durumundan ibarettir. Hayvanlar alemi, bitki örtüsü, mineraller ve gökkube, ortakt özleri içinde, bedensel, psikolojik ve ahlaki nitelikler bütünü olarak insana özgü diye kabul edegeldiğimiz şeyi barındırır.
- Dönüşümler’in şiiri, öncelikle farklı dünyalar arasındaki belirsiz sınırlar üzerinde kök salar ve daha 2. Kitap’ta Güneş ara basını sürme cüretini gösteren Phaethon mitiyle olağanüstü bir fırsata kavuşur. Bu sahnede gök, mutlak uzam, soyut geometri olarak, aynı zamanda insani bir serüvenin sahnesi olarak belirir sahne öyle bir ayrıntı kesinliğiyle anlatılır ki, bir an bile öykünün akışından kopmayız, duygusal katılımımız doruk noktada ki bir hazza sürükler bizi.
- Kitap
- Güneş’in sarayı; Fayton, babasının arabasını talep eder; Işık Saçan buna müsaade eder; Işık Saçan, Faytonla arabayı nasıl süreceğini anlatır; Fayton yola koyulur fakat kontrolü kaybeder; Yeryüzü alevler içinde kalır; nehirler ve ırmaklar kurur; Yeryüzü Jüpiter’e yalvararak yardım ister; Jüpiter ise Fayton’u harap eder; Fayton’un ailesi ağıtlar yakar; Güneş’in kızları ağaçlara dönüşürler; Kiknus kuğuya dönüşür; Güneş, Fayton’un ölümüne tepki gösterir; Jüpiter, Kailisto’yu baştan çıkarır; Diana, Kailisto’yu reddeder; Juno, Kailisto’yu ayıya dönüştürerek cezalandırır; Arkası ayı formundaki annesi Kailisto ile karşılaşır; Jüpiter, Arkas ve Kailisto’yu takımyıldızına dönüştürür; Juno, Tetis ve Okyanus’u ziyaret eder; kuzgun ile karga; Kekrops’un kızları; Minerva, kargayı cezalandırır; Koroneus’ın kızının kargaya dönüşmesi; kuzgunun Apollo’ya Koronis’i gammazlaması; Apollo, Koronis’i öldürür fakat karnından çocuğunu çıkarır Kheiron’a teslim eder; Apollo kuzgunu cezalandırır; Okirroye ata dönüşür; Merkür, Battus’u taşa çevirir; Merkür ve Herse; Minerva Haset’i ziyaret eder; Haset, Aglauros’u zehirler; Merkür, Aglauros’u taşa çevirir; Jüpiter ve Avrupa; Jüpiter, Avrupa’yı kaçırır.
- Kitap
- Kadmos Avrupa’yı (Europa) aramakla görevlendirilir, Apollo’ya danışır ve düveyi takip etmesi vahyedilir; Kadmos ejderha yılan ile savaşıp muzaffer olur, sonra da dişlerini toprağa eker ve bu dişlerden savaşçılar peyda olur; Kadmos Thebai şehrini kurar; Diana’yı (Artemis) çıplak gören Akteon cezalandırılarak ceylana dönüştürülür, sonra da kendi köpekleri tarafından avlanıp parçalanır; Juno ve Semele; Semele’nin ölümü ve Bakkhus’un doğumu; Juno ile Jüpiter’in seksin hazzı konusunda tartışması ve anlaşmazlığı gidermek için Teiresias’a danışması; Teiresias’ın hem kadın hem erkek oluşu; Juno Teiresias’ı kör etmesi, Jüpiter ise ona geleceği görebilme kabiliyeti vermesi; Narkissos ile Ekho; Juno Ekho’yu cezalandırır; Narkissos Ekho’yu reddeder; Narkissos kendi hayaline aşık olur, aşkından erim erim eriyerek ölür ve bir çiçeğe dönüşür; Pentheus ile Bakkhus; Akoetes’in hikayesi; Bakkhus gemicileri yunuslara dönüştürür; Pentheus’un ölümü.
DÖNÜŞÜMLER (Metamorfozlar) okumayanlara tavsiye, okuyanlara bilgiyi hatırlatma amaçlı. Ovidius’un Dönüşümler (Metamorfozlar) eseri, günümüzde hâlâ önemlidir çünkü değişim, kimlik, güç ve dönüşüm temalarını işler; bu temalar modern toplumda bireysel kimlik, toplumsal dönüşüm ve kültürel yaratıcılık tartışmalarına ışık tutar.
Eserin Günümüzdeki Önemi Nedir
- Hakikat ve Kurgu Arasında Köprü: Ovidius’un eseri, mitolojik anlatıları tarihsel bir çerçeveye oturtarak hem eğlenceli hem de düşündürücü bir “kolektif hafıza” yaratır. Bu, günümüzde hikâye anlatımının gücünü ve toplumları dönüştürme kapasitesini hatırlatır.
- Değişim Teması: Metamorfozlar’ın merkezinde sürekli bir dönüşüm vardır: insanlar tanrılara, hayvanlara, doğa unsurlarına dönüşür. Bu, günümüzde kimlik, beden ve toplumsal rollerin değişkenliğini anlamak için güçlü bir metafordur.
- Mitlerin Evrenselliği: Ovidius, Yunan ve Roma mitolojisinden yüzlerce hikâyeyi bir araya getirir. Bu mitler, modern edebiyat, tiyatro, sinema ve görsel sanatlarda hâlâ yeniden yorumlanmaktadır. Shakespeare, Dante, Chaucer gibi klasik yazarlar bu eserden ilham almıştır.
- Sanat ve Kültür Üzerindeki Etkisi: Rönesans’tan günümüze kadar ressamlar (ör. Titian), heykeltıraşlar ve yazarlar Metamorfozlar’daki sahneleri yeniden üretmiştir. Bugün bile çağdaş sanatçılar, dönüşüm temasını toplumsal ve bireysel değişimle ilişkilendirir.
- Modern Dünyaya Yansıması:
- Kimlik politikaları: Cinsiyet, kültür ve kimlik dönüşümleri.
- Çevre tartışmaları: İnsan-doğa ilişkisi, doğanın canlı bir özne olarak görülmesi.
- Psikoloji: İnsan ruhunun değişim süreçleri, travma ve yeniden doğuş.
- Edebiyat ve popüler kültür: Fantastik romanlar, filmler ve dizilerde dönüşüm motifleri.
- Hakikat ve Kurgu Arasında Köprü: Ovidius’un eseri, mitolojik anlatıları tarihsel bir çerçeveye oturtarak hem eğlenceli hem de düşündürücü bir “kolektif hafıza” yaratır. Bu, günümüzde hikâye anlatımının gücünü ve toplumları dönüştürme kapasitesini hatırlatır
Yazarlar sizi okumaya davet ediyor.
Sevgiyle okuyunuz…



Yorum bırakın